35. Uluslararası İzmir Festivali Rotası


35. Uluslararası İzmir Festivali

“Kültür ve Sanat Kenti İzmir” sloganıyla çalışmalarını sürdüren İKSEV, bu yıl 35. sini gerçekleştireceği Uluslararası İzmir Festivali’yle, alanlarında dünyanın en önemli isimlerini İzmir’e getirerek Türkiye’nin ve İzmir’in tanıtımını başarıyla yapmaktadır. Tarihi mekânları sanatla buluşturan İzmir Festivali, Efes Antik Tiyatrosu, Celsus Kütüphanesi, Efes Odeon’un yanı sıra Meryemana Evi, St. Policarp Kilisesi, Agora, Bayraklı Ören Yeri, “Ana Tanrıça’nın Kenti” Metropolis, Büyük İskender’in İzmir’i yeniden kurduğu Kadifekale’yi, çağlar boyunca müzikle tedavinin başkenti olmuş Bergama Asklepion’u, Çeşme Kalesi’ni ve Türkiye’nin ilk yavaş kenti Seferihisar’daki Sığacık Kalesi’ni, kent tarihinin önemli tanıkları olan Ayavukla Kilisesi ile tarihi İzmir Sigara Fabrikasını, Efes Ticaret Agorası’nı da mekânları arasına katmıştır. Uluslararası İzmir Festivali, nitelikli programları ve tarihi mekânları sanatla yaşatan etkinlikleriyle Avrupa Festivaller Birliği’nin prestijli bir üyesidir.

1. İZMİR DEVLET SENFONİ ORKESTRASI, Açılış Konseri, 7 Haziran 2022 Salı, AASSM Büyük Salon, 21.00

 Program

 Hasan UÇARSU

 İzmir, Güzel İzmir! 

Wolfang Amadeus MOZART

Keman Konçertosu No.5 (KV219), La Majör (Türk)

Allegro aperto

Adagio

Rondeau: Tempo di Menuetto-Allegro-Tempo di Menuetto

*** ARA***

Ahmed Adnan SAYGUN

Senfoni No.3, Op.39 (İzmir prömiyeri)

Lento-Allegro

Sostenuto-Lento-poca vivo

Scherzo (Vivo-meno mosso-vivo)

Commodo

HASAN UÇARSU

İzmir, Güzel İzmir!

Bu müzik, İzmir Kültür ve Sanat Vakfı’nın isteğiyle İzmir kenti ve İzmir’in güzel insanları için bestelendi. İlhamını İzmir’in doğal güzelliklerinden, ikliminden ve bu güzelliklerin insanda uyandırdığı hoş, asude duygulardan alan eser, İzmir Festivali’ne yıllardır ev sahipliği yapan bu güzel beldeye, onun sanatsever halkına ithaf edilmiştir… Hoş bir bahar günü tatlı, huzurlu bir meltem esintisinin etkisiyle kımıldayan yaprakların gölgeliğindeki bir ağacın altında, yapraklar arasından kısa sürelerle üstümüze gelip giden güneş ışıklarının parıltısıyla kendimizi sanki zaman durmuşçasına etrafımızla dingin bir bütünlükte hissederiz. Yine de bu sükûnet arada bir üstümüze çöken nedensiz hüzünlere kapılıp gitmemize engel olamaz. Bu durum müzikte ikircikli bir duyarlılığı ortaya çıkarır. Varlığımızı en huzurlu, en ferah hissettiğimiz anlarda bile alttan alta gizli bir tedirginlikle üstümüze çöken hüzün peşimizi bırakmaz… Müziğin en başında duyulan motif “İzmir, Güzel İzmir!” sözlerinin konuşma çizgisi ve ritm yapısının müziğe aktarılmasıyla oluşturulmuştur.  Bu motto müzik süreçleri boyunca değişen farklı duyarlılıklar içinde karşımıza çıkarak, eseri yönlendirir ve bize sürekli İzmir’i, ‘Güzel İzmir’imizi hatırlatır. Eserin sonuna doğru tüm orkestranın seslendirdiği ‘’Şu İzmir’den Çekirdeksiz Nar Gelir’’ türküsünün coşkusu önceki havayı dağıtırken kendimizi yeniden yaşamın cümbüşü içinde, gündelik zamanın olağan akışında buluruz.

WOLFGANG AMADEUS MOZART

Keman Konçertosu No.5, La Majör (KV219-Türk)

Allegro aperto

Adagio

Rondeau: Tempo di Menuetto-Allegro-Tempo di Menuetto

Mozart’ın olağanüstü güzellikte ve çekicilikte yarattığı keman konçertolarının başında, 20 Aralık 1775’te tamamlanan “Türk” başlıklı “5.Keman Konçertosu” gelir. Mozart, 20. Yaş gününden beş hafta önce yazdığı bu yapıtta kullandığı “aperto” deyimiyle yeni bir müzik terimi de icat etmiştir. İtalyanca “açık, anlaşılır, geniş” anlamlarına gelen bu sözcüğü ilk bölümde kullanmıştır. La Majör tonda, geniş ve açık cümleli 

Birinci Bölüm (Allegro aperto) tanımlamasıyla çabuk ve biçimsel bir orkestra tuttisiyle, aldatıcı olarak başlar. Kısa bir susuştan sonra ağırca (Andante) geçişte, keman giriş temasını bir arioso gibi duyurur. Tekrar hızlanan bölüm Allegro’ya dönerek kemana asıl birinci temayı sunma fırsatını verir. Üç notalı motifle gerçekleşen bütün bu cesur ve özgün yapı, müzik tarihinde ilk olarak yaratılmıştır. Ana tema, birdenbire, asıl temanın sunuluşuna eşlik eder duruma gelir. Burada dengeli, zarif, aynı zamanda lirik bir yapıya sahip olan bölüm, bir final havasında son bulur… 

Mi Majör tonda ağır (Adagio) tempodaki duygulu ve hüzünlü ikinci bölüm güzelliği, temizliği ve dengesini ispat olanağı sağlayan, keman için yazılmış en saf ve güzel melodileri içeren serenad havası gibidir. Adagio, orkestranın belirlediği temayla başlar, keman, akıcı bir anlatım ve zengin armonilerle bu temayı geliştirir… 

Yapıtın üçüncü bölümünde Rondo ile La Majöre dönülür. Bu bölüm “Rondeau.Tempo di Menuetto” başlığıyla her iki dansın kaynaştırılmasından oluşur. Bölüm, menuet havasında zarif bir biçimde başlar. Giden bölmede karşıtlık belirir. Kemanın sunduğu tema üç kez yinelenir. Ancak sürpriz olarak La minör tonda güçlü aksanlı bir Allegro bölmesi gelir: Alla Turca (Türk stilinde) trio bölmesi, belki de Macaristan’dan Salzburg’a uzanan Türk-Macar ezgileri biçiminde yeniçeri müziği etkisinde yazılmıştır. Baslar, mehter köslerini anımsatır, Konçertoya bu nedenle “Türk” başlığı verilmiştir. Yapıt, rondo temasının yinelenmesiyle hafifçe, kemanın son sözü söylemesiyle sona erer.

AHMED ADNAN SAYGUN

Senfoni No.3, Op.39

Lento-Allegro

Sostenuto-Lento-poca vivo

Scherzo (Vivo-meno mosso-vivo)

Commodo

Saygun’un 1960’ta tamamladığı Üçüncü Senfoni, Amerika’daki Koussevitzky Vakfı tarafından ısmarlanmış ve ilk kez Bakü’de 1963 başında besteci yönetiminde seslendirilmiş, birkaç gün sonra da 27 Şubat 1963’te Niyazi Tagizade yönetiminde Moskova Konservatuvarı Büyük Salonu’nda Sovyet Devlet Sinema Senfoni Orkestrası tarafından seslendirilmiş ve ilk bölüm Lento plağa alınarak yayınlanmıştır. Dört bölümlü bu senfonide felsefi düşünceler, yaşamın olayları dramatik olarak anlatılırken tüm bölümler, birbirleriyle ilişkilidir. Bunlar usta bir orkestrasyon ile zengin anlatımla vurgulanır… Modal tarzda yazılan yapıtın en uzun ilk bölümü ağır ve geniş (Lento) tempoda yaylı çalgılarda duyurulan hüzünlü tema ile başlar ve burada yapıtın tüm motifleri sunulur. Bu ağır giriş gelişerek çabuk (Allegro) bölmeye bağlanır. İki ana temadan kaynaklanan Allegro bölmesi gelişirken kısa bir ritmik unsurla güçlenir. Bu zirvede kanon biçimindeki ikinci tema ile sakinleşir, yine birinci tempoya ulaşır, çok hafif sona erer… İkinci bölüm tutumlu, ağı ve temkinli (Sostenuto) tempoda kısa bir girişle lirik havada lied tarzında başlar. Bas seslerde duyulan yükselişle, tekrarla sürer, baştaki kısa girişin yinelenmesinden sonra bir coda ile sona erer…  Üçüncü bölüm canlı (Vivo) tempoda bir Scherzo’dur. Fazla canlı olmayan belli bir ritimde gelişen Vivo, bir coda ile sona ulaşır… Dördüncü bölümde ise rahat ve sakin (Commodo) tempoda, kısa bir ezgi üzerine çeşitlemelerle gelişir ve törensel bir biçimde yapıtı sona ulaştırır… İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı, İzmirli besteci Saygun’un ölümünün 30. Yılında, değerli bestecimizin İzmir’de ilk kez seslendirilecek olan “3.Senfoni”yi, “35. Uluslararası İzmir Festivali’nde sanatseverlere sunmaktan onur duymaktadır.

2.    TEKFEN FİLARMONİ ORKESTRASI, 9 HAZİRAN 2022 PERŞEMBE, EFES- CELSUS KÜTÜPHANESİ, 21.00

şef; Aziz Shokhakimov, 

Piyano: Can Çakmur, 

Program

Ferit Tüzün

Nasreddin Hoca “Humoresque”

Süre: 8 dk.

İlyiç Piotr Çaykovski

Piyano Konçertosu No.1, Si bemol minör, op.23

Allegro non troppo e molto maestoso

Andantino semplice

Allegro con fuoco

Süre: 36 dk.

Leonard Bernstein

Batı Yakası Hikayesi’nden Senfonik Danslar

Süre: 24dk.

Ferit Tüzün

Nasreddin Hoca “Humoresque”

1929 yılında İstanbul’da doğdu. 1941 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’nın yüksek piyano bölümüne girdi. 1950 yılında piyano bölümünü 1952 yılında ise ileri kompozisyon bölümünü birincilikle bitirdi. Devlet bursuyla 1954’de gittiği Almanya’da Münih Devlet Müzik Akademisi’nde Fritz Helmann, Kurt Eichhorn, Adolf Mennerich ve G. E. Lessing’in yanında öğrenim gördü. Bu arada yaptığı beste çalışmaları, Carl Orff ve Amadeus Hartmann tarafından desteklendi. Almanya’da kaldığı süre içinde bestelediği Anadolu Süiti ve Türk Kapriçyosu dünya prömiyerleri Münih Filarmoni tarafından yapıldı. Bu orkestradan aldığı sipariş üzerine bestelediği "Humoresque" (1957) adlı eseri de büyük başarı kazandı. Eserin adı daha sonra "Nasreddin Hoca" olarak değiştirildi.

Piotr İlyiç Çaykovski         

Piyano Konçertosu no.1, Si bemol minör, op.23

Piano concerto no.1 in E flat minor, op.23

I. Allegro non troppo e molto maestoso - Allegro con spirito

II. Andantino semplice - Prestissimo

III. Allegro con fuoco

Çaykovski’nin üç piyano konçertosu arasında en sevileni, 1874 Kasım’ında başlanan ve 21 Şubat 1875’te tamamlanan ilkidir. Ancak konçertonun ünlü piyano öğretmeni Rubinstein tarafından alayla karşılanması üzerine, Çaykovski eserini çağın ünlü piyanisti ve şefi Hans von Bülow’a ithaf etmiştir. Konçerto ilk kez Amerika’da 25 Ekim 1875’te Benjamin J. Lang yönetimindeki Boston Senfoni Orkestrası eşliğinde Hans von Bülow tarafından seslendirilmiştir. 15 yıl sonra, bazı yerleri düzeltilen konçertonun en iyi yorumcularından biri de Nikolay Rubinstein olmuştur.

Leonard Bernstein

Batı Yakasının Hikâyesi’nden Senfonik Danslar

I. Prologue

II. Somewhere

III. Scherzo

IV. Mambo

V. Cha-Cha (Maria)

VI. Meeting Scene

VII. Fugue (Cool)

VIII. Rumble

IX. Finale

Çağımızın çok yönlü müzikçilerinden olan Amerikalı Leonard Bernstein öğrenim gördüğü bestecilik, piyano, orkestrasyon ve şeflik dallarının tümünde de başarı kazanmış; ciddi eserler yanı sıra, yazdığı On the Town, Candide ve West Side Story gibi müzikallerle de geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmıştır. İlk kez 26 Eylül 1957’de Broadway’in Winter Garden Tiyatrosu’nda Jerome Robbins’in rejisiyle sahnelenen West Side Story (Batı Yakasının Hikâyesi) Amerikan tiyatro yaşamında önemli bir aşama olmuş, eski dünyanın opera sahnesi geleneğiyle yeni dünyanın müzik unsurlarını kaynaştırmıştır. Ayrıca dramatik yapıyı Wagner stilinde bir leitmotif (kılavuz tema) ile belirgin şekilde basitleştirerek güçlendiren Bernstein; caz ve Latin Amerika müziklerinin özelliklerini en iyi biçimde kullanmış, söz ve müzik arasındaki geçişleri de –sahneden sahneye geçişlerde yaptığı gibi– ustaca değerlendirmiştir.

Bir bakıma Shakespeare trajedisi Romeo ve Juliet’in çağdaş bir uyarlaması olan eserde, New York’un yoksul batı yakasında yaşayan gençlerin kurdukları iki düşman çete, Jets (Jetler) ve Sharks (Köpekbalıkları) arasındaki savaşım ve karşıt taraftaki iki gencin aşkı canlandırılır. Adaptasyonunu Arthur Laurentis’in gerçekleştirdiği, şarkı sözlerini Stephen Sondheim’ın yazdığı müzikal daha sonra Jerome Robbins ve Robert Wise yönetiminde filme alınmış, 1961 Oscar ödülünü kazanmıştır. Bu arada, eserin orkestra için senfonik uygulamasını planlayan Bernstein, müzik açısından daha etkili olabilmek için özgün sıralamayı değiştirmiş, ayrıca Tonight, America ve Maria gibi çok tanınan şarkıları da bu yeni düzenlemeye almamıştır. Böylece bazı müzikal zirvelerin (highlights) potpuri halinde sıralanması yerine daha uyumlu bir karakter kazanan eserden alınan önemli bölümlerin senfonik orkestrasyonunu da Sid Ramin ve Irwin Kostal, bestecinin denetiminde gerçekleştirmişler ve eser, bu kez Senfonik Danslar adı altında 13 Şubat 1961’de Lukas Foss yönetimindeki New York Filarmoni Orkestrası tarafından ilk kez seslendirilmiştir.

Yıllar sonra Güher ve Süher Pekinel’in isteği üzerine Bernstein, bu dansların iki piyano ve vurma çalgılar için tekrar düzenlemesini planlamış ve eserinin orkestrasyonunu yapan Paul Mc Kibbinz ile, iki piyano için besteleriyle tanınan piyanist Robert Philipps’i bu işle görevlendirmiş; vurma çalgılar için düzenlemeyi yapan Peter Sadlo’nun yardımıyla da eser yeniden, çok ilginç biçimde müzikseverlere sunulmuştur. Eser Avrupa’da ilk kez 9 Şubat 1987’de Münih’te seslendirilmiştir. Yorumlama hakkı iki yıl için yalnızca Güher ve Süher Pekinel’e verilen eser, birbirine bağlı olarak çalınan şu bölümlerden oluşmaktadır:

 

3. MARTHA GRAHAM WORKSHOP, 13 - 27 Haziran 2022, İKSEV,

 

4. SİBİU BALLET THEATRE, KAMELYALI KADIN, 15 Haziran 2022 Çarşamba, Bornova Kültür Ve Sanat Merkezi Necdet Aydın Salonu, 21.00

Direktör: Ovidiu Dragoman

Koreografi: Mehmet Balkan,

SİBİU BALE TİYATROSU 

Sibiu Bale Tiyatrosu, Sibiu Yerel Konseyine ve Sibiu Belediye Binası'na bağlı bir kurum olan Sibiu Kültür Evi'yle birlikte 2008 yılında kuruldu. Kurulduğu yıl, SBT sadece on dansçı ile çalışıyordu. SBT bugün Romanya'nın yanı sıra Yeni Zelanda, Avustralya, Kanada, İspanya, İtalya, Büyük Britanya ve İrlanda, Fransa, Japonya, Rusya, Dominik Cumhuriyeti ve Küba’dan gelen en az 40 üyeye sahiptir.  Sibiu Bale Tiyatrosu, Romanya'da daha sonra diğer Romen bale toplulukları tarafından da benimsenen bir model olan uluslararası bir bale anlayışına sahip ilk bale topluluğudur.

Sibiu Bale Tiyatrosu'nu Romanya dans sahnesindeki topluluklardan ayıran şey, yalnızca klasik bale odaklı uluslararası bir bale topluluğu olması değil, aynı zamanda çağdaş dans ve neoklasik bale yapımlarını da içeren repertuarıdır. Sibiu Bale Tiyatrosu, Romanya'da gösteri repertuarını her yıl beş yeni prömiyerle artıran tek dans topluluğudur. Şu anda SBT repertuarı klasik koreografik repertuarın en önemli başlıklarını içermektedir. “Kuğu Gölü”, “La fille mal gardée”, “Le Corsaire”, “Don Kişot”, “Coppelia”, “Uyuyan Güzel”, “Romeo”. ve Juliet”, “Giselle”, “Fındıkkıran”, “Raimonda”, “Scheherazade”, “Paquita”, “Chopiniana”, “Bayadere”, “Harlequinade”. 

SBT'nin repertuarında bahsettiği tüm neoklasik koreografi ve çağdaş koreografiler arasında şunlardan bahsetmek gerekir: “Ben Komünist Biddy'yim!” - Dan Lungu (en az on dile çevrilmiş bir roman), "Kontrol edin, lütfen!", "Impetus", "Missa Prophana", "Mevsimler", "The Miraculous Mandarin”, “City Beat”, “The Ionesco Trilogy” (SBT, repertuarında Eugen Ionesco'nun eserlerinden ilham alan bir gösteri içeren Romanya'daki tek dans topluluğudur), “Nikita” (Nichita Stănescu'nun şiirinden esinlenilmiştir), “Peer Gynt”, “Sınıf Konseri”, “Senses”, “Einstein”, “Tristan ve Isolda.Freedom.Straussiana”, “When in Darkness”, “Bolero”, “Soft Power''(Uluslararası üst düzey performans sergilemiştir. İstanbul Sözleşmesi Avrupa Konferansı) 

 SBT'nin sekiz yıldır uğraştığı bir diğer gelişme de yeni nesil dansçıları teşvik etmektir. SBT, 2008 yılından itibaren her yıl dünyanın dört bir yanından gelen 200'ün üzerinde yarışmacının yanı sıra uluslararası dansın önemli ve prestijli isimlerini ağırlayan Sibiu “Uluslararası Klasik ve Çağdaş Dans Yarışması”nı da düzenlemektedir.  

 

5. ZATHEY & NADRZYCKI DUO, 22 Haziran 2022 Çarşamba, Efes - Celsus Kütüphanesi, 21.00

Program

Johannes Brahms, Do minör Scherzo  WoO 2

Henryk Wieniawski, Polonaise Re majör Op. 4; Wals - Caprice Op. 7

Giuseppe Tartini, Keman ve piyano için sol minör Sonat “The Devil’s Trill”

Karol Szymanowski, Kral Roger Operasından Roxana’nın Şarkısı Op. 46

Claude Debussy, Keman ve piyano için sol minör Sonat

Fritz Kreisler, Caprice Venedik Op. 2

Maurice Ravel, Tzigane

ZATHEY & NADRZYCKI DUO

Zathey & Nadrzycki Duo 2011 yılında kuruldu. Sanatçıların arasındaki uzun süreli arkadaşlık müzikal işbirliğinin ve ilham verici sanatsal etkinliklerin yolunu açtı. Müziğin güzelliğini ortaya çıkarmak için mükemmel bir anlayışın ve ortak bir tutkunun sonucu, ikilinin Johannes Brahms'ın piyano ve keman eserlerinden oluşan ilk albümü ile karşımıza çıkıyor.  Çeşitli romantik bestecilerin eserlerinin yer aldığı son albüm 2022'de çıkacak.

 

6. RENAUD GARCIA FONS “LA LUNA DE SEDA” (İpek Ay), 25 Haziran 2022 Cumartesi, Efes - Celsus Kütüphanesi, 21.00.

Renaud Garcia-Fons, 5 Telli Kontrbas

Derya Türkan, Kemençe

Serkan Halili, Kanun

Kiko Ruiz, Flamenko gitar

“LA LUNA DE SEDA” (İpek Ay)

Renaud Garcia-Fons’un yaylı çalgılara olan tutkusunun farklı bir örneği olan bu yeni dörtlü, Osmanlı müziği ile modern Flamenko arasındaki karşılaşmaya adanmış özgün bir repertuar geliştiriyor. Daha önce farklı projelerde bir araya gelen virtüözler Derya Türkan, Kiko Ruiz ve Serkan Halili, «La Luna de Seda - İpek Ay» ile bir kez daha suç ortaklığına girişiyorlar.  Bunca yıllık çok farklı müzik deneyimlerinin ardından, La Luna de Seda ile bir dörtlü oluşturma fikri, neredeyse kaçınılmazdı. En küçüğünden en büyüğüne kadar bu dört yaylı çalgı, tınıların ve çalma modlarıyla doğal bir tamamlayıcılığa eriyor ve gerçek bir orkestra etkisine ulaşıyor.  Bu dört tanınmış solisti birleştiren şey, doğu makamı ve Endülüs cante jondo (Derin şarkı) geleneğinden gelen lirik ifade ve derin şarkı söyleme zevklerinin yanı sıra geleneksel müziklerden gelen akıştır. Buna ek olarak bu dörtlü, enstrümanlarının geleneksel ifadesinin ötesine geçerek yepyeni müzikal, ritmik, rafine ve şiirsel alanları birlikte keşfetmeye yönelik derin arzudan doğmuştur. Görünen o ki bu grup bizleri tamamen yeni bir enstrümantasyon aracılığıyla harika bir duygu ve müzikal şevk anına davet ediyor. 

 

7.MARTHA GRAHAM DANS TİYATROSU, 28 Haziran 2022 Salı, Kültürpark Atatürk Açıkhava Tiyatrosu, 21.00

8. DUO ALPHORN & BAYAN, 30 Haziran 2022 Perşembe, İzmir Agora, 21.00

“Eşsiz ve Yenilikçi Bir Deneyim!”

Carlo Torlontano, Alphorn

Massimiliano Pitocco, Bayan

Yüzyıllar boyunca hem popüler hem de geleneksel kültürün bir parçası olan Alp Kornosu ve Bayan, aralarında hiç tanışma fırsatı bulamadan paralel bir yaşam sürdürmüştür. DUO ALPHORN & BAYAN, geleneksel ve popüler kültürün iki enstrümanını tanıtmak, tıpkı diğer enstrümanlar gibi Alp kornosunu konser sahneleriyle buluşturmak ve dünya çapındaki dinleyicilere bu nadir enstrümanın güzel ve sansasyonel melodisinin keyfini çıkarma şansı vermek amacıyla oluşturuldu. Bu Duo, gerek dostluğun gerekse kendi jenerasyonunun en iyi bayan sanatçılarından biri ve Roma'daki "Santa Cecilia" Müzik Konservatuarı'nda profesör olan Massimiliano Pitocco'ya duyduğum büyük saygının eseridir. Bu Duo’nun amacı özgün bir içerik sunmak, böylece her müzik parçasının özenle tartışıldığı ve seçildiği, yüksek kaliteli bir programla benzersiz bir resitali dinleyiciyle buluşturmaktır. Bu durum bizim için büyük bir meydan okuma oldu ve izleyiciler üzerindeki sonuçlar beklentimizin çok üzerindeydi. Eşsiz sesiyle hoş bir atmosfer yaratan, geçmişin ve uzakların anılarını çağrıştıran bu Duo'dan seyirciler her zaman büyük bir haz duymuştur.

9. ENSEMBLE SJAELLA, ONE CHARMING NIGHT, 6 Temmuz 2022 Çarşamba, İzmir Agora, 21.00

Viola Blache

Helene Erben

Franziska Eberhardt

Felicitas Erben

Marie Charlotte Seidel

Marie Fenske

ENSEMBLE SJAELLA 

Son yıllarda evrensel müzik sahnelerinin değişmez gruplarından biri haline gelen Sjaella, Rheingau Müzik Festivali, Ruhrfestspiele Recklinghausen, Mosel Müzik Festivali, ION Müzik Festivali gibi birçok saygın festivalde konser verdi. Grup ayrıca Finlandiya'daki Tampereen Sävel 2015 festivali de dâhil olmak üzere katıldığı yarışmalarda birçok ödül kazandı. Ürdün, Azerbaycan, Macaristan, Güney Afrika, Belçika, İspanya ve Norveç'e konser turları düzenleyen grup, Mozarteum Salzburg, Wiener Musikverein, Wiener Konzerthaus ve Sanat Sarayı (Müpa) gibi ünlü konser sahnelerinde dinleyicisiyle buluştu.

Sjaella, müzik dünyasında yeterince temsilcisi bulunmayan vokal kombinasyonu sayesinde çok yönlü bir repertuara sahiptir. Grubun şarkıcıları, ortaya koydukları zengin içerikli müzikle sahneyi aydınlatmak ve kadın korolarına yönelik var olan eser yelpazesini genişletmek için uzun yıllardır bestecilerle yakın bir işbirliği yürütüyor. Yeni eserleri eski müzikle buluşturan grup, ağırlıklı olarak farklı kültürlere ait türkülere yer verse de, bir taraftan da caz müziğe karşı tutku besliyor. Grubun, olağan müziklerinin dışına çıkarak gerçekleştirdikleri birtakım müzikal denemeleri müzik dünyasında büyük beğeniyle karşılanmıştır. Öyle ki, grubun “Preisung” albümü (2013, querstand) Alman Albüm Eleştirmenleri Ödülü'ne aday gösterilirken, “Meridiane – NORD” albümü (2018, Raumklang) Dünya Çapında En İyi Türkü Albümü kategorisinde Amerikan CARA ödülüne layık görülmüştür.

10. FADO, 20 Temmuz 2022 Çarşamba, Çeşme Kalesi, 21.00

TÂNIA OLEIRO, Vokal

BRUNO CHAVEIRO, Portekiz gitarı

JOÃO DOMINGOS, Fado Viyola

MIGUEL PONTE, Ses teknisyeni ve Yol yöneticisi

TÂNIA OLEIRO

Lizbon doğumlu Tânia, henüz bebek yaşta, o zamanlar beğenilen bir Fado sanatçısı olan annesi sayesinde Fado ile tanıştı ve zamanla Fado ile arasında bir bağ oluştu.  en tanınmış Fado evleri sayesinde çeşitli müzisyenler, Fado şarkıcıları ve yazarlarıyla deneyimlerini paylaşma fırsatı buldu. Muazzam sesi ve itinası ile büyük beğeni toplayan Tânia, Fado kariyerinin ilk yıllarından itibaren Fado alanında en tanınmış isimlerle birlikte şarkı söylemeye davet edildi. 17 yıldır sesiyle sahnelerde boy gösteren Tânia Oleiro, 2016 yılında tüm kalbini ve ruhunu ortaya koyarak, kendisini Fado'nun uçsuz bucaksız zenginliğine ithaf edilmiş eşsiz bir yolu yansıtan "Terços de Fado" isimli ilk albümüne adamıştır. “Terços de Fado” ile Fado Müzesi, Festa do Avante ve Santa Casa Alfama gibi Portekiz’in en saygın sahnelerinde boy gösteren şarkıcı, sonraki süreçte Avusturya, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve İsrail gibi ülkelerde uluslararası turnelere katıldı.

 

Lokasyonlar