ArtMeet, Bir Festivalden Fazlası
ArtMeet, adından da anlaşılacağı üzere, sanat odaklı etkinlikler aracılığıyla sanatçıları ve sanat izleyicilerini bir araya getiren bir kültür-sanat organizasyonu.
ArtMeet, adından da anlaşılacağı üzere, sanat odaklı etkinlikler aracılığıyla sanatçıları ve sanat izleyicilerini bir araya getiren bir kültür-sanat organizasyonu.
Şehrin dokusunu ve kültürünü yansıtan çok mekanlı ve çok disiplinli yapısıyla, Globera Sanat İnisiyatifi tarafından, farklı modüllerden oluşan bir şehir festivali olarak tasarlandı. ArtMeet, günümüz yaygın uygulamalarının aksine, üretim odaklı bir yaklaşımı benimseyerek, kabul ettiği değerler doğrultusunda kent kültürüne katkı sağlamayı hedefliyor.
ArtMeet’in temel amacı, şehirdeki kültür-sanat aktörleri arasında yeni bir diyalog başlatmak. ArtMeet olarak belirlediğimiz dayanışma ve ortaklıklık temaları çerçevesinde hazırladığımız sorular aracılığıyla, sanatçıların ve kültür-sanat üreticilerinin sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını anlamaya çalıştık.
Bu süreçte, kültür-sanat alanındaki bazı sorunları tespit etmeyi ve çözüm önerileri sunmayı hedefliyoruz. Kültür sanat üreticileri arasında kurulacak olası işbirliği modelleri üzerine düşünmek ve bu yolla bu alanda politika üretilmesine katkı sağlamak bu önerilerin başında geliyor.
2023 Yılı Zorlukları ve Dayanışma
2023 yılı, pek çoğumuz ve ülke genelinde neredeyse herkes için oldukça zor bir yıl oldu. Pandemi döneminin zorlu etkilerinin devam ettiği bir dönemde, depremin yıkıcı etkisi ve ekonomik zorlukların artması durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Toplumsal dayanışma kavramı, yaşanan kayıpların ardından, eksikliğini hissettiğimiz bir unsur olarak gündemimizde yerini aldı.
Toplumsal dayanışmanın elzem bir hale geldiği tespitinden hareketle İzmir’de özellikle bağımsız güncel sanat alanına baktığımızda, süre gelen bazı tartışmaların varlığına rağmen, bu alanda tatmin edici bir ilerleme kaydedilemediğini görüyoruz. Yeni kolektif ve oluşumların kurulması gibi gelişmeler yaşansa da, bu girişimler genellikle zamanla zayıflayarak etkinliklerini yitiriyor. Buna karşın aktif olarak varlığını sürdürebilen oluşumların sayısı ise oldukça sınırlı.
Pandemi öncesi dönemi göz önünde bulundurduğumuzda, bugün sanatsal etkinliklerin nicelik bakımından azaldığını ve nitelik bakımından sosyal sorunları işaret etmede yetersiz kaldığını kabul edebiliriz. Sanata olan ihtiyaç ve ilgi artmış olsa da, pandemi öncesinde nispeten hareketli olan bağımsız kültür-sanat ortamı bu ilgiye karşılık verecek yeterlilikte değil. Bunun en büyük sebebini, birbirini takip eden global ve toplumsal krizlerin bu alanda faaliyet göstermeyi her zamankinden daha zor hale getirmiş olması olarak tanımlayabiliriz.
İzmir Kültür-Sanat Yaşamı Üzerine Görüşmeler
Bu yazı, İzmir’in kültür-sanat yaşamına dair bazı konuları tartışmak ve değerlendirmek amacıyla başlattığımız yüz yüze görüşmeler serisinin ilk bölümünü oluşturuyor.
Yaptığımız görüşmelerin her biri, İzmir’in kültür-sanat yaşamını farklı bakış açılarıyla değerlendiren ve önemli yaklaşımları yansıtır nitelikte.
Görüşmelerin kapsamlı metnini ilerleyen zamanlarda ArtMeet platformlarında okuyabilirsiniz. Sanatçıların ve kültür-sanat aktörlerinin hikayeleri, pandemide yaşadıkları zorluklar, ortak ihtiyaçlar ve gelecek planları üzerine yapılan sohbetler ziyaretlerimizin odak noktalarını oluşturuyor.
Ziyaret Edilen Sanatçılar ve Mekanlar
İki yıllık süreç içinde gerçekleşen ziyaretlerin bir kısmı Eylül 2023’te Alsancak’ta diğer kısmı Temmuz 2024’te Karaburun’da oldu.
Waveart Society’den Melek, ressam Ethem Şahin, 6üstü Tiyatro’dan Tarık ve Alican, Çatı Galeri kurucusu ve heykeltraş Onur Kocaer ve seramik sanatçısı Cem Atmaca’yı İzmir’deki mekanlarında ziyaret ettik. Ayrıca, İzmir’e yeni taşınan Pınar Akkurt, Hayalbaz işletmecisi Hüseyin Uğur ve Delice Art Camp sahibi Onursa Kaynak’ı Karaburun’daki mekanlarında ziyaret ettik.
"Müziğin Sesinin Kısılmadığı ve Sanata Değer Verilen Bir Alan Oluşturmaya Çalışıyoruz"
Melek, Waveart Society İşletmecisi
Melek, İzmir’e 2017 yılında kadın çalışmaları konusunda yüksek lisansını tamamlamak için gelmiş ve kalmaya karar vermiş. Pandemi sırasında özel sektörde çalışmakta olan Melek, pandemi sürecinin yoğun emek sömürüsü koşulları sonrasında işi bırakmaya karar vermiş. Waveart’ın hikayesi böylelikle başlamış.
Waveart Cafe Alsancak Kıbrıs Şehitleri paralelinde bulunan İtalyan İlkokulu tarafındaki kafeler bölgesinde yer alıyor. Bu bölge işletmeciler açısından birbirini tanıyan ve kollayan bir topluluğa dönüşmüş. Ancak, ekonomik koşullar nedeniyle Waveart da dahil şu an tüm mekanlar zor bir dönemden geçiyor. Melek, bu süreci yaratıcılıkla atlatmaya çalışıyor ve bölgeyi bir cazibe merkezi haline getirmek için çeşitli fikirleri olduğunu belirtiyor.
Waveart'ın ilk zamanlarında türlü baskılarla karşılaşan Melek "Müziğin sesinin kısılmadığı ve sanata değer verilen bir alan oluşturmaya çalışıyoruz" diyor.
"İzmir Sanatçı Örgütlenmesine Müsait Bir Yer"
Etem Şahin, Ressam
Etem Şahin, Kültürpark'a çok yakın atölyesinde çalışmalarını sürdüren bir ressam olarak, İzmir’in çok kültürlü geçmişine dair derin bir duyarlılığa sahip. İstanbul’a kıyasla İzmir’de yaşamayı tercih etmesinin ekonomik nedenlerin yanı sıra, şehrin ona sunduğu manevi motivasyondan kaynaklandığını ifade ediyor.
"En nihayetinde İzmir sanatçı örgütlenmesine müsait bir yer. Ancak şu da bir gerçek, İstanbul’da hiç umulmadık sokak aralarında bile bir galeriye rastlayabiliyorken İzmir bu anlamda biraz çorak kalıyor."
Sağlam bir İstanbul bağlantısı ve Fransa’daki eğitim dönemi sayesinde İzmir’in yavaşlığına ve disiplinsizliğine karşı koyabilen Etem İzmir’de sanat ortamının eksikliklerini eleştirirken şunları söylüyor: “Razı olmak hayattaki en tehlikeli şeylerden biri. Devrim yapacaksın. Karşı koyman lazım, direnmen lazım. İnsan şehre karşı direnebilmeli, yani şehrin dinamiklerini değiştirecek koşulları yaratabilmeli”
“Her şeyden önce seyirci desteği çok önemli”
Tarık ve Alican, 6üstü Tiyatro
Alsancak’ta bağımsız bir oda tiyatrosu olarak faaliyet gösteren 6Üstü Tiyatro’nun kurucuları Tarık ve Alican, tiyatroya olan talebin pandemi sırasında arttığını gözlemlemiş. 6üstü Tiyatro’nun kurucu ve oyuncularının gündüz işleri mevcut. Bu sayede bir tiyatro kurma fikrini hayata geçirme şansı yakalamışlar. Ya da, o şansı kendileri yaratmışlar mı demeli?
Konu karşılaştıkları maddi zorluklara geldiğine Tarık ve Alican şunları anlatıyor: “Her şeyden önce seyirci desteği çok önemli. Ancak genel olarak İstanbul dışındaki amatör tiyatrolar söz konusu olduğunda izleyici için kadroda ünlü bir sima olması çok önemli oluyor”, diyerek bu durumu eleştiriyorlar. Tarık ve Alican İzmir'deki bağımsız sahne üzerine bir çok tespit ve eleştiride bulundular. Bunları, yakında yayınlanacak röportajın uzun versiyonunda bulabilirsiniz.
Genel olarak kendilerini geliştirecek çalışmalara açıklar. Ancak İzmir’deki işbirliklerinin çoğunlukla lafta kaldığını ve somut adımların atılamadığını belirtiyorlar.
“Sanırım burası benim en büyük heykel İşim”
Onur Kocaer, Heykeltıraş
Onur Kocaer, Çatı Sanat Alanı’nın kurucusu olarak İzmir’de sanat üretiminde bulunan bir heykeltıraş. Burada bir yandan da kişisel heykel işlerine devam ediyor.
Yaşadığı zorlukları, yola çıkarken bildiği ve aşabileceğine inandığı zorluklar olarak tanımlıyor. Onur, İzmirli olmanın avantajı olarak İzmir’de iyi bir network’ü olduğuna inanıyor. Bu sayede üretim süreçlerinde kendi adına çok fazla problemle karşılaşmadığını söylüyor. Üretmemek için türlü bahaneler sıralayan sanatçılara seslenerek sanat ortamında samimiyet ve dayanışmanın önemini vurguluyor.
"Ben bir heykeltraşım, galerici değilim. Aslında bu işler benim zamanımdan çalıyor. Kar amacı gütmüyorum, hiçbir yerden fonlanmıyorum gerekirse cebimden harcıyorum. Sanırım burası benim en büyük heykel işim."
"Gerçek sanatçı malzemesini kendisi bulan, toplayan ve üreten sanatçıdır”
Cem Atmaca, Seramik Sanatçısı
Alsancak’taki atölyesinde ziyaret ettiğimiz Cem burada eğitim ve kurslar veriyor, aldığı siparişleri üretiyor, bir yandan da katıldığı sergilere hazırlanıyor. Öğrencilikle birlikte yirmi üç yıldır seramik yapan Cem on iki yıldır Alsancak’taki atölyesini yürütüyor.
Cem seramik alanında çalışan bir sanatçı olarak pandemi öncesi ve sonrası dönemde yaşadığı değişiklikleri anlatıyor. Pandemi sırasında seramik malzemelerine olan talebin artmasıyla birlikte tedarik zincirinde yaşanan zorluklardan bahseden Cem, sanatçılar arasındaki dayanışmanın önemine dikkat çekiyor. Bu anlamda daha önce bir kaç oluşum içerisinde yer alan Cem insanların bir konu üzerinde anlaşmasının ve uzlaşmasının zorluklarından bahsediyor.
"Gerçek sanatçı malzemesini kendisi bulan, toplayan ve üreten sanatçıdır" diyen Cem bunun olabilmesi için maddi açıdan rahat olmak gerektiğini ekliyor.
“Sanat ve tasarım İşiyle uğraşanların bu düşünsel süreçlerinin bir karşılığı olduğunun anlaşılması gerekiyor.”
Pınar Akkurt, İleri-dönüşüm Sanatçısı
Pınar, İstanbul’dan İzmir’e taşınan sanatçılardan. Daha bu yaz İzmir’e taşınan Pınar son yıllarda ileri-dönüşüm ve atıklar konusunda uzmanlaşmış. “İnsan yapımı nesneler, bunların birikmesi ve etkileri konusuna kafayı takmış durumdayım” diyor.
Ortaklık konusuna 'olması gereken' olarak bakıyor. Bireysel üretimler olsa dahi mutlaka başkalarıyla çalışmak gerektiğini belirtiyor. Kültürümüzde maalesef bu anlamda fazla pratik olmadığını, birlikte çalışma kültürünün zayıf olduğunu, bu sebeple egoların fazla ön plana çıktığını söylüyor.
Sanat, tasarım ve yaratıcı işlerle uğraşan herkes için hayati öneme sahip tespitini bizlerle paylaşıyor; "Türkiye’de sanatçıların ortak ihtiyacı genelde mekan oluyor. Ancak bunun dışında daha önemli bir ihtiyaç şu ki; sanat ve tasarım işiyle uğraşanların bu düşünsel süreçlerinin bir karşılığı olduğunun anlaşılması gerekiyor."
“Dostlarımız Sayesinde Ayaktayız”
Onursal Kaynak, Delice Art Camp
Karaburun’a sekiz km. uzaklıkta Yeniliman tarafındaki Delice Art hem konumu hem de düzenlediği etkinliklerle diğer kamp alanlarından biraz ayrışıyor. Yaklaşık üç yıl önce eşi Olcay’la buraya yerleşen Onursal hem kendilerine bir yaşam alanı kurmak hem de sokak hayvanları için bir yer yapmak isteğiyle Karaburun’a gelmiş.
Onursal bir yandan Karaburun’u geç keşfetmiş olmasına hayıflanırken, böyle izole bir bölgede yaşadığı en büyük zorluğun, Anadolu’nun bir çok yeri gibi, burada da imece kültürünün kalmamış olmasından kaynaklandığını vurguluyor.
Pandemi dönemini "Sayısı az da olsa güzel bir ideali ayakta tutmaya çalışan insanlar var. Dostlarımız sayesinde ayaktayız" sözleriyle özetleyen Onursal, ortaklık ve birlikte çalışma konusunda, egoların törpülenmesi gerektiğini belirterek, bu görüşleriyle Pınar'a katılıyor!
“Ortaklık, aynı gökyüzünün altında nefes almaktır”
Hüseyin, Hayalbaz İşletmecisi
Hüseyin kendisini alaylı, farklı disiplinlerde eylemlerde bulunmuş bir aktivist ve hak savunucusu olarak tanımlıyor. 2000’li yıllarda kurulan “hayal gerçekleştiricisi” anlamına gelen Hayalbaz on beş sene kadar Alsancak’taki mekanında müzik, belgesel, sinema, plastik işler, fanzin, dergi, karma sergi gibi farklı bir çok disiplinde üretime yer vermiş. Faaliyetlerine sekiz senedir Karaburun’daki mekanında devam ediyor.
Küçük yerde bir şeyler başarmanın zorluklarına rağmen, Hüseyin, dayanışma kültürünü yaşatmaya çalışıyor. Yaşadığı zorlukların ister istemez üretimlerine yansıdığını bu anlamda son yılları verimsiz gerçirdiğini belirtiyor. Yine de, Karaburun’da bir sanat köyü kurma hayaliyle yaşıyor.
"Ortaklık, aynı gökyüzünün altında nefes almak. Sağlıklı ortaklıklar için gerekli olan şey ise gönüllülük", diyor.
Özgür Aydek