Haftanın Dinleme Listesi - 13
Poets of the Fall - Favoriler
Haftanın Dinleme Listesi - 13
Poets of the Fall - Favoriler
Herkese merhaba.
Haftalık dinleme tavsiyelerimize tüm hızıyla devam ediyoruz. Geride bıraktığımız haftalarda, önce rock’ın içine diğer müzik türlerinden aldığı farklı yaklaşımları ustaca yediren Steely Dan, daha sonra klasik Amerikan rock efsanelerinden Tom Petty ve grubu Heartbreakers, en iyi parçalarından oluşan seçkilerle listelerimize konu oldular.
Bu hafta yine rock müzik çerçevesinde kalarak, özellikle üniversite yıllarım boyunca çok fazla dinlediğim ve kısmen daha az bilinen bir gruptan bahsetmek istiyorum sizlere. “Daha az bilinen” dediğime bakmayın, 7 milyondan fazla satan bir oyunun tema müziğini yaptı Finlandiyalı alternatif rock grubu Poets of the Fall…
Belirli bir kuşağa ait olanlar belki hemen içlerinden “Max Payne” ismini geçirdiler. Max Payne bir video oyunu. 2001 yılında bilgisayarlar ve konsol platformları için çıkan ve çok satan bu oyunun senaryosu kara film (film noir) tarzında. Karlı New York gecelerinde, kaybedecek bir şeyi kalmayan bir polisin suçla mücadelesini yetişkin bir üslupla fotoroman gibi işliyor oyun. John Woo filmlerinden ve Matrix’ten esinlenilmiş olan oyun mekaniği, kendi alanında çığır açıyor ve çok ilgi çekiyor. Çok satınca 2003 yılında devam oyunu “The Fall of Max Payne” geliyor. Grubumuzun yolu bir video oyunu ile bu noktada kesişiyor.
Marko Saaresto - Vokal
Olli Tukiainen - Solo gitar
Markus Kaarlonen - Klavyeler & Prodüksiyon
Jani Snellman - Bas gitar
Jaska Mäkinen - Davul & Perküsyon
The Fall of Max Payne’in yazar ekibinden Sami Järvi, yazdığı bir şiiri arkadaşı Saaresto’ya veriyor ve yeni oyunda kullanılmak üzere bestelenmesini istiyor. “Late Goodbye” adlı parça böylece doğuyor. Oyunun çeşitli yerlerinde tekrarlayan bir tema olarak karşımıza çıkan şarkı, her anlamda oldukça başarılı bir çalışma. Max Payne karakteriyle ve onun hikayesiyle organik şekilde örtüşüyor. Video oyunu gibi dijital bir platformda bu kadar organik bir eşleşme yakalamak her zaman mümkün olmasa gerek. (Önümüzdeki listelerden birinde oyun müzikleri ile ilgili ayrı bir başlık altında bu konuları ele alacağız.)
Oyun ve müzik arasındaki ikonik eşleşmeler tam bir “kazan-kazan senaryosu” aslında. Parçanın başarısı oyunun ambiyansını körüklerken, oyunun ambiyansı parçanın hissiyatını körüklüyor adeta. Bazı okurlar bu sözlerimi abartılı bulabilir, ancak bahsi geçen oyunu deneyimlemiş olanlar ne anlatmak istediğimi biliyorlar ve anılar canlanıyor gözlerinde. Bazı oyunlar böyledir işte, “oyun” deyip geçmeyelim. Dinleme listemizin sonunda meşhur Late Goodbye’ı bulabilirsiniz.
Poets of the Fall, 7 milyonun üzerinde satan bir oyunun sayesinde yakaladığı avantajla harika bir çıkış yaptı. Bu durum, ömür boyu isimlerine yapışan bir etiketi de beraberinde getirdi:
“Poets of the Fall sever misin?”
“Hani şu Max Payne’deki grup mu?”
Sanatçılar genelde yaptıkları bir işin aşırı derecede öne çıkıp diğer işlerini ve emeklerini gölgede bırakmasından hoşlanmazlar. Neyse ki Poets of the Fall bu sendromdan hiç etkilenmiyor. “Max Payne” isminin gölgesinde kalmıyor, iyi albümler ve tekliler çıkaran üretken bir grup olarak kaliteyi bozmadan devam ediyorlar. Albümleri kendi plak şirketleri “Insomniac” üzerinden yayınlanıyor. Stüdyo albümlerinin dışında, geçtiğimiz yıllar içinde “Alan Wake” ve “Control” isimli iki oyuna daha müzik yaptılar. Bunlar da kaliteli ve özgün çalışmalar. Grubun oyun müzikleri ile ilişkisi çok başarılı ve bu başarı kesinlikle tesadüf değil.
Aşağıdaki dinleme listesinde Poets of the Fall’un 2005 yılında gelen ilk albümü “Signs of Life” ile, bu yıl çıkan “Ghostlight” dahil olmak üzere toplamda 9 albümlük bir diskografinin içinden favori parçalarımı paylaşıyorum. Saaresto’nun geniş aralığa sahip karakteristik vokali, harika synth tonları, akustik folk tınıları ve fantastik gitar sololar gibi grubun imzası olan bazı sesleri listede sıkça duyacağız.
Parçaların türleri ve albümlerin temaları çeşitlilik gösteriyor. Güzel inşa edilmiş baladlar, ağır rock parçaları, pop yaklaşımlar ve hatta bazen metal’e göz kırpmalar mevcut. Vakit ayırmak isteyenlere ve baştan sona parça atlamadan bir albüm dinlemeyi sevenlere, grubun ilk üç albümünü (Signs of Life, Carnival of Rust, Revolution Roulette) özellikle tavsiye ediyorum. Bana göre grubu en iyi anlatan, en zengin albümler bunlar.
Keyifli dinlemeler, bir sonraki listede görüşmek üzere.
-Bora Yücel (İzmir.Art)