İzmir’in Tarım Durakları: Bir Kültür Rotası


İzmir’in Tarım Durakları: Bir Kültür Rotası

Tarım içinde yaşadığımız modern uygarlığı şekillendirdi, insan kültürünü farklı boyutlara taşıdı;  sanatın, edebiyatın, felsefenin, bilimin gelişmesine ön ayak oldu. Hatta matematiğin ve astronominin gelişmesini sağladı. Büyütmek için binlerce yıldır ekiyoruz, biçiyoruz; yetiştiriyoruz; üretiyoruz, biriktiriyoruz. Tarlalar açıyor, büyük çiftlikler kuruyoruz. Bütün bunları kimi zaman doğru yapıyoruz, kimi zaman yanlış. Toprak Ana’nın kucağında onunla uyumluyuz ancak kimi zaman acımazsızca ve hırsla karşısında oluyoruz onun üretmek adına.

Bu kadim kültürün bütününü anlamak, üzerine bir kez daha düşünmek için tarım, üretim temalı parklar, müzeler, anı evleri ve ziraat merkezlerine yapılacak her gezi, her tanıklık doğaya, toprağa ve sağlıklı üretime duyduğumuz ihtiyacı bize hatırlatacaktır.  İzmir merkezden başlayıp etrafta yayılalım…

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ ZİYARETÇİ MERKEZİ

 

 

İzmir tarihinin derinliklerine yapılacak neredeyse her yolculukta Yeşilova Höyüğü ve ziyaretçi merkezi vazgeçilmez bir durak. Kent tarihinin prehistorik dönemlerine açılan müstesna bir kapı ve İzmirlilerin kadim tarihlerini anlamaları, tanımaları yolunda bir ilk basamak; özellikle çocuklar için. Bununla birlikte alanın Geç Roma Çağı’nda çiftliklere ev sahipliği yapmış olduğunu belirtmek lazım. Yani İzmir’in tarım ve tarım tarihi için değerli zaman kapsülü.  

Son yıllarda alanda yapılan kazılarda elde edilen buluntular, bize kentin hatta bölgenin bu erken dönem tarımsal pratiklerine ve kültürüne, tarımın insan kültürü, yaşam pratikleri üzerindeki belirleyici etkilerine hatta ve ayrıca bir erken dönem kent gastronomisine ilişkin değerli bilgiler veriyor. Farklı aletler,  farklı hayvan kemikleri ile avcılık/toplayıcılık ve tarımsal pratiklere dayanan bir endüstriye ilişkin kalıtları da görmek mümkün. 

MAHALLE BOSTANI - KADİFEKALE 

 

Kent içinde tarım ve mahalle ya da kent bostanları… Bir yaşam kültürünü tanıtmak, tarımsal faaliyetin kent gündeliği içinde de yeri olabileceğini göstermek açısından değerli uygulamalar kent bostanları. İzmir’e bakıldığında bir taraftan kentteki sanat inisiyatifleri diğer yandan yerel yönetimlerin öncülük ettiği tarımsal faaliyetlerden biri “kent bostanları”. 

Bunlar içinde Kadifekale Mahalle Bostanı, Helenistik ve Roma dönemi İzmir’inin izlerini sürerken Kadifekale’ye yapılacak bir ziyarette kesinlikle biraz vakit ayırıp,  emek, üretim ve dayanışmanın gücünü bir kez daha görmek, tarımın bu topraklarda nasıl köklü olduğunu hatırlamak kesinlikle mutluluk verici. 

Bu satırlarda kentteki bazı sanat inisiyatiflerin gerçekleştirdiği bir kısım değerli  pratiği göz ardı etmek de olmaz. Özellikle Darağaç ve Maquis Projesi kent - tarım – ekoloji – sanat düzlemlerinde müstesna işler yapıyorlar. Sokaklarda sergilenen birbirinden özel sanatsal eserlerin hemen yanında.

BUCA BELEDİYESİ BAĞ EVİ VE BAĞ MÜZESİ

İzmir, tarım temalı müze ve anı evleri bakımından oldukça gelişiyor. Bu kurulumlar bünyelerinde hatırlatacak sergilemeleri, yetiştirilecek ürünün kendisine ilişkin farklı süreçler hakkında da ziyaretçilerini bilgilendirecek Buca Belediyesi Bağ Evi ve Bağ Müzesi de bu kurumlardan bir tanesi... 

Buca Belediyesi Bağ Evi ve Bağ Müzesi, 2016 yılında açılmış. Diğer yandan yapının mimari olarak ilgi çekici olduğunu belirtmek gerekir.  Kentin-ilçenin simgesi üzümü geliştirmek için oluşturulan projelerden bir tanesi. Ege’nin ve tabii ki Akdeniz’in en değerli simgelerinden bir tanesiyle tanışmak için değerli bir deneyim alanı. Bununla birlikte mimari olarak da ilgi çekici bir yapı.

KLAZOMENAİ ZEYTİNYAĞI İŞLİĞİ

Urla, Ege Bölgesi’nin tarımsal kültürünü, tarihini yansıtan değerli bir birikime sahip  noktalardan biri. Bu birikimi yansıtan öğelerden bir tanesi de Klazomenai’ın Antik Zeytinyağı İşliği. İşlik, bölgede 1992-2004 yılları arasında yürütülen kazı çalışmaları sırasında, iki deposu ve iki kuyusu ile birlikte ortaya çıkarılıyor. Ziyaretçiler için bir ön bilgi olarak 2600 yıllık işliğin, literatürde yer alan diğer örneklere göre üretim olarak daha büyük bir kapasiteye ve aynı zamanda daha büyük bir endüstriyel anlayışa işaret ettiğini de belirtmek gerekiyor.

İşlik,  döneminin yapı tekniğine uygun olarak yeniden inşa edilmiş. İşlik içinde yer alan, zeytin sıkmaya yarayan mekanik aksam ise tarihsel ve arkeolojik veriler ışığına yeniden kurgulanmış. Hem işlik binasının restorasyonunda hem içeride yeniden kurgulanan mekanik tertibatının oluşturulmasında deneysel arkeolojinin katkısı büyük. Bu suretle 2600 yıllık bir simgesi olarak bir bütün olarak ayağa kaldırılıyor. 

Oluşturulan sergileme özellikle çağlara yayılan bir üretim anlayışının, ne kadar köklü olduğuna ilişkin kuvvetli bir kanıt. İşlik binası, Sıkma makineleri, taşlar, havuzlar…  Geleneksel zeytinyağı üretimin tüm aşamalarına şahit olabilirsiniz. Diğer yandan zeytinyağının depolama ve Akdeniz boyunca nakliyesinde sıklıkla kullanılan küp ve farda ise bu sürecin aşamaları ayrıntılı olarak izlenebilir. Ayrıca depolama ve taşıma teknikleri,  Dolayısıyla zeytinyağının üretim süreçlerine ilişkin hem öğretici hem de eğlenceli bir deneyim sunuyor.

KÖSTEM ZEYTİNYAĞI MÜZESİ: ZEYTİNİ HATIRLAMAK

Köstem Zeytinyağı Müzesi, Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı temalı ilk müzesi. Kentin tarım kültürüne ilişkin hazırlanacak bir rotanın ilk ayaklarından biri olacaktır hiç kuşkusuz.  Bu müzeyi gezmeden hemen meraklılar için önemli bir not, gezeceğiniz müze “Dünyanın En Büyük Zeytinyağı Müzesi”… Müze, 20 bin metrekare toplam alan içinde 5 bin 650 metrekarelik kapalı alan üzerine kurulmuş, büyük bir yapı... Kafeteryası, mağazası, kütüphanesi, eğitim alanları ve bir de sanat galerisiyle büyük bir kompleks. 

Müze, ziyaretçisinin karşısına zeytin ve zeytinyağı kültürüne, tarihine doğasına ve endüstrisine ilişkin iddialı, büyük bir koleksiyon ile çıkıyor. Müzenin devasa bir salona yayılan teşhirinde, zeytinyağı üretiminde en erken dönemlerinden itibaren kullanılan kas gücüne  dayanan üretim araçlarından,  modern üretim yöntemlerine farklı teknolojilerine ve bu teknolojileri meydana getiren araçlara ilişkin örnekleri ziyaretçileri ile buluşturuyor.  Farklı tarihsel dönemlere ait işlik makinelerin yeniden üretimleri; pres makineleri,  kazanlar, güğümler sepetler tartılar; saklama ve taşımada kullanılan farklı araçlar ziyaretçilere zeytinyağı üretiminin bütün süreçleri ve yarattığı kültür hakkında bilgi vermesi açısından hiç kuşkusuz çok değerli.  Diğer yandan zeytinin ve zeytin kültürünün Akdeniz havzası boyunca yayılımını gösteren harita, zeytinyağı elde etmede aşamaların, kullanılan yöntemlerin ve araçların farklı dönemler bağlamında verildiği şema, koleksiyonun yaratacağı etkiyi destekleyecek nitelikte.   

Müzeyi sadece kapalı alanı ile değerlendirmemek lazım; müzenin dış mekânları zira bölgemizde yetişen ya da yetiştirilebilen 500’ün üzerinde ağaç türünü görme olanağı sağlıyor. Ziyaretçileri, farklı türden ağaç incelemek ve görmek konusunda oldukça şanslılar; müzenin arka bahçesinde, bölgemizde ve ayrıca Anadolu’da yetişen ve yetiştirilen zeytin ağaçlarından oluşturulan bir “koleksiyon” da mevcut. Bölgenin ve yarımadanın ekolojik zenginliğini, biyolojik çeşitliliği ile de tanışma ya da hatırlama fırsatı buluyorsunuz.   

Köstem Zeytinyağı Müzesi, farklı yönleri, boyutları olan bir müze. Tarım, doğa, mekanik, bilim, tarih, endüstri… İnsanın sadece bir endüstriyel kaynak değil aynı zamanda insanın doğa ile nasıl bir ilişki kurduğunu ya da kurması gerektiğini özellikle genç müze sever ziyaretçileri ile paylaşıyor

Köstem Zeytinyağı Müzesi, Pazartesi günü hariç hafta içi 10:00-18:00; hafta sonları  ise10:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. 

 

EFES TARLASI YAŞAM KÖYÜ 

Anadolu’da tarım derin, köklü bir konu… Menderes ırmaklarının beslediği coğrafyada olduğu gibi . Efes Tarlası Yaşam Köyü ise bu kültürün, zenginliğin korunması ve aktarımı için bir başka değerli ve ilgi çekici kurum.

Efes Tarlası Yaşam Köyü,  02 Haziran 2021 tarihinde hizmete açılmış. Yaşam Köyü’nün kuruluşundan itibaren burada tarımı, tarımsal faaliyetleri desteklemek pekçok faaliyet gerçekleştirmekte. Tohum-fide dağıtımından,  tohum – takas uygulamalarına, farklı yaş gruplarına verilen eğitimlerden sergilere kadar pek çok faaliyete imza atılıyor. Bunlara düzenlenen paneller ve çalıştaylar da eklenebilir. Bir kültür sanat alanı olarak Efes Tarlası Yaşam Köyü,  kentteki sanatsal faaliyetlere de ev sahipliği de yapıyor.   

Yaşam köyünün bünyesinde farklı bölümleri barındırıyor. Toprak Okulu, Tohum Merkezi, Tarım Müzesi, Toprak Kütüphanesi, Köy Enstitüleri Anı Odası, Küçük Çiftçiler Oyun Odası, Tohum Cafe, Ekim-Dikim Alanları ve bir de Sera mevcut. Tarımsal faaliyetleri hem teorik, hem de uygulamalı olarak yakından tanıklık etmek ve öğrenmek mümkün. 

Yaşam köyü bir anlamda değerli bir misyonun da taşıyıcısı nün değerli bir misyonu da olduğu da düşünülebilir. Tarımsal faaliyetler ve bunun yarattığı kültüre ilişkin bir bellek oluşturmak, korumak ve bunu aktarmak -  aktarmaya ve hatırlatmak. Tohum Merkezi(mevcut tohum türü ve sayısı), barındırdığı 1300’e yakın kitabı ile Toprak Kütüphanesi, İsmail Hakkı Tonguç adı ile anılan Tarım Müzesi ve yine buna paralel olarak Köy Enstitüleri Anı Odası,  bu belleklerin taşınması için değerli kurulumlar. Efes Tarlası Yaşam Köyü , Efes – Selçuk’u ziyaret edenler için görülmesi yerlerden  biri.

Ziyaret için 08:30–17:30 saatleri uygun.

CAN YÜCEL TOHUM MERKEZLERİ SEFERİHİSAR VE BORNOVA TOHUM MERKEZLERİ

 

İzmir’de tarım temalı bir kültür rotası oluşturmak isteyenler için alternatif noktalardan bir tanesi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çabalarıyla kurulan tohum merkezleri. Büyük şair Can Yücel ismiyle anılan ve Seferihisar ve Bornova’daki merkezler, tarımsal üretimin önemini, sağlıklı gıdaya erişimin bir hak olarak önemini özellikle genç kuşaklara doğru bir şekilde aktarmak için önemli merkezler. Bu merkezlerin Can Baba’nın vasiyeti de olduğunun altını çizelim. Tarımsal bir belleğin oluşturulmasına katkı sağlıyor, diğer yandan birer okul aynı zamanda. Düzenlenen tohum takas günleri – şenlikleri yerel üreticilerin katılımıyla kaçırılamayacak etkinliklere dönüşüyor.   

 

Lokasyonlar