Kesmez’den parçalanmış bir aile hikâyesi: Küçük Yuvarlak Taşlar

“Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz” adlı öykü kitabıyla tanıştığımız Melisa Kesmez, yeni kitabında bir ailenin parçalanmasının fotoğrafını çekiyor. Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi Melisa Kesmez, son yazdığı öykülerini “Küçük Yuvarlak Taşlar” adlı kitabıyla okurlarıyla buluşturdu. “Nergis’in Hikâyesi”, “Elif’in Hikâyesi” ve “Mehmet’in Hikâyesi” olmak üzere üç bölümden oluşan kitapta bir ailenin parçalanışını, kopan bağların yarattığı acıyı, öfkeyi kendi anlatımlarıyla dinliyoruz.

Sevda Aydın 24 Ağustos 2022

Kesmez’den parçalanmış bir aile hikâyesi: Küçük Yuvarlak Taşlar

“Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz” adlı öykü kitabıyla tanıştığımız Melisa Kesmez, yeni kitabında bir ailenin parçalanmasının fotoğrafını çekiyor. 

Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi Melisa Kesmez, son yazdığı öykülerini “Küçük Yuvarlak Taşlar” adlı kitabıyla okurlarıyla buluşturdu. “Nergis’in Hikâyesi”, “Elif’in Hikâyesi” ve “Mehmet’in Hikâyesi” olmak üzere üç bölümden oluşan kitapta bir ailenin parçalanışını, kopan bağların yarattığı acıyı, öfkeyi kendi anlatımlarıyla dinliyoruz. 

Kesmez verdiği bir röportajında kendi ailesini şöyle anlatıyor; “Parçalanmış bir aileydi. Erkeklerin hep zor, kadınların hep üzgün olduğu; çocuklarınsa kadın dayanışmasıyla savaş alanından olabildiğince uzak tutulup, korunup kollandığı bir ailem oldu. Ama tabii bir kız çocuğu olarak her şeyin farkında olmak da benim kaçınılmaz gerçeğimdi.” Kesmez’in yazdığı öykülerde aile deneyiminin etkilerini görmek mümkün. Ayrıca “Küçük Yuvarlak Taşlar”ı, lohusalık başta olmak üzere anneliğin getirdiği tüm sıkıntıları ilk kez yaşadığı bir dönemde yazdığı için yine bir deneyim tesirinden bahsedebiliriz. 

ANNE OLAMAYAN NERGİS’İN HİKÂYESİ

Kitabın kahramanlarından Nergis ve Mehmet bir arkadaş buluşmasında tanışıp kısa sürede evleniyor ve ardından da kızları Elif aileye dâhil oluyor. Mehmet sevgi dolu biri, Nergis’e de kızına da müthiş bir aşkla bağlı. Nergis ise daha kendini bulamadan vardığı bu sonuçtan mutsuz, anne olmanın sorumluluğu altında ezilmekten yorgun. Bu yüzden kendine ait hissetmediği bu küçük dünyadan gitmeye karar veriyor. İlk hikâye Nergis’in gidişinden yıllar sonra, sürekli içtiği, kahvaltı yapmayı bile unutacak kadar kendinden vazgeçtiği bir dönemle başlıyor. Bunun nedeni kızıyla bebekliğinden beri bir bağ kuramaması ve Mehmet’i hayal kırıklığına uğratmasından duyduğu vicdan azabı. Ayrılığın üzerinden yıllar geçmesine, her şeye yeniden başlayıp hayata devam etme çabasına rağmen unutamıyor, vicdanından kaçmak için bir böcek gibi kabuğuna kaçıyor. Kesmez’in öykülerinde sıklıkla karşılaştığımız kadın dayanışması burada Gülsüm ve Nergis’in dostluğunda şekilleniyor. Nergis’i saklandığı bu karanlıktan, “evrendeki tek sabit noktam” dediği arkadaşı Gülsüm çıkarıyor. Beraber çıktıkları Ege yolculuğuyla Gabayemiş Koyu’na varıyorlar. Beş yıl boyunca kimseyle konuşmayan Nergis’in, bazen Gülsüm’e bazen de iç sesiyle anlattıklarıyla nasıl bir girdabın içinde olduğunu anlıyoruz; “O gece günlerdir ilk kez uyuduğumu ve o uykuda Elif’i hiç aramadığımı hatırlıyorum. Sanki hiç doğmamıştı, sanki hiç hamile kalmamıştım. Sabah kalkıp, giyinip işe gidecektim. İnsanların arasına karışacaktım yine. Yine sadece ben olacaktım. Kahve içecektim mesela birileriyle. İş çıkışı birileriyle iki tek atacaktım. Öyle ferah, öyle deliksiz bir uyku. Bir yenidoğan annesi olarak derdimin uykusuzluk veyahut yorgunluk olmadığını, anneliği aslında sevmediğimi, elimde olsa önceki hayatıma geri dönmek istediğimi, birinin annesi olduğum bir yaşamın bana göre bir yaşam olmadığını, beni utandıran pişmanlığımı ilk kez yıllar sonra bir terapide kendi sesimden duyacaktım.”

AİLENİN ARINMA MEKANI: GOCAYEMİŞ KOYU

Nergis’in boşandıktan sonra kurduğu düzene Elif, alışamaz, her fırsatta babasının evine giderek tepkisini gösterir annesine. Liseye başladığı yıl bir bahane bulup temelli babasıyla yaşar. Bunu annesinin kaldıramadığı sorumluluğu ortadan kaldırmak için yapar. Babasıyla kurdukları düzen öyle yolunda işler ki Nergis’e gerek kalmaz. Regl olduğunda ya da sevgilisinden ayrıldığında ilk aradığı kişi babası Mehmet olur. Ayrıldığı sevgilisinden hamile kalan Elif de içine düştüğü bu durumdan kurtulmanın yollarını bulmak için Gocayemiş Koyu’na gelir. Burada geçen çocukluğunu anımsayan Elif, yazları geldikleri bu kasabada, babası menemen yaparken, duştan yeni çıkmış, havluları asan, sırtı onlara dönük annesini hatırlıyor. Şimdi içinde beliren davetsiz misafire karşı duygularını anlayamıyor, korkuyor, bir çocuğa tutunma fikri saçma geliyor. Deniz ve onu saran babanın sevgisi Elif’in korkularından uzaklaşmasını sağlıyor; “Dizime kadar suya girip onun köpüklerini seyrediyorum, tuzlu su az evvel dikenlerin ısırdığı yerleri yıkıyor, anne ayaklarım çocuk ayaklarımın altındaki küçük yuvarlak taşları hatırlıyor. ‘Merhaba’ diyorum büyük anne denize fısıltıyla, ‘bak sana kimi getirdim.’”

Üçüncü bölümde Mehmet’in hikâyesini okuyoruz. Nergis’in kızını da alıp gitmesiyle Elif’i kaybettiğini düşünen ve bundan dolayı kendi evinde nefessiz kalan Mehmet, kendini yollara vurmuş, diğerleri gibi o da arınmak için Gocayemiş Koyu’na gelir. Babası Mehmet’i küçük yaşta terk eder. Çocukluğu boyunca neden terk ettiğinin cevabını bulamaz. Nergis’in de neden terk ettiğini anlamak için soru işaretleriyle dolu günler geçirir ama buna da yanıt bulamaz. Bir daha kimseyi sevmez. 

‘İPİ KOPTUĞU YERDEN BAĞLAMAĞA ÇALIŞMALI’

Melisa Kesmez, diğer kitaplarında da olduğu gibi kitabının ismini, öykülerin toplamda yarattığı histen, anlattığı ufak ayrıntılardan yola çıkarak veriyor ismini. Kitabın girişinde ise Bilge Karasu’nun ‘Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı’ndan “İpi, koptuğu yerden bağlamağa çalışmalı. Denemeli, hiç değilse” cümleleri alıntılanmış. Bu alıntı da Nergis’in tüm pişmanlıklarına rağmen Gülsüm’den aldığı dayanışmanın da etkisiyle “girilmemiş bahçe, basılmamış kar, kaçırılmamış tren” diyerek torunu Nihal’i tanımak için cesareti toplamasına, kopan bağlarını yeniden bağlamaya çalışmasıyla birleşiyor. 

 Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz’de hayattan sızanları, Bazen Bahar’da yeni başlangıçları Nohut Oda’da ise küçücük anlara sığan mutlulukları işleyen yazar, “Küçük Yuvarlak Taşlar”da yer alan samimi öyküleriyle annelik, kadınlık hallerini, aşkı, doğayı, gidenleri ve kalanları kendine has diliyle ustaca anlatıyor. Melisa Kesmez’in yeni öykülerini severek okudum. Bir anne olarak ayağıma çarpan küçük yuvarlak taşları anımsadım, büyürken/büyütürken kimi zaman hissettiğimiz çaresizliklere dair yazdığı cümlelerde uzun süre takılı kaldım. 

“Kaybedişler ve hayata yeni başlangıçlar” üzerine bir yazın olarak tarif edilen Küçük Yuvarlak Taşlar’ı okurlarımıza hararetle öneririm. 

 

 

 

Fotoğraflar
Videolar
Yazar Profili
Sevda Aydın
Sevda Aydın

15 İçerik

1984 doğumlu. Evrensel gazetesinde muhabirlik ve editörlük yaptı. Hayat Televizyonu’na kültür-sanat haberleri hazırladı. Evrensel Kültür dergisinde yayın danışmanlığı yaptı. Şu an izmir.art'ta kültür sanat alanında içerikler üretmektedir.

Yazar Profil Sayfası