“Kiminin çöpü kiminin hazinesi olabilir”
Sanatçı Deniz Say’ın çalışmaları İzmir Kültür Yolu Festivali kapsamında Turgut Pura Vakfı Sergi Salonu’nda 26 Ekim'de izleyiciyle buluştu. 2 farklı seriden oluşan 27 eserin sergilendiği ‘‘Yarının Kıyısında’’, festival boyunca ziyarete açık olacak.
Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin İzmir ayağı 26 Ekim’de başladı. Türkiye genelinde 16 ilde düzenlenecek olan festivalin 15. durağı İzmir oldu. İzmir Kültür Yolu Festivali’nde eserleriyle yer alan Deniz Say, ‘‘Yarının Kıyısında’’ resim sergisini sanatseverlerin beğenisine sundu. Tüketim çağında tüketmeden ve tükenmeden üretmeyi ele alan sanatçı, ‘‘Yırtık’’ ve ‘‘Kolaj asamblaj’’ serilerinden 27 eserini izleyiciyle buluşturdu. İsmail Erdoğan’ın küratörlüğünde hayata geçirilen sergi, 3 Kasım tarihine kadar Turgut Pura Vakfı Sergi Salonu’nda açık olacak.
Resim alanında çalışmalara nasıl başladınız? Aldığınız eğitimlerin sanatınızdaki önemi nedir?
Deniz Say: “Boya, dış dünyaya ait izlenimlerimize gerçeklik katmanın, resim yapmanın bir aracı ise sıradan bir malzeme de sanatsal bir anlatımın aracı haline gelebilir”. Serüvenimin çıkış noktası bu oldu aslında. Hayatım boyunca biriktirdiğim, kendi yaşamımda filtre ettiğim malzemeleri kat kat boyayla harmanlayarak, katmanlar oluşturarak, kolaj ve asamblaj tekniklerini kullandığım soyut resimler üretmeye başladım.

Çocukluğundan beri resim sanatının hayatında önemli bir yer teşkil ettiğini belirten sanatçı: ‘‘Figüratif resim eğitimi alarak başladım, soyuta sonradan evrildi tarzım. Resmin temelinde aslında matematik olması, benim de Boğaziçi Üniversitesi’nde aldığım eğitimle örtüştü diye düşünüyorum. Resim eğitiminin yanında aldığım Sanat Tarihi eğitimleri de bana ciddi anlamda katkı sağladı. Ustaların işlerini görerek yola çıkmak, eserleri ve akımları derinlemesine analiz etmek resim yapmaya karşı olan heyecan ve isteğimi ciddi oranda arttırdı.’’
Birçok kişisel ve grup sergilerinde çalışmalarınıza yer verdiniz. Çalışmalarınızdan ve sanat pratiğinizden bahsetmek ister misiniz?
Deniz Say: Bugüne kadar 9 solo sergi açtım. Bunların yanında pek çok yurtdışı ve yurt içi fuar ve karma sergilere de katıldım. Ürettiğim işleri sergiler vasıtasıyla insanlarla paylaşmak ve bu sayede geri bildirimler alabilmek motivasyon anlamında beni kesinlikle pozitif yönde etkiledi.
‘‘Soyut dışavurumcu resimler yapıyorum.’’
‘‘Soyut dışavurumcu resimler yapıyorum ben, duyguları özgür bırakması ve özgün bir biçimde ifade edilmelerine izin vermesi özelliğiyle beni kendine çekti bu resim tarzı. Tabii soyut çok geniş bir alanı kapsıyor, ben geleneksel sanat malzemelerini kullanmak yerine atık malzemelerle soyut resim yapmayı seçtim. Sıradan malzemeleri, gündelik nesneleri işlevlerinden soyutlayarak sanat eserinin parçası haline getirmek, bu nesnelerin izleyicinin gözündeki algısını bir nevi bozmak, en başından beri benim heyecan kaynağım oldu. O nesnelere resimlerimde yer vererek aslında hala ne kadar güzel ve işe yarar olduklarını kanıtlamak istiyordum aslında izleyicilere…’’

Sanatınızda, ‘‘Yeniden hayata karışmayı bekleyen’’ olarak değerlendirdiğiniz atık malzemeleri işliyorsunuz. Sürdürülebilirlik kavramını sanatsal bağlamda nasıl ele alıyorsunuz?
Deniz Say: “Sürdürülebilirlik”, bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin ihtiyaçlarını riske atmadan temin etmek şeklinde ifade ediliyor. Bugün dünyanın en önemli sorunlarından biri de bu aslında. Dünyanın sınırsız doğal kaynağa sahip olduğunu düşünen insanoğlu, sonsuz bir tüketim anlayışının mümkün olmadığını kavradı son yıllarda. Bu hızlı tüketime ve arkasından gelen çöp üretimine engel olmak için hepimize ayrı ayrı iş düşüyor. Çocukluğumdan beri biriktirdiğim, atamadığım pek çok malzeme vardı atölyemde ve yaklaşık 12 sene önce bu malzemeleri sanat yapıtlarına dönüştürme fikri ortaya çıktı. Böylece küçücük bir katkı da olsa çöpe atılacak nesneleri “ileri dönüştürerek”, onlara sanatsal ortamda yer vererek çevre bilincine duyarlı eserler üretip kendi üzerime düşen görevi yaptığımı hissettim.
‘‘…edindikleri farklı kimliklerle yaşamlarına devam ediyorlar’’
‘‘Gündelik yaşamdan sıradan malzemeler aslında kullandıklarım. Çiçeklerin sarıldığı ve çoğu insanın çöpe attığı tüller, kumaşlar; şişelerin etrafına geçirilen fileler; ambalaj için kullanılan kartonlar, mukavvalar; kullanılmayan giysiler, ayakkabılar; sinemada seyredilen 3D filmlerin sonunda pek çoğumuzun çöpe attığı gözlükler ve daha pek çok malzeme benim resimlerimde yerlerini buluyorlar ve edindikleri farklı kimliklerle yaşamlarına devam ediyorlar.’’
Sanatseverleri nasıl bir sergi bekliyor?
Deniz Say: Tüm kişisel sergilerimde olduğu gibi bu sergide de ‘ileri dönüşüm’ kavramını ana tema olarak işlediğim, “kiminin çöpü kiminin hazinesi olabilir” bakış açısıyla ürettiğim eserler izleyiciyle buluşuyor. Sergide 2 farklı seriden 27 adet eser yer alacak.