Müşterek Kültür: Daha demokratik, adil ve katılımcı bir kültür-sanat ortamı için...

*'Buradan Nereye?' bağımsız inisiyatif ve kişilerin bir araya gelerek kurdukları heterojen bir oluşumdur. Aşağıdaki sorulara cevap veren kişiler ‘Buradan Nereye?’nin sadece bir kısmını oluşturur ve sorulan sorulara oluşumun müşterek zeminiyle bağlantılı olacak şekilde kendi bireysel yanıtlarını yazmışlardır. ‘Buradan Nereye?’, tek bir perspektifin yeterli ve uygun olmayacağı içerikler dışında anonim ve kolektif ortak imzasını kullanır.

İzmir.Art 14 Şubat 2025

Buradan Nereye?, Türkiye kültür-sanat ortamında süregelen ilişkiler ağını ve yapısal sorunları yeniden ele alarak, örgütlü, müşterek, şeffaf, adil ve katılımcı bir kültür-sanat ortamı için yeni bir çerçeve teklif eden bir oluşumdur. Oluşum, bağımsız inisiyatifler ve kişilerin bir araya gelmesiyle kurulmuş, kültür-sanat alanında yapısal değişimler yaratmayı hedeflemektedir. Buradan Nereye?, yerel yönetimlerin kültür politikalarından beklentilerini İstanbul özelinde hazırladığı Müşterek Kültür kampanyası ile tartışmaya ve paylaşıma açıyor. İstanbul özelinde olsa da bu kampanya aslında Türkiye'deki tüm şehirleri ilgilendiren bir çerçeve sunuyor. Buradan Nereye? üyelerinden Saliha Yavuz ve Fırat Yusuf Yılmaz ile yaptığımız röportajda, hem Müşterek Kültür kampanyası hem de oluşumun kültür-sanat alanındaki çalışmalarını daha yakından konuşma fırsatı bulduk.

“Müşterek Kültür” kampanyası nasıl başladı? Kampanyanın paydaşlarını tanıyabilir miyiz?
Saliha Yavuz: Müşterek Kültür kampanyası, Buradan Nereye? ekibi içindeki Yerel Yönetimlerden Talepler komisyonu tarafından hazırlanmış bir rapor ve ona eşlik eden içeriklerden oluşuyor. Genel olarak Buradan Nereye?’nin temel konuları olan şeffaflık ve güvenilirlik gibi kavramlar üzerinden yerel yönetimlerin kültür-sanat alanındaki faaliyetlerine ve yaklaşımlarına dair bir araştırmanın çıktısı. Bu anlamda örnek vakalar toparlanıp, araştırılıp, konu hakkında forumlar düzenlenip, sonra da talepler oluşturuldu. Önce konunun ana muhatabı olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile paylaşıldı. Daha sonra da kamuyla paylaşıldı. Kampanyayı her ne kadar Buradan Nereye? Yerel Yönetimlerden Talepler komisyonu hazırlamış olsa da kampanyanın paydaşı aslında bu hizmeti alan kamu, kültür emekçileri, bu alanda çalışan aktörler. Buradan Nereye?’deTürkiye'nin birçok yerinden inisiyatifler, kolektifler ve kültür-sanat emekçisi yer alıyor olsa da kampanyayı paylaşan ve bu kaygıları güden herkes kampanyanın paydaşı.

Kampanyanın paydaşları nasıl bir araya geldi? Bireysel ya da kolektif olarak kampanyaya paydaş olmak mümkün mü? 
Saliha Yavuz: Paydaşlar, önceki soruda da bahsettiğimiz üzere Buradan Nereye?’yi oluşturan ve yürüten herkes. Dolayısıyla birinci foruma neden olan 18. İstanbul Bienali Vakası çerçevesinde bir araya gelen inisiyatifler, kolektifler ve kültür emekçileri bu kampanyanın da paydaşları. Açık olmak adına; sanatçı, küratör, sanat yazarı, prodüksiyoncu, kültür-sanat kurumu çalışanları, sinemacılar ve performans sanatçıları gibi belki bu alanda çalışan herkes diyebiliriz. Ortak dertler üzerinden bu paydaşlar bir araya geldi. Müşterek Kültür, bireysel ya da kişiler tarafından organize edilmiş bir kampanya değil. Kolektif olarak oluşturulmuş ve kolektif dertler üzerinden şekillenmiş bir kampanya. Paydaş olmak isteyen herkes kampanyayı paylaşabilir, kendi yaşadıkları şehirlerde kendi yerel yönetimleri üzerinden benzer dertleri ele alan raporlar hazırlayıp sunabilir ve kamu ile paylaşabilirler. Aynı zamanda Buradan Nereye?’nin Yerel Yönetimlerden Talepler komisyonunda çalışmak üzere bizimle iletişim kurarak buluşmalara katılabilir, katkı verebilir.

Oğuzhan Acar - 9. Forum

Türkiye’de mevcut kültür politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’de gerçekten bir kültür yönetimi var mı?
Saliha Yavuz: Burada sorunun kapsamını biraz dönüştürmek gerekiyor. Türkiye’deki kültür politikaları hakkında ne düşündüğümüzü söyleyebiliriz belki. Çünkü kültür yönetimi dediğimiz şey kültür kurumlarını kapsayan, kültür yöneticisi kavramını ortaya koyan bir alan. Kültür yöneticisi de kültür kurumlarını yöneten, çalışan, proje yönetimi, bütçe, zaman planı ve benzeri bir kültür projesinin bütün kapsamlı sürecini yöneten kişi. Bir yandan da özellikle özel sermayenin sahibi olduğu kurumlarda kültür yöneticileri değil şirket yönetimlerinde yer alan aktörlerin  kültür projelerine karar verdiği ve yönettiği için sağlıklı bir ortam olmadığını söyleyebiliriz. Türkiye'de daha demokratik, örgütlü, müşterek, şeffaf, adil ve katılımcı bir kültür-sanat ortamı yaratmak mümkün tabi, ancak bu sürecin gerçekleşmesi için birçok farklı aktörün bir araya gelmesi ve kolektif bir çaba göstermesi gerekiyor. 

Kültür politikalarının katılımcı bir şekilde belirlenmesi adına sanatçılar, kültür üreticileri, toplum, akademisyenler ve STÖ'lerin sürece dâhil olduğu katılımcı platformlar oluşturarak, kültür-sanat kurumlarının politik baskılardan bağımsız bir şekilde var olabilmesi ile demokratik bir ortam yaratabiliriz. Sanatçıların ve kültür emekçilerinin haklarını savunmak adına bir araya gelerek, insan haklarından ayırmadan hak ve adalet üzerine kültür-sanat alanında örgütlenerek eşit ve adil, müşterek bir ortamdan bahsedebiliriz. Kültür-sanat projelerine ayrılan kamu bütçesi, şeffaf bir şekilde açıklandığında ve kaynaklar adil bir şekilde dağıtıldığında, karar süreçlerinin, kültür politikaları belirlenirken alınan kararların gerekçelerinin kamuya açık olduğu bir ortamda şeffaflık söz konusu olabilir. Kapsayıcı bir biçimde etnik, kültürel, cinsiyet ve toplumsal çeşitlilik kültür-sanat alanında temsil edildiğinde, dezavantajlı grupların kültür-sanat etkinliklerine erişimi kolaylaştırıldığında adil ve katılımcı bir ortam olabilir. 

Daha demokratik, örgütlü, müşterek, şeffaf, adil ve katılımcı bir kültür-sanat ortamını birlikte yaratabilir miyiz?
Saliha Yavuz: “Daha” ifadesi için önce bu ortamın “biraz” var olması gerekiyor. Türkiye’de böyle bir örnek var mı emin değilim. Buradan Nereye? forumlarının gerçekleştiği Mersin, İzmir, Ankara, Eskişehir örneklerine bakabiliriz. İlgili şehirlerde gerçekleşen forumların raporlarına baktığınızda da görebileceğiniz üzere aslında Ankara ve İstanbul özelinde yerel yönetimlerin yanı sıra, özel sermaye ya da kültür-sanat ekonomisinin olduğundan bahsedebiliriz. Fakat İzmir ya da Eskişehir gibi şehirlerde daha çok yerel yönetimlerin gerçekleştirdiği kültür-sanat aktivitelerinden ve var olan kültür emekçilerinin yerel yönetimlerle çalıştığı, işbirliği yaptığı bir tablo görüyoruz. Fakat şeffaflık, adil ve eşit bir ortam olup olmadığı bir soru işareti. İzmir'de Akdeniz Bienali üzerinden şekillenmiş bir forum gerçekleşti. Burada bahsi geçen aktörler; belediye kültür daire başkanı, bienal uygulayıcı ekibi, projenin başında olup sonra çıkarılanlar, aktif rol alan kültür-sanat aktörleri yer aldı. Tarafların bir arada olduğu tek forumdu sanıyorum. Ve fakat yapıcı bir diyalog gelişemedi.

Özetle yerel yönetimlerin mantığı bağlı olduğu siyasi partiler ve partilerin çıkarları da gözetilerek nitelik değil niceliğin önemsendiği bir görüntü veriyor. Mesela Eskişehir’de belediyeye bağlı bir mekân bir fonla gerçekleşen etkinlik sonrasında bir inisiyatife verildi. Ama mekânsal ihtiyaçların gözetilmediği, sadece dört duvar ve içinde kullanılmayan eşyaları, eski çürümüş malzemeleriyle, olduğu gibi verildi. Bu tarihi yapıları restore edip kamuya açan bir belediyenin açtığı “kurum”un içeriği, programını tarafsız bir şekilde kurgulamaması ile benzer bir örnek teşkil ediyor bence. Açık çağrılarla kültür çalışanlarının seçilmediği, tanıdıklıklarla ilerleyen bir iş modelinin olduğu, işlevsiz kült mekanların yaratıldığı bir kültür-sanat ortamında demokratiklikten bahsedemiyoruz.
 

Oğul Arda Biçer

Müşterek Kültür kampanyasının talepler belgesi nasıl hazırlandı, süreçten biraz bahsedebilir misiniz?
Fırat Yusuf Yılmaz: Yerel yönetimden taleplerimizi iki forum aracılığıyla tartışarak oluşturduk. ‘Yerel Yönetimler ve Kültür Politikaları - İlişkiler, Deneyimler, Yöntemler ve Çelişkiler’ başlıklı 7. forumumuzda, yerel yönetimlerin kültür politikaları ve kültür-sanat alanındaki uygulamalarını, farklı ilişkilenme, deneyim ve örnek vakalar ile tartıştık. Bu forumun ardından, yerel yönetimlerin kültür politikalarından beklentilerimizi temellendirmek ve yerel seçim sonrası dönemdeki ortak taleplerimizi belirlemek ve stratejik planlama sürecine hemşehriler olarak katkıda bulunmak için ‘Yerel Yönetimden Talepler’ belgemizi oluşturmaya başladık. ‘ Yerel Yönetimler ve Kültür Politikaları - Müşterek Talepler ve Yorumlar’ başlıklı 8. forumumuzda ise, bu sefer ortak taleplerimizi, hazırladığımız belge üzerinden, geniş katılımla tartıştık ve çeşitli dayanışma gruplarının temsilcileri ile belediyeler ile çalışmış olan kültür emekçilerinden örnek vakaları dinledik. En son aşamada ise komisyon olarak yaptığımız rutin toplantılarla belgeyi son hâline getirdik.

Kampanyanın taleplerinden bahsedebilir misiniz?
Fırat Yusuf Yılmaz: Temel taleplerimizi Hak Temelli Kültür Politikaları, Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik, Süreklilik ve Sürdürülebilirlik, Araştırmaya Dayalı Kültürel Planlama, Finansal Güvence ve Altyapısal İyileştirme başlıkları altında derledik. Kampanyanın bu talepleri birbirinden bağımsız olarak düşünülemez ve bu taleplerin, birbirini tamamlayan bir yapıda ve bütüncül bir şekilde hayata geçirilmesi elzemdir. Talepleri bütüncül bir şekilde ele almadan geliştirilen politikalar, kültür alanının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olacaktır. 

Yerelde kültür yönetimi ve politikaları üzerine yazılmış kitaplara, çalıştaylara, araştırmalara ve sempozyumlar sonucunda hazırlanan politika belgelerine ulaşmak mümkün. Her biri kendi içinde eksiklikler veya hatalar barındırsa da, bu metinlerde ortak öneri ve taleplerin yer aldığını görüyoruz. Ancak, bu metinlerin uygulamaya geçirilemediğini ya da eksik ve yetersiz bir şekilde hayata geçirildiğini gözlemliyoruz. Sizce bunun nedenleri nelerdir? Müşterek Kültür kampanyası bu konuda nasıl bir pratik plan geliştirdi ya da geliştirmeyi planlıyor?
Fırat Yusuf Yılmaz: Bir rehbere sahip olmak başlı başına yetmiyor tabii, onu doğru bir şekilde uygulayabilmek gerekiyor. Bahsedilen belgelerde üretilen yazılı içeriğin ulaşabileceği özneler veya sağlayabileceği etki alanı da format gereği limitli kalabiliyor. Aynı şey fiziksel buluşmalar için de geçerli elbette. Üretilen içeriğin sürdürülebilir bir şekilde uygulanabilmesi en kritik nokta oluyor son aşamada. Bu metinlerin uygulanmasının nitelikli bir şekilde yapılamamasının bence en büyük nedenlerden birisi elimizdeki araç setlerinin -uygulayıcı ve talep edenler için karşılıklı olarak- yapısal dönüşüme temelde izin vermemesi. Müşterek Kültür’deki ilk pratik plan, belgedeki taleplerin, forum formatındaki araştırma süreçleri ile ortaya çıkmış olmasıydı. Bir diğeri ise toplanan talepleri içeren belgenin  belediyelerin stratejik plan süreçlerine etki edip, kamu kurumları tarafından beyan edilen yazılı politikalara dâhil edilmesiydi. Bu sürecin ileriye yönelik olarak, gösterim mekânları yerine üretim mekânlarının öncelenmesi gibi somut ve pratik uygulama önerilerimiz elbette olabilir fakat kültür-sanat alanında üreten özneler olarak ilk planımız sık sık bir araya gelmek ve bu konuları derinlemesine bir şekilde tartışmak olmalı derdim.

Ali Çetinkaya - İzmir

Talepler belgesine baktığımızda, genellikle tek bir partinin belediyeleri üzerinde durulduğunu ve kampanyada da benzer bir durumun olduğunu görüyoruz. Bunun özel bir sebebi var mı? Talepleriniz belediyeler dışında hangi kurumları kapsıyor?
Saliha Yavuz: Buradan Nereye?’ye dâhil olan inisiyatifler, kolektifler ve kişilerin bulunduğu şehirler o tek partinin yerel yönetimde olduğu şehirler olduğu için muhtemelen. Bu da bize kültür-sanat üretimi ve tüketiminin aslında ne kadar kısıtlı bir alanda, ve ne kadar sermayenin olduğu illerde geliştiğine dair birşeyler söylüyor.
Fırat Yusuf Yılmaz: Kampanya, yerel seçimler sonucunda seçilen ve önümüzdeki beş yıl boyunca İstanbul’da kültür politikalarını üretecek ve uygulayacak tüm kamu aktörlerine ve bu politikaların bir parçası ve paydaşı olacak kültürel aktörlere yönelik hazırlandı. Temel olarak kültür kurumlarını, kent mücadelesi öznelerini, sivil toplum örgütlerini, meslek örgütlerini, kültür-sanat alanında akademik çalışmaları olan üniversite ve enstitüleri, inisiyatifleri, bağımsız çalışanları ve kültür alanında faaliyet gösteren özel şirketleri daha demokratik, örgütlü, müşterek, şeffaf, adil ve katılımcı bir kültür-sanat ortamını birlikte tartışmaya davet ediyor.  
Tek bir partinin belediyelerinin odakta gibi gözükmesi bu anlamda komisyondaki kişilerin  yaşadığı ve çalıştığı şehirlerle ilişkili. Yaşamadığımız yerler hakkında söz söylemek doğru ve adil gelmediği için bundan imtina ettik. Belgeyi okuyan ve kendi yaşadıkları yerlere adapte etmek isteyenlere ise teknik anlamda destek olmaya çalışıyoruz.

Yerel Yönetimden Talepler’ Belgesi’ni okuyup kampanya taleplerimizi inceleyebilirsiniz ve belgeyi bir taslak olarak ele alıp kendi yaşadığınız şehre odaklanan bir kültür politikaları belgesi hazırlayabilirsiniz.

Buradan Nereye?

Web Sitesi
Instagram 
Email
İletişim ve Çalışma Yöntemleri

Fotoğraflar
Videolar