Nar: Soylu ve mütevazı

Narın damaktan çok göze hitap eden bir meyve olduğunu varsaymak ister, şeklinde, renginde gözlerimizi neşelendirip diğer tezgahlara geçeriz. Ne var ki, bunlar narın morfolojik özellikleri, onu asıl cazip kılan ve hatta tüm zorluğuna rağmen yemek istememizin nedeni ise sembolik anlamları.

Ayşe Nilhan Aras 31 Aralık 2024

Nar, bir soylu olduğunu, ilk bakışta gösterir: tepesinde tacı vardır. Meyvenin dikey ekseninin tam ortasında mükemmel bir simetriyle yükselen bu stilize taca bir süre baktıktan sonra dikkatlice kesip soyarız. Bu kez de adeta ışıltılı bir mücevher sandığını açtığınızı düşünürüz, çünkü çoğu yakut misali, sayısız tane vardır sandıkta. Bilmecedeki gibi, çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane… Bu tanelerin bazen yakut, bazen de bayrak kırmızısına kaçan renkleri ise eşsiz bir betimleme öznesidir: nar gibi kırmızı.

Kış meyvesidir nar, öyle her zaman bulunmaz. Soyması da yemesi de kolay değildir. Her ne kadar şimdilerde en ideal soyma biçimine dair videolar bulabiliyorsak da, gerçekte hiç kolay değildir. Açıldığında onlarca tane bir anda tabağınıza, masaya, yere dökülebilir, yine o hepimizin ilk öğrendiği bilmecedeki gibi. İşte bu nedenle, satın alma konusunda hep tedirgin oluruz. Narın damaktan çok göze hitap eden bir meyve olduğunu varsaymak ister, şeklinde, renginde gözlerimizi neşelendirip diğer tezgahlara geçeriz. Ne var ki, bunlar narın morfolojik özellikleri, onu asıl cazip kılan ve hatta tüm zorluğuna rağmen yemek istememizin nedeni ise sembolik anlamları.

 

Çeşitli kültürlerin mitolojilerinde sıkça karşımıza çıkan nar, Anadolu’da en çok yılbaşı döneminde yine bolluk-bereket dileğiyle birlikte akla gelir. Bu dilek etrafında gerçekleştirilen ritüellerin en bilineni ‘nar kırmak’tır.

 

Nar doğurganlık ve bolluk-bereket denildiğinde akla ilk gelen sembollerdendir. Yalnızca Anadolu halk kültüründe değil, evrensel ölçekte de aynı olgular için bir simge unsur olduğu kabul ediliyor. Çeşitli kültürlerin mitolojilerinde sıkça karşımıza çıkan nar, Anadolu’da en çok yılbaşı döneminde yine bolluk-bereket dileğiyle birlikte akla gelir. Bu dilek etrafında gerçekleştirilen ritüellerin en bilineni ‘nar kırmak’tır. Yeni yıla girilirken kapı eşiğinde ya da evin yaşam alanı her neresi ise orada toplanılır, aile büyüğü herkes adına ailenin yeni yıldan beklediği bolluk ve bereketi dileyerek elindeki narı hızlıca yere atar. Herkes inanır ki, taneleri dağılan nar yeryüzüne inen bereketi evin her yanına saçmıştır. Aile o yılı tazelenerek, yenilenerek, bolluk, bereket ve sağlık içinde geçirecektir. Aynı uygulama iş yerlerinde de gerçekleştirilmekte, bu kez iş yerinin bereketi öncelenmektedir.

 

Bu kültürel pratiğin bir adım ilerisinde ise narın yenilmesini görürüz. Bu uygulamada ailede dileyen herkes kapı eşiğine kendisi için bir nar fırlatır ve etrafa saçılan taneleri eksiksiz biçimde toplar, çünkü nar kutsaldır, bir çanağa koyar ve her birini bir dilek dileyerek yer. Bir defada birden fazla, ağız dolusu yemek uygun değildir. Söz konusu olan bu halk kültürü pratiği ailenin inanç dünyasına göre 31 Aralık’ta değil, Kış Gündönümü olan 21 Aralık’ta da uygulanabiliyor. Bunun dışında yeni yıla girildiği anlarda nar yemenin, sofrada nar bulundurmanın da bu meyvenin simgelediği bolluk ve bereketi eve çekmenin yollarından bir olduğuna inanılır. Tabii, bolluk-bereket yalnızca maddi varlıklar üzerinden hesaplanmamaktadır. Örneğin benzer bir ritüel olarak, gelinin nikahtan sonra evine girerken eşikte nar patlatmasındaki amaç yeni evli çiftin çok çocuk sahibi olmasıdır.

Doğurganlık sembolü olarak benimsenen nar (elma ile birlikte) halk arasında kadını temsil etmektedir. Bunun örneklerini halk deyişlerinde, bilmecelerde kırmızı yanaklar, pembe sineler olarak görürüz. Ayrıca yine bir halk kültürü uygulamasında narın rahim üzerine yerleştirilmesi doğurganlıkla ilişkilendirilmesinin bir örneği olarak öne çıkmaktadır.

Folklorik bir öge olmasının yanı sıra nar aynı zamanda önemli bir mitolojik unsurdur. Halk kültüründe olduğu gibi güzellik, doğurganlık ve bereketle ilişkilendirilir. Örneğin Irmak Tanrısı Saggarios’un kızı Nana’nın hamile kalması ağaçtan kopardığı narı göğsüne bastırmasıyla mümkün olmuştur.

Diğer yandan; nar şifalı bir meyve. Besin değerleri nedeniyle hem beslenme diyetlerinde hem de tedavilerde kullanılan bir hammadde. Kökeni Eski Mısır’a giden, sonrasında Antik Roma, Bizans ve Osmanlı tıbbının da temelini oluşturan, kendi felsefesini üreten ve bugün Humoral Patoloji Kuramı olarak bilinen Hıltlar Nazariyesi’ne göre ise serin gıdalar arasında sayılmakta. Buna göre, yılın sıcak zamanlarında, serinliğine ihtiyaç duyan bünyelerin nar suyuyla yapılan ekşi içecekleri içmeleri, sıcak mizaçların mevsiminde nar tüketmeleri salık verilmekte.

 

Şimdi diyeceksiniz ki; ne de kibirli bir meyve. Değil! Asla. Nar yukarıda sayılan tüm özelliklerine rağmen oldukça mütevazı bir meyve. Ağacından soframızdaki yerine dek. Bir kere, Anadolulu sayılabilecek bir meyve olan nar kendi kendini yetiştirir; toprak, su beğenmeme gibi bir huyu yoktur. Kış meyvesi olmasına rağmen, suyumu sıkıp işlerseniz yılın her vakti kullanabilirsiniz, der. İster pekmez ister ekşi olarak. Ayrıca sembolik anlamlarından ötürü, bütün olarak kurumaya bırakıp bir bereket objesi olarak evinizin istediğiniz köşesine yerleştirebilirsiniz.

Yazıyı bitirirken bir de uyarı yapmak isterim. Evet, nar farklılıklarına rağmen çok mütevazı bir meyve, kendisini hiç esirgemez, ama siz yine de yerken dikkatli olun, lekesi kolay çıkmıyor…

 

Fotoğraflar
Videolar
Yazar Profili
Ayşe Nilhan Aras
Ayşe Nilhan Aras

1 İçerik

23 yıldır Anadolu’yu dolaşıyorum. Bağımsız saha araştırmacısıyım. Mutfak kültürü araştırması yapıyorum. Daha çok sözlü tarih ve etnografya yöntemlerini kullanıyorum. Araştırma mekanlarım daha çok ev mutfakları. Her saha çalışmamı yayınlıyorum. Mutfak kültürü alanında editörüm.

Yazar Profil Sayfası