Ölümsüz Ağaç Zeytin Ve Sanat

“Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım”.

Doç. Dr. Defne AKDENİZ 27 Eylül 2024

“Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım”

 

“Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım”. Bu efsanevi sözleri Homeros’a, gölgesine sığındığı zeytin ağacı fısıldar. Hiç dökülmeyen yapraklarının koyu yeşil ve gümüş rengiyle Ege ve Akdeniz coğrafyasını ışıl ışıl parlatan zeytin ağaçları bu dizelerle zamana meydan okumaya devam eder. Zeytin ağacının tüm insanlığı kapsayan evrensel doğası, dayanıklılığı ve ölümsüzlüğü onu şüphesiz ki barışın en önemli temsilcisi yapar. 

Anlaşmazlıklar ve savaşların sonlanması için çoğu zaman bir zeytin dalı uzatmak yeterlidir. Tıpkı bir tufan göndererek insanoğlunu dünyadan silen tanrının öfkesi dindiğinde Nuh’a bir zeytin dalı gönderip insanoğlu ile barışması gibi. Sümer ve Antik Yunan mitlerinde de geçen tufan efsanesi Eski Ahit’in Yaratılış Kitabının 6-9. bölümlerinde bir zeytin dalı ile uzlaşmaya kavuşur. Kutsal metinlere göre 40 gün süren tufanın ardından yeryüzündeki tüm canlılar ölür. Nuh, sular çekilmeye başlayınca bir kara parçası bulma umuduyla bir güvercin salar. Güvercin gagasında bir zeytin dalıyla Nuh’a geri döner. Kadim ve ölümsüz zeytin ağacının dalını uzatan tanrı, Nuh’a insanlığı affettiğini ve ona ikinci bir yaşam şansı verdiğini gösterir. Gagasında zeytin dalı taşıyan beyaz güvercin imgesi günümüze değin pek çok ressama ilham vermiş, barış arzusunu dile getirmenin önemli bir aracı olmuştur.

Görsel 1: 12-13.yüzyıla tarihlenen mozaik, Monreale Katedrali, Sicilya

 

Görsel 2: Picasso, Barış Güvercini, 1961.

 

Ölümsüz bir ağaçtan bahsedince şüphesiz ki tarihsel kökenini bulmak zorlaşıyor. Oleaceae familyasından olan zeytinin, adının kökeni Yunanca elaia, Latince olea’dan geliyor. Zeytin ağacının anavatanı, ilk olarak nasıl ve kimler tarafından ehlileştirildiği kesin olarak bilinmiyor. Genel kabul edilen görüşlere göre ilk olarak Güney Ön Asya (Doğu Akdeniz Bölgesi, Hatay, Gaziantep ve Kahramanmaraş civarı) ya da Suriye topraklarında yetiştirilmiş. Konu üzerine farklı yorumlar yapılsa da yabani zeytinin (delice), M.Ö. 4000’lerde, ilk kez Samiler tarafından ıslah edildiği ve bir kültür bitkisi haline getirildiği düşünülmektedir.

M.Ö. 4000’lerde kültür bitkisine dönüştürülen zeytinin yağının çıkarılması ve kullanımının yaygınlaşması ancak 1500-2000 yıl sonra gerçekleşmiştir. Tunç Çağı’nda ve daha sonrası dönemlerde Akdeniz’de zeytinciliğin yaygınlaştığını gösteren arkeolojik buluntular arasında yağ presleri, saklamada kullanılan kaplar, zeytin gösterimleri olan vazo ve duvar resimleri sayılabilir. Önceleri zeytinyağı ticareti ile başlayan zeytinin yayılma süreci daha sonra zeytin fidelerinin taşınması ile hız kazanmıştır. Fenikelilerin ticareti ile başlayan rotada önce Mısır, Kıbrıs, Girit ve Anadolu yoluyla Yunanistan M.Ö. 700’lerde Kuzey Afrika’da Libya ve Tunus’a kadar yayılma sağlanmıştır. Farklı araştırmacılara göre bu bölgelerde zeytinin kültüre alınıp kullanımının yaygınlaşmasında tarihsel olarak farklılıklar bulunmaktadır. Ancak burada önemli olan bir kültür bitkisi haline dönüşen zeytinin yayılımının tüm Akdeniz coğrafyasını kaplamış olmasıdır.

Binlerce yıl boyunca insanlık zeytin ağacını, ağacın yapraklarını ve meyvesini, meyvesinin yağını ve çekirdeklerini çok değişik amaçlarla kullanmıştır. Zeytinin ve zeytinyağının yiyecek olarak kullanılması delicenin ehlileştirilmesinden çok sonraları gerçekleşmiştir. Başlarda ilkel yöntemlerle çok az miktarlarda elde edilebilen yağ öncelikle tıbbı amaçlarla kullanılmıştır. Zeytinyağını vücuda sürme, yüzyıllar boyunca bir Doğu geleneği olarak sürmüştür. Patroklos’un naaşı yıkandıktan sonra yağla ovulmuştur, Zeus’u baştan çıkarmak isteyen Hera, vücudunu, hareket ettikçe kokusu yeri göğü tutan bu tanrısal yağla ovmuştur. Zeytinyağı en eski zamanlardan beri tapınakları ve sarayları aydınlatmak amacıyla da kullanılmıştır.

Görsel 3: Zeytin hasadı ve presi, 2.yy yer mozaiği, Ulusal Arkeoloji Müzesi, St. Germain-en-Laye, Fransa

 

Antik Yunan mitolojisine göre zeytin, Atina şehrine adını veren Athena tarafından yaratılmıştır. Efsaneye göre Kekrops’un krallığı sırasında tanrılar yeryüzündeki şehirleri aralarında paylaşmaya kalkışmışlar. Atina’ya Poseidon ve Athena talip olmuşlar. Zeus, hangisi insanlığa daha elverişli ve daha faydalı bir iş yapabilirse Kekrops’un kurduğu şehre onun adını vereceğini söyler. Bir yarışma düzenlenir ve hakem olarak Kekrops’u tayin eder. Poseidon üç dişli yaba ile deniz kenarındaki kayaya hızla vurur, azgın bir at çıkar ve kişneyerek kaçar. Sıra Athena’ya gelince o elindeki mızrağını yavaşça yere dokundurur ve dalları meyvelerle dolu gümüş renkli zeytin ağacı çıkar. Barışsever ve uygar bir kral olarak bilinen Kekrops, zeytin ağacını savaşçı bir attan daha yararlı bularak Athena’yı seçmiştir. Böylece Athena bölge ve kentin yönetimini elde etmiştir. Yarışmayı kaybeden Poseidon öfkesinden Attika’yı sular altında bırakmıştır. Bu yarışmayla savaş arabalarını çeken, rüzgarlar kadar hızlı koşan güçlü ve çevik atın hiçbir zaman zeytin ağacı kadar faydalı olamayacağı, ayrıca zeytinle sembolize edilen barışın, at ile sembolize edilen savaştan üstün olduğu kabul edilmiştir.

 

Görsel 4: Merry-Joseph Blondel (1781-1853), Athena ve Poseidon'un Yarışı (The Dispute between Minerva and Neptune), Louvre, Paris.

 

Ünlü Romalı şair Ovidius, Dönüşümler (Metamorphoses) adlı eserinde yabani zeytin ağacının ortaya çıkışını mitolojik bir öyküyle anlatır: ‘Orman perileri olan Musalar saz çalıp şarkılar eşliğinde eğlenirlerken bir çoban gelip Musaları rahatsız eder. Onlara yakışıksız şakalar yapar, kaba saba sözler söyler. Sonunda bir çalı ortaya çıkıp çobanın ağzını kaplar ve çoban yabani bir zeytin ağacına dönüşür. Ovidius’a göre delicenin meyveleri çobanın çirkin sözlerinin yakıcılığını taşımaktadır.’

Görsel 5: Antonio Tempesta, 1606, Levha 139: Ovid'in 'Metamorfozlar'ından, Zeytin Ağacına Dönüşen Apulia Çobanı. 

 

Zeytin ağaçları üzerine en çok düşünen ve çalışan ressamlardan biri Van Gogh’tur. Ressam, Saint-Remy-de-Provence’deki zeytinlikleri ve zeytin ağaçlarını resmetmek için kendi isteğiyle aylarca bir sanatoryumda kalır. Sanat kariyeri boyunca ortaya koyduğu toplam 18 zeytin ağacı tablosunun çoğunu bu sanatoryumda yapar. Bunlardan üstteki ‘Dağlarda Zeytin Ağaçları’ isimli tablosu, sanatoryumdaki odasındaki pencereden Saint-Remy köyünün gece vakti görüntüsünü resmettiği Yıldızlı Gece (Starry Night) tablosunu tamamlaması amacıyla yapılmıştır.

 

Van Gogh için zeytin ağaçları farklı bir öneme sahiptir. Kardeşi Theo’ya yazdığı bir mektupta ‘Zeytin ağacı bizim kuzeydeki söğüt kadar de­ğişken. Bilirsin söğüt, ilk ağızda monoton görünmesine karşın çok çarpıcı bir ağaçtır ve içinde yetiştiği yöreyle tam uyum içindedir. Şimdi, bizim ora­larda söğüt neyse, zeytin ile selvi de burada aynen o anlama geliyor.’ der. Başka bir mektubunda ilerde zeytin ağaçlarıyla kaplı bir tepenin üstünde yıkık bir manastır resmetmek istediğini söyler. Van Gogh için zeytin ağaçları, insana doğayı, onun sonsuz döngüsünü ve ilahi gücü hatırlatan kutsal ağaçlardır. Zeytin kutsallığı, Tevrat’ta, İncil’de ve çağdaş edebiyatta bahsi geçen İsa’nın ibadet ettiği kutsal Zeytin Dağı ile de ilişkilidir.

Özetle zeytin mitolojilerde yaratılış, barış ve ölümsüzlükle özdeşleştirilen kutsal bir semboldür. Antik Yunan’da Athena’nın insanlığa sunduğu en değerli armağan olarak kabul edilen zeytin, barışı simgeleyerek Poseidon’un savaşçılığına karşı üstün gelmiştir. Nuh Tufanı’nda, Tanrı’nın insanlıkla barışmasını sağlayan zeytin dalı, kutsal metinlerde de affetmenin ve yeni başlangıçların sembolü olmuştur. Zeytinin efsanevi ve evrensel gücü Pablo Picasso ve Vincent van Gogh gibi pek çok sanatçıyı etkilemiş ve kadim bir miras olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir. 

 

KAYNAKÇA

Kutsal Kitap  (Tevrat, Zebur, İncil)  (2018) İstanbul: Kitabı Mukaddes Şirketi ve Yeni Yaşam Yayınları. 

Boynudelik, Mahmut ve Boynudelik, Zerrin İren (2012), Zeytin Kitabı-Zeytinden Zeytinyağına, Oğlak Yayıncılık, İstanbul 4. Baskı,

Erhat, Azra, 2014, Mitoloji Sözlüğü, 22.baskı, Remzi Kitabevi: İstanbul

Hehn, Victor (1993), Zeytin Üzüm ve İncir- Kültür Tarihi Eskizleri, Dost Kitabevi, Ankara çev: Necati Aça,

Fotoğraflar
Videolar
Yazar Profili
Doç. Dr. Defne AKDENİZ
Doç. Dr. Defne AKDENİZ

1 İçerik

2006 yılı Boğaziçi Üniversitesi “Turizm İşletmeciliği” lisans programından, 2009 yılı Bahçeşehir Üniversitesi “MBA” yüksek lisans programından ve 2014 yılı Balıkesir Üniversitesi “Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik” doktora programından mezun oldu. Eğitim hayatı boyunca turizm ve gastronomi sektörünün önde gelen otel ve restoranlarında (Nuteras, NumNum, Four Seasons Hotel Istanbul at the Bosphorus, Hyatt Regency Istanbul gibi) mutfak ve farklı birimlerde çalıştı. 2017 yılında ilk kitabı “Resim Sanatında Gastronomi”yi yayınladı. İstanbul Okan Üniversitesi Gastronomi Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak başladığı akademik kariyerine halen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde yemek, sanat ve mitoloji üzerine verdiği dersler ve akademik çalışmalarıyla devam etmektedir.

Yazar Profil Sayfası