Sahne Sanatları Alanındaki Üretimlerin Ekolojik Yüzü ve Geleceği

İzmir.Art Açık Çağrı kapsamında “Çağdaş Sanatta Ekolojik Yaklaşımlar” üst başlığı doğrultusunda gönderilen, “ Sahne Sanatları Alanındaki Üretimlerin Ekolojik Yüzü ve Geleceği” başlıklı yazıda; “yeşil tiyatro”, “sürdürülebilir tiyatro”, “eko tiyatro” v.b. kavramlar temelinde, sahne tasarım uygulamalarının ekolojik düşüncelere uymak için nasıl güncellenebileceği Türkiye’den ve Dünya’dan örnekleriyle ele alınmaktadır.

İzmir.Art 5 Ekim 2022

                                                           Sahne Sanatları Alanındaki Üretimlerin Ekolojik Yüzü ve Geleceği

                                                                        Cem Çevikayak

 

Çevre sorunlarına ve ekolojik yaşam uyumuna dair birbirinden farklı sahalarda çözüm aranmaktadır. Bunların arasında en çok bilinen ve dikkat çeken pozitif bilimlerdir. Ancak sanat ve tasarım disiplinlerinin de bu konu üzerinde hemfikir olduğu ve mevcut sorunlara çözüm üretmeye çalıştığı gözlemlenmektedir. İklim değişikliğine yönelik etkili ve olumlu bir eylem için fikir birliği oluşturmak adına kültürel tutumlarda, anlatılarda ve uygulamalarda değişim gereklidir. Bu doğrultuda kültür topluluğunun kolektif gücü ise, birleştirilmiş bir eylem hareketidir. Birçok perspektif ve farklı sesi kapsayan şekilde ortak paylaşılan bir amaca yönelik bu güç, mevcut topluluğun sınırlarını da genişletir. Çevresel olarak sürdürülebilirlik düşüncesi, ahlaki bir zorunluluktan daha fazlası haline gelmektedir. Böylece dünyanın farklı yerlerinden tiyatro araştırmacıları ve sanatçıları, küresel iklim krizi durumundan farklı şekillerde etkilendiğimiz için bir çevrimiçi arşiv yaratmaya başlamıştır.

Sürdürülebilir tiyatro, ilgili alanda her üreticinin ekolojik olarak çalışma prensiplerini uygulaması konusunda eğitim alınmasına ihtiyaç duymaktadır. Ekolojinin çalışma modelini kullanan tasarımcılar ve yönetmenler, bir üretimin çevre üzerindeki etkisini en aza indirme hedefi doğrultusunda işbirliği içinde çalışmalıdır. 20. yüzyılda milyonlarca, belki de milyarlarca ton atığın oluşturulduğu yüz binlerce sahne yapımı ortaya çıkmıştır. 21. yüzyılda ise istihdamda kalabilmek için bu yapımlar ve ekipler üretim modellerini güncellemek zorunda kalmıştır. Sahne sanatları sektöründe yaratılan israfı dizginlemek için yeni düşünme ve uygulama yolları bulunması gerekir. Yeni bir paradigma değişimine ihtiyaç olduğu açıktır. Sürdürülebilirliğe yönelik değişim benimsenmeli ve başarılı olmak için ekipler arası kolektif uygulama yönelimlerine geçilmelidir. "Yeşil tiyatro", "sürdürülebilir tiyatro", "eko-tiyatro" veya "geri dönüştürülmüş tiyatro" gibi birçok farklı isimle bu çevre dostu tiyatro pratiklerini ortak çerçevede birleştirilmektedir.

Küresel çevre krizi, hem ticari hem de kültürel sektörlerde mevcut uygulamaları yeniden düşünmek için bir fırsat sunmaktadır. Sahne tasarımı uygulamalarının ekolojik düşüncelere uymak için nasıl güncellenebileceğini belirlemek ve sektörün çevre savunuculuğu ve eğitiminde merkezi bir rol oynamasını sağlamak için ise sürdürülebilir stratejilerin yaratıcı ve kapsamlı bir keşfini yaratmak gerekir. Sürdürülebilir tasarım stratejilerinin uygulanmasıyla ilgili engellerin bir kısmını gözden geçirecek ve sahne sanatlarındaki tasarımcıların ve kuruluşların gündemde nasıl ilerleyebileceğini önerecek adımlar atılmaya başlamıştır. Çevre dostu sahne tasarımı kavramı, günümüzde pratik olarak gelişmiş ve araştırma alanı genişlemiştir. Sahne sanatlarında sürdürülebilirlik konusunda ilk rehber kitap 1992 yılında yayınlanmış, ancak derinlemesine pratik bir etki yaratmamıştır. O tarihlerde tiyatro kurumları sürdürülebilirlik ya da ekolojik üretim uygulamalarıyla ilgilenilenmemiştir. Potansiyellerine rağmen, sahne sanatları ekolojik uygulama prensiplerini benimsemek için yavaş davranmaktadır. Ekolojik tasarım, sahne tasarımcıları için heyecan verici yeni bir bölgedir.

Ekolojik tasarım yaklaşımı, bugünün tiyatro üreticileri tarafından tanımlanacak, ancak özellikle gelecekte benimsenecek olan performans sanatları uygulamalarında önemli bir noktadadır. Halihazırda ortaya çıkmakta olan ekolojik tasarımın olasılıkları, sürdürülebilirlik ve tiyatro için potansiyel yaratım çözümleri olmuştur. Ekolojik tasarım, maddi kaynak çıkarma, üretim, kullanım ve kullanım sonrası çevresel sonuçlar göz önüne alındığında, bir ürünün tüm yaşam döngüsünü dikkate alan yaygın bir terimdir. Doğanın kendisinden ilham alarak, atık kavramını ortadan kaldırmaya çalışır. Eko-tasarımcılar, ihtiyacımız olan şeylerin üretilmesi aşamasında hiçbir şeyin atık haline gelmemesi koşulunu akılda tutmaya çalışır. Sahne tasarımının çevresel etkileri henüz yeterince ne belgelenmiş, ne de mevcut tasarım uygulamalarının ekolojik ilkelerine uymak için güncellenmiştir. Ekolojik tasarımın endüstri için sürdürülebilir bir geleceğe nasıl katkıda bulunabileceğini tanımlamak için bu endişelerin yenilikçi ve kapsamlı bir şekilde soruşturulması gerekir. Ekolojik tasarım, daha temiz üretim, endüstriyel ekoloji, ürün yönetimi, yaşam döngüsü düşüncesi ve sürdürülebilir üretim ve tüketim konularında çok ilerici deneyler ve keşifler gerçekleştirmiştir. Bunların tümü, insanların ihtiyaçlarını karşılayan yeni bir yaklaşımın mevcut çerçevelenmesine de yol açmıştır. Şu anda bu çerçeve, sürdürülebilir, yenilikçi ve döngüsel bir ekonomi yaratmakla ilgili ihtiyaçlarımızı karşılamak için, üretimde kullandığımız çevreyle uyumlu malzemelerin ticaret akışında faydalı ve iyi huylu olarak tanımlanması ve yaygınlaştırılmasını kapsamaktadır. Ekolojik tiyatroyu tanımlamak, sürdürülebilir tiyatro uygulamalarını modellemede çeşitli sahne yapımlarına liderlik etmek için kolej ve üniversitelerin de hangi sorumluluklara sahip olduğunu belirlemede kılavuzluk edebilir.

“Ekolojik tiyatro” veya “Yeşil tiyatro”, son yirmi yılda, özellikle Batı tiyatro sahnesinde popülerlik kazanmıştır. “Yeşil drama” teorisinin gelişmesiyle, birçok yönetmen, yapımcı, yazar ve sahne tasarımcıları, giderek sürdürülebilir tiyatro pratiklerini keşfetmeye başlamıştır. Böylece sanat ve tiyatro alanları, çevre dostu yaklaşımları denemek ve uygulamak için ideal yerler haline gelmektedir. Ekolojik tiyatroların progresif gelişimi sonucunda, artık ekolojik ve sürdürülebilir tasarım stratejileri, hem geleneksel hem de avangard tiyatrolarda senografik uygulamayla birlikte daha fazla ilgili hale gelmiştir. Bu da "eko-senografi” (ecoscenography) kavramının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Tanja Beer, bu terimi "sürdürülebilirlik için daha yararlı bir paradigma, yenilenen üretim süreci, topluluk katılımı ve pozitif miraslar çerçevesinde tanımlamıştır. Açıkça, sahnede doğa manzarasının ve tiyatro adına doğallık uygulamasının ötesindedir. Böylece eko-senografi uygulamaları, ekolojik düşünce, eko-yaratıcılık ve eko-materyalist bir dünya görüşü üzerinde modellenmiştir. Tanja Beer’ın Avustralya Melbourne Üniversitesi'nde 2016’da tamamladığı doktora tezi, diğer makaleleri ile birlikte, sürdürülebilir tiyatro uygulamaları hakkında temel bilgiler sağlamıştır. Beer’ın çalışmaları, estetik değerlerinden ödün vermeden, tiyatro üretimlerinde sürdürülebilirliğin nasıl uygulanacağını göstermektedir. Yenilikçi ve yaratıcı eko-senografi kavramı, malzeme kaynaklarının tiyatroda yeniden kullanımını ve geri dönüşümünü desteklemektedir.

Ekolojik düşünceyi sahne tasarımına entegre etmenin ilk adımı, ekoloji ve yaşam sistemlerinin temellerini kavramayı içerir. Ekoloji, organik sistemler olarak insanları, hayvanlar ve bitkilerle bağlayan ilişkisel sistemleri sunar. Dünya’nın temelde birbirine bağlı olduğunun anlaşılmasını teşvik eder. Ekolojik düşünce, ekolojinin sadece insan olmayan şeylerle ilgili olmadığının anlaşılması üzerinden, kendimizi doğanın bir parçası olarak hayal etme şeklimizi vurgular. Ekolojik bir perspektifi kabul etmek, dünyayı ve kendimizi algıladığımız lensleri değiştirmeyi gerektirir. Eko-senografi uygulaması, yalnızca tiyatrodaki kaynakların kullanımında geri dönüşüm, yeniden kullanmayı ve azaltmayı içermemektedir. Aynı zamanda tiyatro yoluyla olumlu ekolojik yeniden düşünmenin, yeniden düzenleme ve rejenerasyonun tanıtımını kapsayan daha bütünsel bir metodoloji anlamına da gelmektedir. Dolayısıyla, eko-senografik katkıda bulunan bir tiyatro ekibi, ekolojik etkiyle ilgilenmeye başlar ve dört duvarının dışındaki tüm canlı sistemler için olumlu sonuçlar ortaya çıkarır. Yerel toplulukların sorunlarını gözeterek, sahne tasarımı aracılığıyla katkıda bulunan bu uygulama şekli, tiyatroyu sosyal, kültürel ve hatta ekonomik olarak, uzun süreli olumlu bir etkiye sahip olacak kararları bulmak adına sahneyi kullanır. Doğayla bu türden yenilikçi bir bağlantı, izleyicileri çevrelerine ve etrafındaki yaşam sistemlerine daha duyarlı hale getiren çok sayıda kapsayıcı tasarım yaklaşımı ile mümkün kılmaktadır.

Ekolojik düşünce, sahne tasarımı için yeni malzemeleri ve süreçleri başlatma potansiyeli taşımaktadır. Mimarlık, endüstriyel tasarım ve moda tasarımı, uzun zamandır sürdürülebilir bir ahlakın yeni uygulamalara ve estetiklere nasıl yol açabileceğini göstermiştir. Eko-senografinin çekiciliği ise, bir stil olmaması ve herhangi bir özel metodolojiye bağlı olmadan doğa veya ekoloji ile bütünleşme şeklidir. Hem yüksek sanat yapımları hem de topluluk inisiyatifleri dâhil olmak üzere bir dizi platformda uygulanabilecek çevresel etkileri göz önüne alacak bütünsel bir yaklaşımdır. Eko-senografi uygulayıcısı, yaratıcı sürecin keşfedilmemiş toprakları keşfetmeye yönelik adımları atmaya ve yalnızca tasarımda değil, kişisel gelişimlerde de yeni önlemler almaya isteklidir. Eko-senografi, doğadan ilham alan yeni estetik ve sanatsal paradigmaları keşfetmek için ekolojik düşünceyi kullanırken, aynı zamanda pozitif sosyal ve çevresel değişim için kullanılan bir aktivizm biçimi ve pratiğiyle de ilgilenir. Yaşayan dünyaya temel, olumlu ve ilham verici bir şekilde bağlanmaktan daha tatmin edici bir şey olmadığı fikriyle şekillenir. Böylece tasarımcının rolü, toplulukları dahil ederek değişimi kolaylaştıran ekolojik ve sosyal bir aktivist, araştırmacı olarak belirlenir. Dönüşüme yol açan topluluk içinde bir aidiyet duygusu geliştirmek adına bir araya gelir, destek verir ve işbirliği yapar.

Tanja Beer’ın sürdürülebilir tiyatro araştırmaları kapsamında 2012’de çalışmalarına başladığı “Living Stage” (Yaşayan Sahne) projesi ise, rejenerasyon kavramının altını çizen ve seyircileri çevreleyen, benzersiz bir tasarımla etkileşime giren ve deneysel eserler yaratan bir dizi yerel performans alanı sunmaktadır. Bu sahne yapımlarında, fiziksel yapılar bahçe yatakları haline gelmiş, burada yetişen bitkiler yemek olmuş ve oluşan atıklar ise komposta dönüşmüştür. Proje, sahne tasarımcısının, sahne sanatları içindeki değişimin bir aktivisti olmasını araştırmış ve topluluk odaklanmasıyla, tiyatro endüstrisinin daha geniş kitlelere sürdürülebilir uygulamaların gösterilmesinde öncü bir rol üstlenmesi potansiyelini açıklamıştır. Living Stage’in gösterimleri şu ana kadar Castlemaine (2013), Cardiff (2013), Glasgow (2015), Armidale (2016), Lorne (2018) ve New York'ta (2017) gerçekleştirilmiştir. Bu proje, sahne tasarımı, peyzaj ve kolektiviteyi birleştirerek geri dönüştürülebilir performans alanı yaratmak için küresel bir eko-senografi uygulamasıdır.

Tiyatro ve ekolojiyi sürdürülebilirlik konusunda bir araya getirmek, “Living Stage” için büyük bir ilham kaynağı olmuştur. Çalışmalarına devam eden bu girişim, sürdürülebilir performans mekânları oluşturmak için sahne tasarımını, bahçeciliği ve topluluk katılımını birleştiren küresel bir etkinlik haline gelmiştir. Living Stage, "geri dönüştürülebilir, biyolojik olarak parçalanabilen, yenilebilir bir performans alanı" oluşturmak için net bir hedefe sahip olsa da, tanımlanmış bir plan veya sabit bir estetiğe sahip değildir. Projede, permakültür uygulayıcıları ile işbirliği yapmak ve bitki ömrünü, zehirli böcek ilacı veya kimyasal maddeleri olmadan üretkenliği en üst düzeye çıkarmak için doğanın sistemleriyle uğraşmasına izin vermesi dikkate alınır. Permakültür, doğa ile tasarım buluşması kapsamında, yerel kompostlama, geri dönüşüm, mevsimlik ekim, doğal güneş ışığı ve yiyecek yetiştirmek için yağmur suyu ya da tank suyu kullanan, atık içermeyen bir disiplindir. Böylece doğadan ilham alan yeni estetiği ve sanatsal paradigmaları keşfetmek için ekolojik tasarımı kullanmaktadır.

Ekolojik bir çerçeve içinde bir dizi tasarım konsepti geliştirmek ve çevresel sorunları ele almak yaratım sürecini kesin olarak değiştirmese de işin üretim sonucunu etkilemektedir. Örneğin, çevresel düşünceyi tasarım sürecine entegre etmek, nesnelere olan ihtiyacı sorgulamaya ve daha azıyla daha fazlasının nasıl yapılabileceğini sorgulamaya teşvik etmektedir. Bununla birlikte, son derece minimalist tasarım tercihleri, sadece ekolojik değil, ekonomik ve estetik kaygıların da bir sonucudur. Tasarımın yaşam döngüsü analizi, eserin ve üretim biçiminin tüm aşamalarındaki çevresel etkileri değerlendirme yöntemidir. Günümüzde sahne tasarımı üretimi, atık yönetimi, enerji verimliliği ve malzeme tüketiminin uzun vadeli etkileri hakkında dikkatlice düşünmeyi gerektirmektedir. Ekolojik yaklaşımlar, yenilikçi tasarımlar için fırsatlar sunmaktadır. Ekoloji, doğa ve kültür fikirlerinin, mekânsal tasarımdaki yeni yaratıcı ifade biçimlerine nasıl yol açabileceğini düşünme fırsatları göz önüne alındığında, sahne tasarımı uygulamalarına, malzeme seçimlerine ve yaratıcılık süreçlerine yaklaşım yolunda derin etkiler yaratılacaktır.

Tiyatro sezonu boyunca oyunlar için tasarlanan ve üretilen dekor-kostüm-aksesuar parçaları sahne üzerindeki işlevlerini tamamladıktan sonra tekrar ne zaman bir oyuna hizmet edeceği bilinmeden bir depoda muhafaza edilmekte, çoğu zaman ise imha edilmektedir. Depolama süreci de genellikle saklanan parçaların seneler içerisinde birikmesi ve atılması şeklinde sonuçlanmaktadır. Özünde, her eser için eşsizi arayan ve talep eden tasarımlar; oyunların bir ya da birkaç sezon oynanması ile işlevini yitirmektedir. Özellikle 2020 yılında deneyimlediğimiz pandemi süreci, özel ve ödenekli tiyatroları seyirciden fiziksel olarak uzaklaştırmıştır. Süreçte dekor/kostüm tasarımı ve uygulamaları da özellikle özel tiyatrolar için normal koşullarda olduğundan daha fazla bir mali yük oluşturmuştur. Bu nedenle tiyatro oyunları için üretilen tasarım ögelerinin başka oyunlarda verimli, ihtiyaç odaklı ve sistematik şekilde kullanılabilmesi önem kazanmaktadır.

Tasarım ürününün her kullanım döngüsünden sonra israfı en aza indirmek ve değer kazanımlarını en üst düzeye çıkarmak için üreticinin kontrolü sağladığı kapalı bir sistem içinde işlevsel ihtiyaçların karşılanmasını gerektirir. Döngüsel bir sistemde tasarımcılar ve kurumlar, ürünlerinin tasarımına ve kullanım yönetimine kadar yarattıkları tüm şeylerin uzun ömrü için aktif olarak sorumluluk almaktadır. Buradaki önemli nokta, hem eserin hem de amacının, tasarımı bütünlüklü bir yaşam döngüsü sorumluluğuna sahip olacak şekilde oluşturulması ve eserin değerinin kaybolmaması için hizmet sunumuna göre yönetilmesidir. Bunun kilit unsurlarından biri, tasarımcının ve yapımcının yeniden kullanmayı, onarmayı, dönüştürmeyi benimsediği üretim modelidir. Böylece malzemelerin her seferinde geri dönüşüm ve yeniden kullanımı için kolayca sökülebilecek, parçalanabilecek, birleştirilecek modüler şekilde üretilmesi teşvik edilmelidir.

Dünyanın pek çok farklı yerindeki tiyatro çalışmalarında ekolojik çözümlere ve döngüsel tasarım üretimlerine katkı sağlamak amacıyla yeni hareketler oluşmaya başlamasının kılavuzluğunda dijital mecraları aktif ve etkili olarak kullanıp, detaylı ve kapsamlı bir şekilde bu fikrin aktarılması görev edinilmiştir. Bu alana dair yaptığı önemli araştırma ve uygulamalarla ismi ön plana Tanja Beer, Ecoscenography, Ecomaterialism ve Ecological Design kavramlarını akademik düzeyde derinlemesine işlemiştir. Aynı zamanda 2019 yılında gerçekleşen Prague Quadriennale fuarı kapsamında Jennifer Tran ile birlikte eko-senografi kavramını interaktif atölye, sergi ve performans gösterimiyle uygulamalı olarak açıklamıştır. Sanatta Sürdürülebilir Uygulama Merkezi (CSPA) ve Triga Creative (Triga) ise İklim Değişikliği Tiyatro Hareketi kapsamında Aralık 2021'de uluslararası düzeyde “Eco Design Charette” düzenlemiştir. Aynı yıl, tiyatro yapımlarında sürdürülebilirlik yöntemleri üzerine oluşturulan "The Theatre Green Book", üç cilt şeklinde dijital açık kaynak olarak sunulmuştur. Bu kılavuz kaynak “Sahne Yapım Aşamaları”, “Tiyatro Kurumu Yapısal Çözümleri” ve “Organizasyonal Adımlar” ana başlıklarıyla bölümlenmiştir. Performans sanatlarında sıfır atık, geri dönüşüm ve yeniden kullanım uygulamaları üzerine çalışmalar yapan geniş çaplı araştırma ve uygulama platformlarına örnek olarak EcoStage, Julie’s Bicycle, Broadway Green Alliance, Scenery Salvage oluşumları gösterilebilir;

Ecostage: Yaratıcı sürecin merkezinde, ilk üretim aşamasından itibaren ekolojik tasarım düşüncesini yerleştiren özerk bir çevrimiçi inisiyatiftir. Pratik kılavuzlar, ekolojik değerler ve bilgi alışverişi için bir platform olarak kurulmuştur. Platform, halihazırda ekolojik olarak düşünen profesyonel tasarımcılar tarafından, sürdürülebilirlik eylemini motive etmek için bir araç olarak, performans sanatları sektöründeki insanların uygulamalarını daha ekolojik hale getirmelerini ve küresel bir platformun bir parçası olmaları adına yardımcı olmak için programlanmıştır. Yaratıcı uygulama ışığında, bir dizi ortak temel ilke, bilgi ve tecrübe paylaşımı için küresel olarak ekolojik düşünceyi ortaya koyma hedefindedir. İlk olarak 2015 yılında sahne sanatları sektöründe sürdürülebilirlik hakkında söyleşileri başlatmak için yola çıkan Tanja Beer, Andrea Carr ve Alice Hoult tarafından ortaklaşa kurulan “Ecostage Pledge” başlığı üzerine inşa edilmiştir. Ecostage, o zamandan beri iklim acil durumlarını ele almak için büyük ölçüde yeniden tasarlanmış ve kapsamlı bir çevrimiçi araca dönüşmüştür. Birbirinden kopuk adımlar yerine ortak hareket etmenin önemini vurgulamaktadır. Sahne sanatları sektörünü ileriye dönük sürdürülebilir yolculuk için radikal bir şekilde yeniden konumlandırma konusunda desteklemeye çalışmaktadır. Ecostage, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu bütünsel bir sürdürülebilirliğe inanmaktadır. Refah, Doğa Bağlantısı ve Sosyal Adaleti birbirine bağlı değerler olarak savunarak çevresel adaleti ön plana çıkarmaktadır.

Julie's Bicycle: İklim ve ekolojik kriz hakkında harekete geçmek için sanat ve kültürü harekete geçiren bir girişimdir. Güncel olarak kültürel çalışmalarda bulunan bu girişim ise, İngiltere'de ve uluslararası alanda 2000'den fazla kuruluşla ortaklık kurmuştur. Kültürel ve çevre uzmanlığını birleştiren Julie's Bicycle, sürdürülebilir programlara ve iklim krizini karşılamaya yönelik politika değişikliğine odaklanmıştır. Müzik endüstrisinden temsilciler tarafından 2009 yılında kurulan Julie’s Bicycle, tüm yaratıcı üretim yelpazesini kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Sanatta sürdürülebilirlik için en iyi uygulamaları araştırmak ve bu araştırmayı olabildiğince geniş bir şekilde yaygınlaştırarak, kuruluşların belirlenen standartlara ulaşmalarına yardımcı olmak temel hedefleridir. Çalışmalarına devam eden girişim, düşük karbon ayak izinde aydınlatma teknolojilerinden, daha fazla sürdürülebilir çözümler geliştirmek için gereken rol ve sorumluluklara kadar birçok konuyu ele almaktadır. Bu yaklaşım, sürdürülebilir üretim üzerindeki çalışmaların temeli haline gelmiş ve böylece ilgili alandaki fikirlere katkıda bulunmuştur. Julie’s Bicycle tarafından sağlanan en kullanışlı hizmetlerden biri ise, üretimin çevreye etkisini hesaplamak için kullanılan bir dizi çevrimiçi araçtır. Yaratıcı endüstriler için özel olarak tasarlanmış bu araçlar, karbon çıkışı, güç kullanımı ve atık üretimi hakkında bilgi sağlamaktadır.

Broadway Green Alliance: Tüm tiyatro topluluğu ve yöneticilerini Broadway'de ve ötesinde çevre dostu uygulamalar tecrübe etmek için eğiten, motive eden ve ilham veren bir girişimdir. Broadway ve ötesinde ekolojik uygulamaların normalleştirilmesi ortak hedefiyle birbirine bağlı bir endüstri ve çevre profesyonelleri topluluğu olarak B.G.A., 2008'deki başlangıcından bu yana önemli bir sürdürülebilirlik reformunu başarıyla uygulamıştır. B.G.A., 2008 yılında Doğal Kaynaklar Savunma Konseyi ile işbirliği içinde kurulmuştur. Sahne sanatlarında geleneksel uygulamalar, tiyatro binaları ve sahne tasarımı üretimi için eko-verimli stratejiler içerecek şekilde dönüşmektedir. Broadway Green Alliance (ABD) ve MITOS21 (AB), eko-verimli bir perspektiften 'sürdürülebilirliğin nasıl uygulanacağı' konusunda ölçüm araçları, danışmanlık, atölye çalışmaları ve seminerler sunmaktadır. Birçok performans organizasyonu, eko-verimliliğin geleneksel performans sanatlarında büyük bir gelişimle devam ettiğini göstermektedir. Yerel kaynaklı malzemelerin kullanımı, geri kazanılmış nesnelerin yeniden kullanımı, LED aydınlatması yoluyla enerji israfının önüne geçilmesi ve atık azaltılması üzerine dikkat çekmektedir.

Scenery Salvage: İngiltere’de film, TV ve tiyatro prodüksiyonlarına eksiksiz bir geri dönüşüm hizmeti sunan girişim, istenmeyen sahne dekorlarını (inşa edilmiş setler, aksesuarlar ve kostümler) toplayarak yeniden kullanıma ya da bileşen malzemelerinin geri dönüşümüne olanak sağlamaktadır. Mobilya, aksesuar ve kostüm gibi yeniden kullanılabilir öğeleri, izin alarak başka yapımlara aktarma hizmeti vermektedir. Artık malzemeleri ise bileşen parçalarına ayırır. Başlıca kereste, metal, plastik ve tekstil gibi malzemeleri de kurum içinde yeniden kullanmaktadır. Scenery Salvage, set depolama tesisinde iklim kontrol sistemlerini de sürdürmek için biyo-kütle yakıtı olarak eski setlerden yontma kereste kullanarak geri dönüşüm döngüsünü tamamlamaktadır. Fiberglas ve polistiren gibi geri dönüşümü nispeten zor olan malzemeleri de işlemektedir. Bu şekilde sahne yapımlarındaki tasarım malzemelerinin geri dönüşüm ve yeniden kullanımını sağlayan diğer kuruluşlara Green Clover (İngiltere), Reset Scenery (İskoçya), Ecosceno (Kanada) ve EcoSet (Los Angeles) şirketleri örnek verilebilir.

            Sahne tasarımcılarının, yeniden kullanım ve geri dönüştürülebilir malzeme odağında çalışmaya teşvik edilmesi için ilgili alandaki bilgi birikimine dijital bir mecrada ulaşması ve paylaşması çerçevesinde Türkiye’de araştırmalarını güncel olarak gerçekleştiren “Sahneye Dönüşüm” projesi de, ülkemizdeki sahne sanatları çalışmalarının sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı amaçlayan projelerdendir. Profesyonel özel tiyatro ekipleri, şehir tiyatroları, üniversite ve lise tiyatro grupları arasındaki iletişim köprülerinin akıcı ve verimli olmasını gözeten bu proje, hem tasarımcılar ve öğrenciler arasında, hem de profesyoneller ve amatör tasarımcılar arasında bilgi akışını sağlayabilecek kanallar açmayı planlamaktadır. Sahneye Dönüşüm, sahne sanatları alanına dair bir geri dönüşüm projesi olarak, şehrin tiyatro dinamizmini ayakta tutan özel tiyatro kurumları arasında görünür bir dolaşım ve paylaşım ağı kurma hedefiyle, sahne tasarımı parçalarının üretimden depolamaya değin döngüsel bir sistemde verimli kullanımını ve arşivlenmesini önermektedir. İzmir merkezli olarak araştırmalarına başlamış olarak projenin, ulusal ölçekte bir örnek teşkil etmesi amaçlanmaktadır. Tiyatro oyunları için yapılan dekor, kostüm ve aksesuar tasarımlarında yeniden kullanım ve kurumlar arası paylaşım uygulamaları dijital ortama sistematik olarak görsel ve yazılı materyallerle taşındığı zaman, kültürel mirasın da güncel olarak belgelenerek korunması sağlanacaktır.

Proje çerçevesinde kurgulanan bu model ilk olarak 2019 yılında İzmir’de ‘Döngü’ başlığı altında gerçekleşen İyi Tasarım 4 etkinliğinde tiyatrolar arası paylaşım yöntemi ve sıfır atık fikri çerçevesinde ortaya koyulmuştur. Sürdürülebilir ve ekolojik tiyatro çalışmalarının dünyanın farklı yerlerinden örneklerinin incelendiği proje kapsamında, ilgili alanda Türkiye’ye dair güncel veriler elde edilebilmesi için farklı departmanlardan tiyatro sanatçılarıyla, çeşitli tiyatro ekipleriyle, tiyatro kooperatifleri, birlikleri ve dernekleriyle görüşülmüştür. Bu araştırmalar dahilinde sahne sanatları alanında üretimlerini sürdüren ve ekolojik tiyatro yaklaşımları hakkında bilgi edinmek isteyen sanatçılar için açık kaynak olarak paylaşılacak temel bir kılavuz kitapçık da oluşturulmuştur. Sahne sanatlarında sürdürülebilir ve ekolojik üretim aşamalarını tiyatro pratiklerine entegre etme adına proje içerisinde belirlenen Üretim, Eklem, Tedavül, Miras basamaklarının, birbirini tetikleyen birer adım olması ve kendi kendine dönebilecek bir sistem haline gelebilmesi hedeflenmektedir. Proje ekibini oluşturan Cem Çevikayak, Işınsu Ersan Öztürk ve Emre Yalçın’ın bu alandaki araştırmaları dahilinde, ekolojik ve sürdürülebilir tiyatro hareketi ışığında, geleceğin sorumluluğunu üstlenmemiz gerektiği ve sistematik değişim oluşturmak için paradigma değişiminin bir parçası olmamız gerektiği vurgulanmaktadır.

Mevcut sürdürülebilirlik kavramları olarak, tüketimde azalma, yeniden kullanma ve geri dönüşüm ilkeleri, endüstrinin asıllaştırdığı savurganlık modeline uymamaktadır. Yapımcılar ve tiyatro yöneticileri, sahne tasarımcılarını, izleyicilerin 'yüksek kaliteli' beklentilerine hizmet veren görsel bir deneyim yaratmaya teşvik etmektedir. Bunun için tiyatro alanında sürdürülebilir hareket, mevcut sürdürülebilir olmayan alışkanlıkların dönüştürülmesi için yeni düşünme yollarını benimseyerek performans sanatları adına canlandırıcı, yenilikçi ve ilgi çekici olmalıdır. Geleneksel uygulamaları yeniden düşünmek ve sadece sürdürülebilirlik için değil, aynı zamanda entelektüel ve yaratıcı sınırları da zorlayan yeni yaklaşımları geliştirmek gerekir. Sahne sanatlarında sürdürülebilirliği, 'eko-yaratıcılık' kavramını kucaklayarak, sahne estetiğinin ekolojik potansiyellerini ve yaratıcı uygulamalarında çevreye saygı çerçevesi vurgulanarak elde edilebilir. Bu anlamda gerçekleştirilecek her üretim, bir sonraki tasarımda daha fazla araştırılabilecek ve daha iyi bilgilendirilmiş seçimlere, öğrenimlere izin veren yeni malzeme tercihleri ve yaratım süreçlerini keşfetme fırsatı sunacaktır.

Cem Çevikayak

Özgeçmiş

1989 yılında İzmir'de doğdu. 2013 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Tasarımı Bölümü’nde lisans eğitimini, 2017 yılında Sahne Sanatları Bölümü Yüksek Lisans ve 2022 yılında Doktora eğitimini tamamladı. 2014-2018 yılları arasında çeşitli kısa film yapımlarında animasyon ve set tasarımı üretimlerinde bulundu. 2007 yılından bu yana karikatür ve grafik tasarım çalışmaları ile atölye, sergi ve yarışmalara katılım göstermiştir.

 

 

Fotoğraflar
Videolar