Sanat, Kadın ve Cesaret Üzerine Bir Film: Kim Mihri - Berna Gençalp Röportajı

Kim Mihri? İlk kadın ressamlarımızdan, bir öncü sanatçı; sıra dışı bir eğitimci... Yönetmenliğini Berna Gençalp’in yaptığı, Ressam Mihri Rasim Müşfik Açba’nın sanatını ve yaşam öyküsünü anlatan “Kim Mihri” adlı belgesel film festivallerle seyirciyle buluşuyor, ödüller kazanıyor. Geçtiğimiz Mayıs ayında İzmirliler de kentlerinde, iki defa izleme şansına sahip oldular bu ilgi çekici filmi. Yönetmen Berna Gençalp, Mihri Rasim ile tanışıklığından filmin gösterim sürecinin başlamasına kadar yaşanılan süreci İzmir.Art okurları için anlattı.

Sevda Aydın 1 Haziran 2023

Kim Mihri? İlk kadın ressamlarımızdan, bir öncü sanatçı; sıra dışı bir eğitimci... Geçtiğimiz yüzyılın hemen başlarında kız öğrenciler bir güzel sanatlar okulu kuran; İstanbul sokaklarında kız öğrencilere açık havada resim yaptıran, nü modellerle çalışmalarının sağlayan, sergiler açmalarına ön ayak olan özel bir isim, ressam Mihri Rasim Müşfik Açba (1886–1954). Bunlara karşılık unutulmuş, çok sözü edilmemiş, çok dikkate alınmamış hatta görmezden gelinmiş özel bir sanatçı, kıymetli bir yaşam. Çoğu resmi kayıp, bilinenleri ise kısıtlı bilgilerle sergileniyor pek çok sanat tarihi kitabında adı bile geçmiyor. Hayatı ve sanatına ilişkin doğru ve tutarlı bilgiler bulmak pek mümkün değildi, ta ki Berna Gençalp’in ve arkadaşlarının kendisi üzerine hazırladığı belgesele kadar. 

Yönetmenliğini Berna Gençalp’in yaptığı “Kim Mihri” adlı belgesel film bir süredir festivallerle seyirciyle buluşuyor, ödüller kazanıyor. Geçtiğimiz Mayıs ayında İzmirliler de,  iki defa izleme şansına sahip oldular filmi kentlerinde. Yönetmen  Berna Gençalp, Mihri Rasim ile tanışıklığından filmin gösterim sürecinin başlamasına kadar yaşanılan süreci İzmir.Art okurları için anlattı. Kim Mihri? Hatırlayalım.

“Mihri’yi bizden biri gibi görüyorum”

İzmir.Art: Mihri Rasim’den Türk Resim Sanatı Tarihi seminerlerine katıldığınız sırasında haberdar olmuşsunuz. Mihri Rasim’in hikâyesinde sizi ne etkiledi? 

Berna Gençalp: Benim formasyonum sinema. Lisans ve yüksek lisans eğitimimi sinema üzerine aldım. Bu, tesadüfen okuduğum bir bölüm değildi. Sinema yapmak istediğim için bu bölümü seçtim ve büyük bir zevkle okudum. Öte yandan İzmir’de geçen çocukluk ve gençlik yıllarımdan beri edebiyata, sanata ve sanat tarihine meraklıydım. Okuyabildiğim kadar okur, İzmir’de açılan her sergiye gitmeye çalışırdım. İstanbul’daki yüksek lisans eğitimimden sonra, sinema alanında çalışmalarım hep kurmaca film senaryoları yazmak üzerine oldu. Bunlar sipariş işler değil, özgün senaryolardı. Planım yazdıklarım için yönetmen ve yapımcı bulup onların çekilmesini sağlamaktı. Ancak bu gerçekleşmedi. Senaryolarımda çok sayıda ve - elimden geldiğince - derinlikli kadın karakterler yer alıyordu. ama tam da bu nedenle “çok kadınlı işler” olarak nitelendirilip reddedildiler. Bir boşluğa düştüm. Çünkü “kahraman erkek” ya da “kurban kadın” hikâyeleri yazmak da izlemek de hiç ilgimi çekmiyordu. “Herhalde sinema yapamayacağım” diye düşünmeye başladım. Üzüldüm. Toplumsal cinsiyet konusu benim için önemliydi, o alandan çok besleniyordum. Kendi kendime  “bir yüksek lisans daha mı yapsam, akademiye dönsem mi” düşünmeye başladım. O yıllar özel galerilerin, İstanbul Modern, Pera Müzesi gibi kurumların arka arkaya açıldığı yıllardı ve ben de para kazanmak için çeşitli sanat dergilerine bağımsız olarak yazı ve röportajlar hazırlıyordum. Bu da çok severek yaptığım bir işti. Kendimi bu alanda geliştirmek için sanat tarihi, sanat akımları, sanat felsefesi odaklı seminerlere katılmaya başladım. 2012-2013 yıllarında İstanbul Modern’de sanat tarihçisi Burcu Pelvanoğlu’nun verdiği Türk Resim Sanatı Tarihi derslerinde Mihri’den haberim oldu. Burcu Pelvanoğlu anlatırken kendi kendime, “bu bir film!” dedim. Mihri’nin etkileyici pek çok yönü var. Ama onu insanüstü bir kahraman gibi de görmüyorum. Çok ilginç bir hayat yaşamış. Tercihlerine göre hamleler yapmış. Gerektiğinde bunun bedelini de ödemiş. Mihri’nin kamusal alanda yeteneğiyle var olma, görünür olma, kabul edilme mücadelesi bana çok etkileyici geldi. Bu mücadeleyi veren tek kadın Mihri değil. Kuşaklar boyu benzer mücadeleler vermiş çok kadın var. Bu mücadele bugün de veriliyor. Ben Mihri’yi bizden biri gibi görüyorum. 

“Onu anlatan bir belgeselin olmaması beni çok şaşırttı”

İzmir.Art: Ressam Mihri’nin hikayesini bir belgesel film olarak anlatma motivasyonu nereden kaynaklandı? 

Berna GençalpHakkında yapılmış belgesel yoktu. Bu beni çok şaşırttı. Olsa hemen izlerdim. Olmadığını öğrenince yapmaya giriştim! Ama işin içine girdikçe, durum çetrefilleşti. Mihri Rasim’e dair mevcut bilgiler az ve boşluklarla doluydu. Farklı farklı kadın fotoğrafları Mihri’nin fotoğrafı olarak dolaşımdaydı. Hikâyesi, imgesi ve belki de en önemlisi eserlerinin çoğu kayıptı. Ayrıca Mihri ile ilgili mevcut anlatılar oldukça karamsardı, başına çok kötü şeyler gelmiş “bahtsız” bir kadın gibi konumlandırılıyordu. Oysa ben onu hiç de trajik bir karakter gibi göremiyordum. Hayatı dolu dolu yaşamış, iniş çıkışları olmuş, yeteneğinin hakkını vermiş biri olarak görüyordum. Sanat tarihi yazımında adının pek geçmemesi de ondan kaynaklanan bir durum değil ona ve bize yapılmış gerçek bir haksızlıktı. Rivayetlere değil belgelere dayanan, Mihri’yi ulaşabildiğimiz eserleri ve sanat tarihine katkılarıyla ortaya koyan, Mihri’nin karakterine paralel şekilde dinamik, neşeli, sıcak bir film yapmak istedim. Motivasyonum buydu. 

İzmir.Art: Belgeseliniz, ciddi ve geniş bir arşiv çalışmasını da içeriyor. Bu süreç nasıl geçti, nasıl bir metot ile hangi arşivlerde ve nasıl bir ekip ile çalıştınız? 

Berna Gençalp: Öncelikle Mihri ile ilgili ne var ne yoksa buldum okudum. Çok da fazla bir şey yoktu açıkçası ve bu biraz umut kırıcıydı. Bu kaynaklarda ya birbirleriyle çelişen ifadeler de vardı ya da belgesi olmadığı halde tekrarlanan sansasyonel rivayetler yer alıyordu. Ben, belgelerden hareketle belgesel yapmak istiyordum. Bağımsız bir yapım olarak, bir araştırmacı ekibi kurmak ve çalıştırmak gibi bir imkânımız yoktu. Araştırmacılar projeye güven duyarak çok değerli bulgularını paylaştılar. Sanat tarihçisi Burcu Pelvanoğlu sayesinde Mihri’yi Türk Resim Sanatı Tarihi içinde doğru bir konumlandırma ile tanıdım, yani öncü bir profesyonel ressam kadın ve İnas Mektebi’nin kurulmasına önayak olmuş bir sanat eğitmeni olması nedeniyle kurucu bir figür olarak. Mahinur Tuna sayesinde aile geçmişini, Abhaz köklerini ve İstanbul’daki sosyal ilişkilerini kavradım. Montreal’de yaşayan sanat tarihçisi Özlem Gülin Dağoğlu ise filmin uzman danışmanı olarak Mihri Rasim üzerine yazdığı doktora tezinden bulgularını bizimle paylaştı. Özlem İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Almanca arşivlerde yıllarca iğneyle kuyu kazar gibi çalışarak çok taze ve önemli bilgilere ulaşmıştı. Böylece sanatçının Avrupa ve ABD yılları yani ömrünün ikinci yarısı aydınlanmış oldu. Ayrıca bağımsız araştırmacı sevgili Selin Turan ve yine bir başka sanat tarihçisi Gizem Tongo da benimle Mihri’ye dair bulgularını paylaştılar. Tüm bu donanımlı, araştırmacı ruhlu kadınlar olmasaydı filmi belgeler üzerine oturtamazdım. Hepsine büyük teşekkür borçluyum. Elbette ben de kendi çapımda bir araştırma yürüttüm ve Mihri’nin daha önce kayda geçmemiş bazı haber, eser ve yabancı fotoğraf ajanslarında saklı kalmış orijinal fotoğraflarına ulaştım. Böylece sanatçının imgesi, eserleri ve hikâyesi derli toplu bir şekilde görünür oldu. 

“İnas mektebi film olmalı”

İzmir.Art: Belgesel için malzeme toplarken en çok neler sizi etkiledi?

Berna Gençalp: Belgeselde yurt içindeki ve yurt dışındaki pek çok arşivden özel izinle aldığımız belge ve fotoğraflara yer veriyoruz. Mihri ile ilgili bulunan her belge ve fotoğrafın beni çok mutlu ettiğini söylememe bile gerek yok herhalde ama Mihri dışında beni en çok duygulandıranlar İnas Mektebi öğrencilerinin, yani 1914 yılında kurulmuş üniversite seviyesindeki kız güzel sanatlar okulu öğrencilerinin fotoğrafları ve onların açık hava eskizleri oldu. Filmde de onlara olabildiğince yer vermeye çalıştım. Okul, o savaş yıllarında defalarca yer değiştirmiş; binalardan biri yangın geçirmiş ve en sonunda erkek güzel sanatlar okulu ile birleşmiş. Tüm bunlar, okulun arşivinin tam olarak korunamamasına neden olmuş. Yine de eldeki bir fotoğrafta Mihri’yi eğitim kadrosu ve öğrencileri ile birlikte görebiliyoruz, ayrıca İnas Mektebi öğrencilerini atölye ortamında gördüğümüz fotoğraflar mevcut. Bu fotoğraflar arasında kızların nü model ile bir pozları da var. Açıkçası, İnas Mektebi ile ilgili her şey beni çok duygulandırıyor. Bunun başlı başına bir film konusu olduğunu düşünüyorum. Bakın yine bir "çok kadınlı iş!"

İzmir.Art: Mihri Rasim’e ilişkin yaklaşımınız, ondan ilham alan farklı türden üretimleri barından üç aşamalı bir proje aynı zamanda. Belgesel filmin bu aşamalardan ilki olduğunu biliyoruz.  Diğer iki aşamaya dair bilgi verebilir misiniz?

Berna Gençalp: Haklısınız, bu üç aşamalı bir proje. İlk aşama belgesel, ikinci aşama Kim Mihri Arşiv başlıklı videoların internet üzerinden yayına açılması, üçüncü aşama ise kurmaca film. Kurmaca yazmaya alışık olduğum için önce kurmaca film düşünmüştüm, hatta yazdım. Yapımcı ve animasyon yönetmeni Berat İlk ile katıldığımız Uçan Süpürge Kadın Festivali’nde ödül kazandık, o proje ile. Ama daha sonra ilk adım olarak Mihri ile ilgili bir belgesel yapmanın daha doğru olacağını anladım. Çünkü sanat çevrelerinde ya da kadın tarihini çalışanlar arasında bile Mihri’den haberi olan çok az insan vardı. Berat ve benden oluşan çekirdek ekibe Yonca Ertürk de katıldı ve bağımsız uzun metraj belgesel Kim Mihri’nin yapım yolculuğu böylece başladı. Kim Mihri belgeseli için çok sayıda donanımlı, konusunda uzman kişiyle görüştüm, röportajlar yaptım. Fakat hepsini filme sığdırmak imkânsızdı. Çünkü belgesel film, sesli/görüntülü bir ansiklopedi değil. Filmin belli bir süresi var, bu süre içinde belgeselin dramatik bir yapı da kurması gerek. Elimden geldiğince, bilgi vermek ve duygu yaratmak dengesini tutturmaya çalıştım. Filme sığdıramadığım ama önemli bulduğum röportajları Kim Mihri Arşiv başlığı altında videolar haline getirdim. Bu videoları Kim Mihri Youtube sayfasında izlemek yakında mümkün olacak. Üstelik İngilizce alt yazı seçeneği de olacak. Kim Mihri belgeselinin izleyicilerini sanat ve toplumsal cinsiyet, tarih ve tarih yazımı gibi konularla ilgilenen okuyucularınızı, Kim Mihri Youtube kanalını ve filmin sosyal medya hesaplarından duyurularımızı takibe almaya davet ediyorum. 

“Portrelerinde kadınlarının ruhunu yakalayabiliyoruz”

İzmir.Art: Mihri Rasim, döneminin önemli kişilerinin portrelerini yaparak, hem sanatının hem de bir kadın olarak sanatçılığının görünür olması için önemli bir mücadele veriyor. Portrelerine dair sizin izlenimleriniz neler?

Berna Gençalp: Mihri iddialı bir karakter. İddiasını da Atatürk, Roosevelt, Edison, Tevfik Fikret gibi önemli kişilerin portrelerini yaparak ortaya koyuyor. İmgesi fotoğraflar aracılığıyla çokça dolaşımda olan kişilerin portresini yapmak da o portrelerle o kişiye bir yorum getirmek de ressamın iddiasını gösterir. Ben bir sanat tarihçisi ya da sanat eleştirmeni değilim ama bir sanatsever olarak Mihri’nin portrelerini beğendiğimi, yeteneğini çok çarpıcı bulduğumu söylemek istiyorum. Özellikle İstanbul döneminde yaptığı kadın portrelerinde dönemin öncü kadınlarının ruhunu yakalayabiliyoruz. İmkânı olanların İstanbul Resim Heykel Müzesi’ni ziyaret etmelerini, orada Mihri’nin ve sonradan resme devam etmiş İnas Mektebi öğrencileri olan kadın ressamların eserlerine bakmalarını öneririm. 

“Mihri’nin yeteneğine vurgu yapmak istedim”

Atatürk Portresi, malzemesi ve boyutu bilinmiyor, kayıp. https://www.kimmihri.com/

İzmir.Art: Filmde Mihri Rasim’i elinde fırçası ve kırmızı boyalı uzun ince bir yolu tıpkı bir cambaz gibi düşmeden yürümeye çalışırken görüyoruz. Niçin bu sembolleri seçtiniz, bize anlatır mısınız?

Berna Gençalp: Mihri’nin aldığı risklere, yaptığının hiç de kolay olmadığına, hedeflerini kendisinin belirlediğine, yolunu açanın da yeteneği olduğuna vurgu yapmak istedim. Ayrıca Mihri’nin çokça yer değiştirdiği, kimisine takibi zor ve şaşırtıcı gelecek bir hayatı var. Animasyon bölümlerinin seyircinin zihninde Mihri’nin rotasını takip etmekte yardımcı olabileceğini düşündüm. Kim Mihri belgeselinde ben bolca tetikleyici soru soruyorum, Mihri ile ilgili hüküm cümlesi pek az kuruyorum. Mihri’yi, sanatçı hakkında özel ve derinlikli araştırmalar yapmış kişiler anlatıyor.  Benim zihnimde şekillenen Mihri’nin karşılığı, belgeselin animasyon bölümleri. Ayrıca yoğun sözlü anlatımların arasına konuşma olmaksızın müzikli animasyon bölümler girmesinin seyirciye de bir nefes alma ve duyduklarını hazmetme fırsatı vereceğini umdum. 

Mihri Rasim Müşfik Açba (1886–1954), OtoportreOtoportre, Pastel, 116 x 89 cm, İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu, Semra Karamürsel Bağışı https://www.kimmihri.com/ 

İzmir.Art: Mihri'yi animasyonla canlandırmayı tercih ettiniz. Bu anlatıyı kurarken yaptığınız tercihlerin nedenlerini bizimle paylaşabilir misiniz? 

Berna GençalpKurmaca olarak yazdığım senaryoda da animasyon bölümler vardı. Onların bir kısmını belgesele taşıdım. Animasyonun sanatsal bir ifade biçimi olarak çok etkili olduğunu biliyorum. İsim annesi olduğum Canlandıranlar Festivali’nde de on senedir bağımsız animasyon sinemasının en çarpıcı örneklerini izleyiciye sunuyoruz. Kim Mihri belgeselinin animasyonları için de çok emek verildi. Animasyon Yönetmenimiz Berat İlk. Aynı zamanda, filmin Yonca Ertürk ile birlikte yapımcılarından. Animasyonlarda rotoskopi, 2D ve 3D teknikleri bir arada kullanıldı. Sevgili Feride Çetin, rotoskop bölümler için Mihri’yi canlandırdı. Onun oyunculuğunu ve özellikle gözlerini kullandık, gerisi çizildi ve boyandı. Bu meşakkatli yöntemi tercih etmemizin nedeni Mihri’nin portre eserlerinde de gözleri çok gerçekçi ve ifadeli çizip gerisini serbest stilde, ayrıntılara girmeden bırakması. Mihri’nin eserlerini görenler ne demek istediğimi kolaylıkla anlayacaklardır. Biz de animasyonda o yöne gittik. Üretim senelerce sürdü. Berat, yıllar içinde değişen ekiplerle çalıştı. Pandemi sırasında hala animasyonların üretimi sürüyordu. Animasyonların müziklerinin üretimi de pandemide gerçekleşti. Bestecimiz Eleni Lomvardou New York’taydı; stüdyosu ve müzisyenleri Atina’da kalmıştı. Her şey internet üzerinden gerçekleştirilen toplantılarla ilerledi. Animasyon, Mihri bölümleri müzikleriyle beraber filmin en özgün yanlarından birini oluşturuyor. Filmin orijinal müzikleri pek çok dijital müzik platformu ve Youtube üzerinden dinlenebiliyor.

İzmir.Art: İzleyicilerin Kim Mihri belgeseline yaklaşımları nasıl oldu, en çok nelerden etkilendiler? Filmle nasıl ilişki kurdular? 

Berna Gençalp: İzleyicilerin tepkisi, ilgisi çok güzel. Gösterimlerin ardından sorulan sorulardan ve söylenenlerden izleyici ile bir duygudaşlık içinde olduğumuzu hissediyorum. Filmin onlara keyif ve güç verdiğini belirtiyorlar. Ayrıca sadece Mihri’yi değil filmde kamera önündeki ve arkasındaki herkesin çabasını takdir ettiklerini söylüyorlar ki bu benim için çok önemli. Çünkü evet, bu film “Kim Mihri?” sorusunu soruyor ama cevabı ya da cevapları filmde görünen, görünmeyen herkes veriyor. Özellikle genç izleyiciler, filmin onları hayatta yapmak istedikleri şeyler için motive ettiğini söylüyor. Filmin çekirdek ekibi olarak her gösterim bize de büyük moral ve motivasyon sağlıyor. 

“Filmi İzmir’de tekrar göstermek istiyoruz”

Yönetmen Berna Gençalp

İzmir.Art: Filminiz En İyi Belgesel Ödülü’nü aldığı 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda, daha sonra 33. Ankara Uluslararası Film Festivali, 6. Kadın Yönetmenler Festivali ve 42. İstanbul Film Festivali’nde izleyici ile buluştu. Önümüzdeki dönemde hangi şehirlerde, hangi festivallerde gösterimler planlanıyor?

Berna Gençalp: Biz her yerde göstermek istiyoruz. Bunun için festivallerin yanı sıra belediye ve kurumların özel gösterimler organize etmesi için kendimiz girişimlerde bulunuyoruz, tekliflere de açığız. Öncelikle İzmir ve çevresine filmi tekrar getirmeyi çok istiyoruz. İzmir Sanat ve Seferihisar’daki gösterimlerimizde izleyiciler filme arkadaşlarıyla tekrar gelmek istediklerini söylediler. Umarım İzmir’den yine davet alırız. İzmir sinema, güzel sanatlar, toplumsal cinsiyet alanlarında ciddi akademik çalışmaların yürütüldüğü, kadınların da sosyal hayatta oldukça etkin ve görünür olduğu, güzel sergilerin açıldığı kocaman bir şehir. Kim Mihri belgeselini ulaştırabileceğimiz daha çok izleyici var, eminim.

Takvimimiz ise şimdilik şöyle; Kim Mihri belgeseli Safranbolu’da 24. Uluslararası Altın Safran Belgesel Yarışması’nda Finalistler arasında yer alıyor. Belgesel, 8-9-10 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek bu festivalde bir gösterilecek. Yine Haziran ayında Documentarist 16. İstanbul Belgesel Günleri kapsamında gösterilecek. Mayıs ayında yağmur nedeniyle ertelenen Gazhane’deki açık hava gösterimimizin de telafi gösterimi yine aynı mekânda 20 Haziran’da gerçekleşecek. Gelebilecek olanları bekleriz. 

Edison Portresi, 1931 civarı, Pastel, 152,4 x 101,6 cm, Rollins Museum. https://www.kimmihri.com/

 

 

 

Fotoğraflar
Videolar
Yazar Profili
Sevda Aydın
Sevda Aydın

15 İçerik

1984 doğumlu. Evrensel gazetesinde muhabirlik ve editörlük yaptı. Hayat Televizyonu’na kültür-sanat haberleri hazırladı. Evrensel Kültür dergisinde yayın danışmanlığı yaptı. Şu an izmir.art'ta kültür sanat alanında içerikler üretmektedir.

Yazar Profil Sayfası