Sürdürülebilir, Paylaşan ve Dönüşen bir Festival: Bergama Tiyatro Festivali

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bergama Belediyesi, Bergama Kültür ve Sanat Vakfı (BERKSAV), Bergama Ticaret Odası (BERTO) ile Ne Yerde Ne Gökte Derneği’nin destekleriyle BERaBER ve 3dots tarafından düzenlenen Bergama Tiyatro Festivali, 26 - 29 Ağustos tarihleri arasında izleyici ile buluşuyor. Anadolu’nun tiyatrolar konusunda en görkemli yapılarına sahip kadim şehir Bergama üç yıl aradan sonra tiyatro festivaline merhaba diyor. Bergama Tiyatro Festivali ikinci kez izleyici ile buluşmak için gün sayarken sorularımızı festival direktörü Eren Arıkan’a yönelttik.

İzmir.Art 6 Haziran 2022

Sürdürülebilir, Paylaşan ve Dönüşen bir Festival: Bergama Tiyatro Festivali

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları,  İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bergama Belediyesi, Bergama Kültür ve Sanat Vakfı (BERKSAV), Bergama Ticaret Odası (BERTO) ile Ne Yerde Ne Gökte Derneği’nin destekleriyle BERaBER ve 3dots tarafından düzenlenen Bergama Tiyatro Festivali, 26 - 29 Ağustos tarihleri arasında izleyici ile buluşuyor. 

Anadolu’nun tiyatrolar konusunda en görkemli yapılarına sahip kadim şehir Bergama üç yıl aradan sonra tiyatro festivaline merhaba diyor. Bergama Tiyatro Festivali ikinci kez izleyici ile buluşmak için gün sayarken sorularımızı festival direktörü Eren Arıkan’a yönelttik.

Onur Yıldırım: Uluslararası Bergama Tiyatro Festivali üç yıl aradan sonra yeniden izleyici ile buluşuyor. 2018 yılından bugüne sizin cephenizde ne değişti tiyatro severleri Ağustos ayında düzenlenecek festivalde ne bekliyor?

Eren Arıkan: Öncelikle 2018’den 2021 yılına festivalin gerçekleş(e)mediği üç yıllık sürede yaşananlar ve değişenler, festivalin Bergama ve çevresi ile kurduğu ilişkileri değerlendirmesine, 2018 yılında festivalin uygulama sürecinde eksik kalan pratikleri sorgulayarak her anlamda yeni bir başlangıç yapmasını gerekli hale getirdi. 

O.Y. :Nedir bu yeni başlangıç içerisinde neler barındırıyor biraz daha açabilir misiniz?

E. A. Bu yeni başlangıç bizim için 4 ana sacayağından oluşuyor. Sektörleşme ismini verdiğimiz ilk sacayağı hem Bergama'daki hem de bölgedeki amatör grupların, profesyonel ekiplerle fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir zemin oluşturmaya yönelik çalışmalar şeklinde planlanıyor. Ayrıca tiyatro ve sahne sanatları başta olmak üzere, içinden geçtiğimiz süreçlere ve ağlar geliştirmeye dair açık oturumların yapılacağı bir program üzerine de çalışıyoruz. 2018’den bugüne çok şey değişti; insani krizler, pandemi, iklim krizi dünyaya bakış açılarımızı değiştirdi. Tüm bu gelişmeler yaptığımız her işi nasıl yaptığımıza dair yeni bir sorgulama yapmamızı kaçınılmaz kılıyor. Pandemi sürecinin özellikle kültür sanat alanında oluşturduğu tahribat sonrası, tiyatro alanında öne çıkan temel ihtiyaçlardan birinin sektörleşme olduğu görülüyor. Bergama Tiyatro Festivali olarak bu sene programımızı oluştururken amatör - profesyonel tiyatro üreticileri için sektörleşme süreçlerine katkı sağlayacak bir ortam hazırlamayı, deneyim paylaşmayı, Türkiye'de ve dünyada yaşanan güncel tartışmaları Bergama’ya taşıyarak alan genişletmeyi umuyoruz. 

İkincisi yerelleşme, bir üstteki amatör grupların sektörleşmesi üzerine geliştirdiğimiz senaryoyu destekleyen bir yaklaşım olarak, bölgede üretilmiş oyunlara ve performanslara yer vereceğimiz bir gün planlıyoruz. Ek olarak özellikle bölgede kuruluşlarına ön ayak olduğumuz ve/ya gelişimleri için festivalin bir misyonu olarak her türlü desteği sağladığımız bir sivil toplum oluşturma niyetimiz var. Şu an hâlihazırda Bergama Kültür ve Sanat Vakfı, Ne Yerde Ne Gökte Derneği, Bergama Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ile festivalin tüm aşamalarında birlikte çalışıyoruz. Ayrıca yerelden birçok başka kurum ile planlanan ortak projeler de mevcut. Üçüncü sacayağı, gençler ve çocuklar. Özellikle bölgedeki çocukların ve gençlerin katılımını artırıcı nitelikte, onlar için düzenlenmiş program içerikleri olacak. En büyük hayalimiz Bergama’da başladığımız bu yolculuğun uzun yıllar devam etmesi, festivalin bahsi geçen tartışmalara zemin hazırlaması, Bergama’dan beslenerek Bergama’ya geri verdiği bir noktaya gelmesi. Bunu ve daha fazlasını gerçekleştirmek için çocukların ve gençlerin bu sürece katılımını sağlamak önemli. Yaşadıkları şehri seven, geçmişleri ile ilgili farkındalıklarını arttırdıkları için bugünle daha sağlıklı ilişkiler kuran gençler ve çocuklar hem Bergama Tiyatro Festivali’nin gelecekteki seyircileri, uygulayıcıları, sanatçıları olacak hem de şehrin yaşanabilir yarınlarında yer alacaklar. Bu ortamı sağlamak adına çocukların ve gençlerin BTF’de ama daha önemlisi yaşadıkları şehirde güzel güzel anılar biriktirmesini sağlamak ve bunu sürdürülebilir hale getirmek bu yeni başlangıcın bir diğer önemli ayağı. BTF bu yeni başlangıçta gelecekteki seyircileri, sanatçıları ve yöneticileri ile buluşup birlikte izleyip, eğlenip, öğrenecekleri bir 2021 hayal ediyor. 

Önem verdiğimiz ve bundan sonra festivalin ana meselelerinden olmasını istediğimiz bir diğer konu ise engellenen bireylerin kültür ve sanata katılımına yönelik. Bu konu özelinde çalışan sosyal bir girişimle özellikle fiziksel, içeriksel ve iletişimsel erişilebilirlik konularında ortak fikirler ürettiğimiz ve festivalde yer alan partnerlerimize ve çalıştığımız ekibe atölyeler sunacağımız farkındalık yaratma girişimlerimiz olacak. Buna ek olarak yine programda sadece otizm spektrumunda bozukluğu olan çocuklar için gerçekleştirmek istediğimiz iki oyun ve Bergama'da yaşayan bireylerle oluşturmak istediğimiz fikirler de var.

O.Y. :Tiyatro ve Bergama adına çok heyecan verici bir planlama anlattınız. Peki, Bergama Tiyatro Festivali’nin hikayesini paylaşır mısınız? 

Eren Arıkan 

E. A. :Bu soruyu biraz festivalin doğuş hikâyesi ve bu ‘yeni’ başlangıç senesinde geldiğimiz yer olarak cevaplamaya çalışacağım. 2010’da Garajistanbul’da gönüllü olarak çalışıyordum, bir projenin Avrupa turnesi için Berlin’e gitmiştik. İlk Berlin seferimdi. Ben de, anne tarafından bir Bergamalı olarak hemen Pergamon Müzesi’ne gittim. Çocukluğumda biz anneannemi ziyarete her yaz Bergama’ya giderdik. O zamanlar henüz müze gibi değildi, bizim Kale dediğimiz Berlin’e giden Zeus Altarı’nın olduğu Akropolis kapısı falan yoktu, kafamıza göre girer çıkardık, misafirimiz olduğunda hep uğrardık oraya, annem severdi misafirlere Bergama’yı dolaştırmayı. Hatta anneannem ben sıkılmayayım diye bir kuş almıştı da, o kuş ölünce Zeus Altarı’nın Bergama’da kalan temellerine gömmüştük törenle. Gündelik bir yerdi yani. Ben 2010’daki Berlin ziyaretinde, müzede bunları hatırlarken ve bir tarafta hayranlık diğer tarafta kıskançlık, öbür tarafta kızgınlık beri yanda pişmanlık ve şaşkınlık bunları düşünürken bir el dokundu omzuma, güvenlik görevlisi yaslandığım sütunu göstererek ‘’eser’’lere dokunmanın yasak olduğunu söyledi. Çok utandım ama daha çok da üzüldüm. Kızdım da, bir sürü duygu geldi bir anda. Biraz böyle başladı hikâye. Berlin’in bu en çok ziyaret edilen müzesine adını ve içeriğini veren şehir Bergama ile bu şehrin en önemli kültür miraslarından birine ev sahipliği yapan ve hakkını da veren Berlin arasında bir şey olmalıydı. Devam eden, gelişen bir şey. Bugüne geldiğimizde elimizde, 2500 yılı aşan tarihinde insan sesi ve nefesinin hiç kesilmediği, imparatorluk başkentliği yapmış bir kent var. Büyük bir kültürel zenginliğe sahip bu şehir, tarihte birçok ilke ev sahipliği yapmış ve günümüzde devam eden (etmesi gereken) birçok tartışmanın da mekanı olmuş; Aristonikos’un köleler ile birlikte Roma’ya karşı giriştiği mücadelede, Zeus Altarının şimdilik Berlin’de son bulan tartışmalı yolculuğunda, yapılmak istenen altın madenlerine karşı Bergama köylülerinin giriştiği ve devam eden çevre mücadelesinde, 1937 yılından günümüze kadar kesintisiz devam eden dünyanın ilk yerel festivallerinden Bergama Kermesi süreçlerinde olduğu gibi. Tüm bu birikimin de etkisiyle Bergama Tiyatro Festivali, katılımcıları için özel bir seyir deneyimi oluşturmanın yanında; kültür, sanat, tarih ve güncel olayların hayatımıza yansımalarını performans sanatları aracılığıyla tartışmaya açmayı hedefliyor.

O.Y. :Kültür sanat etkinlikleri kapsamında festivalin kent kültürüne etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

E.A. :Bence kentler de insanlar gibidir.  İyi tarafları, kötü tarafları, sıkıcı zamanları eğlenceli zamanları vardır. Sakladıkları ya da göstermeyi sevdiği yanları olabilir. İnsanlar gibi kentler de gelişmeye ya da durağan kalmaya açıktır. İnsanın kendini geliştirmek için algısını açması nasıl mümkünse kentler için de bence bu böyle. Beni Eren Arıkan olarak değiştiren, bugün olduğum kişi yapan okuduklarım, izlediklerim, konuştuklarım, deneyimlediklerim, sohbet ettiğim insanlar ve bunların tümü. Bence bir kent için de bu durum çok farklı değil. Ne kadar farklı ‘şeyle’ karşılaşırsak, alışageldiğimiz dışında ne kadar çok farklı durum ile karşılaşırsak kültürel çeşitliliğimiz o kadar artar. Şehirlerin ruhunu oluşturan insanların bu çeşitliliği, doğal olarak, binalara, toplu taşımaya, iş olanaklarına, konuşulan konulara, sokaklarına yani tüm kente yansır. Kültür sanat etkinlikleri ve festivaller bu karşılaşmaların en yoğun yaşandığı yerler. Durumu biraz daha basit anlatmak için son 7 yıldır yaşadığım şehirden bir örnek verebilirim. Almanya’nın başkenti olmasına rağmen Berlin ekonomik olarak diğer eyaletlere göre bir hayli geride. Buna karşın barındırdığı kültürel çeşitlilik, düşünmeye ve üretime açtığı alan bir şekilde toleransın ve kültürel hayatın en zengin olduğu yer haline gelmesini sağlamış. Berlin için uzun zamandır kullanılan bir tabir var, ‘Arm aber sexy’; ‘Fakir ama seksi’. Bu durum uzun zamandır böyle olsa da kültürel zenginliğin katkısıyla özellikle son zamanlarda startup’ların, bu zenginlik sebebiyle Berlin’i merkez olarak belirlemesi ile ekonomisi de değişmeye başlıyor. Sadece Berlin değil, dünyada en renkli ve kültürel olarak aktif şehirler bu farklı karşılaşmalardan korkmayan hatta bu karşılaşmalara zemin hazırlayıp kent kültürüne dâhil eden şehirler olmuş genelde. Bu sebepten, Bergama Tiyatro Festivali sadece birkaç oyunu bir arada izleme imkânı sunması ile değil, bu potansiyeli ortaya çıkarma ve kent kültürüne kattığı bu dinamizm ihtimali ile de bölgenin kent kültürüne katkı sağlayacaktır. 

O.Y. :Startupların Berlin’i merkez olarak belirlemesi ile ekonomisin değişmeye başladığını belirttiniz. Bir kültür turizmi modeli olan Festival Turizminin Bergama’daki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz.

E.A. :Dünyada uzun zamandır yükselişte olan bir trend var: Kültür Turizmi. 40’lardan sonra başlayan deniz turizmi, insanların farklı kültürleri tanıma arzusuyla gelişerek bugünlere kadar geldi. Artık süreç deneyim turizmine doğru evriliyor. İnsanlar artık sadece tek bir konu özelinde değil birkaç farklı tamamlayıcı ile birlikte planlar yapıyorlar. Sadece denize girmek, ya da sadece tarihi yapılar gezmek tek başına insanları hareket ettirecek motivasyonu oluşturmak için yeterli olmamaya başladı. Bu aktivitelerin yanında tamamlayıcı ve biricik deneyimler arayışında olan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Sadece denize girmek değil, denize girerken bölgenin mutfağından farklı lezzetler tatmak ya da sadece ören yerlerini gezmek değil buraları gezerken başka yerde yaşayamayacakları özel durumlar ile karşılaşmak gibi. 2018 yılında Bergama Tiyatro Festivali katılımcılarını en çok etkileyen şeylerden biri festival için kullandığımız mekanların özel dokusunda izlenen performansların yarattığı bu özel deneyim oldu. Benzer şekilde bu tür özel anların yaşanabileceği ortamların artması ve düzenli hale gelmesi o bölgedeki turizm faaliyetlerinin de artmasını doğal olarak etkileyecektir. Özellikle Bergama’nın ve tüm bölgenin sahip olduğu zengin kültür mirası, gerçekleşecek uluslararası nitelikli kültür sanat etkinlikleriyle buluştuğunda turizm ve turizme bağlı ekonomi potansiyelini arttıracaktır. Avignon Fransa’da, 90 bin nüfuslu görece küçük bir şehir, bugün uzun yıllardır gerçekleşen tiyatro festivali katılımcıları (her yıl yaklaşık 130.000 seyirci) ve turizm şehrin ekonomisinin temelini oluşturuyor. Keza Edinburgh Fringe Festival de benzer şekilde. Berlin’den Berlinale’yi çıkarırsanız, festival boyunca 130 farklı ülkeden kente gelen 20.000 üzerinde sektör profesyonelini, 4000 üzerinde basın mensubunu ve satılan 300.000 üzerinde bileti de hem kent kültüründen, hem de ekonomisinden çıkarmış olursunuz. Ve tabi kentin diğer turistik aksiyonlarından. Aslında bu durumu en iyi İzmirliler bilir. İzmir Fuarı’nın kente etkisi ya da Bergama Kermesi’nin kent turizmine ve ekonomisine etkisi, katkısı yadsınamaz. 

O.Y. :Festival programını oluştururken nasıl bir kriter belirlediniz? Tiyatro severler hangi oyunları izleme fırsatı bulacaklar. Festival hakkında ufak ipuçları alabilir miyiz? 

E.A. :Bu sene, programı oluştururken mümkün olduğu kadar çok sahnesi olan tiyatro ekibi ile birlikte ilerlemeye çalıştık. Pandemi sürecinden en çok etkilenen kesim içinde yer alan tiyatrolar için küçük de olsa bir adım atmak hepimiz için önemli. Bu bakış açısıyla bu sene Bergama’da İstanbul’dan 8 İzmir’den 3 sahne misafir edeceğiz. Bu sahnelerden Kumbaracı50 ‘Demiryolu Hikâyecileri’ adlı yeni oyunlarının premierini Bergama’da yapacak. Ayrıca Mekân Artı Berlin’de yaşayan yönetmenleri Ufuk Tan Altunkaya’nın yönetiminde ‘Uzak’ adlı Bergama için özel hazırlanan bir proje ile seyircilerimizin Bergama sokaklarında kayboldukları bir deneyim hazırlığındalar. 

Vahşet Tanrısı

Festivalin açılışı 26 Ağustos Perşembe günü hem Bergama’dan hem de Ege bölgesine yaptığımız çağrı ile bölgede üreten sanatçıların performansları ile yapılacak olsa da Cuma akşamı DasDas’tan Vahşet Tanrısı sanrım Asklepion’da yine hep birlikte coşkuyla oyunlar izlediğimiz o günleri bize hatırlatacak. Bergama’da ağırlayacağımız bu 11 sahnenin yanında bölgeden 6 ekip ve konsolosluk destekleriyle misafir edeceğimiz 4 uluslararası ekip de Bergama’da olacak. Performatif işlerin yanısıra Bergama’ya dair 7, alana dair 5 atölye planımız, Bergama’yı içinden geçtiğimiz pandemi sürecini ve genel olarak sektörleşmeyi konuşacağımız 4 de panel hazırlığı halen devam ediyor. 

O.Y. :Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı? 

E.A. :Sürdürülebilir, paylaşan ve dönüşen bir festival hayaliyle 3 yıl aranın ardından yeniden merhaba diyen Bergama Tiyatro Festivali, 26 -29 Ağustos 2021 tarihleri arasında izleyici ile buluşacak. Bergama’nın tarihi sokaklarında kaybolmak, antik tiyatrolarında, çağdaş mekanlarında oyunlar izlemek isteyenleri Bergama’ya davet ediyoruz. 

 

Fotoğraflar
Videolar