Kadifekale’de Vizörden Bakmak

'Mahallemizin Kadınları Sinema Yapıyor' projesi, Kadifekale'de devam ederken, çalışmalarını tamamlayan yeni yönetmenler ve oyuncuların eserleri ödüller için yola çıkmaya hazırlanıyor. Biten film ve belgesellerin tanıtımları yapılacak.

23 Mayıs 2022

Mahallemizin Kadınları Sinema Yapmaya devam ediyor:

KADİFEKALE'DE VİZÖRDEN BAKMAK

'Mahallemizin Kadınları Sinema Yapıyor' projesi, Kadifekale'de devam ederken, çalışmalarını tamamlayan yeni yönetmenler ve oyuncuların eserleri ödüller için yola çıkmaya hazırlanıyor. Biten film ve belgesellerin tanıtımları yapılacak.

Başkan Tunç Soyer'in geçmiş yıllarda Seferihisar’da başlattığı, bugün ise İzmir Büyükşehir Belediyesi ‘’Anahtar Kadın Çalışmaları’’ kapsamında devam eden ‘Mahallemizin Kadınları Sinema Yapıyor’ projesi ile kadınlar film çekmeye devam ediyor. Söz konusu proje kapsamında Geçtiğimiz nisan ayında Arşipel Kadınları Belgeseli ile Avrupa'da 'Yılın En İyi Belgeseli' ödülü alınmıştı. Koordinatör yönetmen olarak mahalleli kadınların sinema alanında ilk adımı atmalarına vesile olan ve kendilerini ifade edebilmeleri için eğitimler veren Kibar Dağlayan Yiğit, Kadifekale'de yeni çalışmalarını İzmir.Art'a anlattı.

Kadifekale'de yaşayan mahalleli kadınların çekim ve kurguları biten yeni çalışmalarını bitirdiği Pagos'un Öyküsü Belgeseli ve Kabuk filminin yönetmenleri, oyuncu ve katılımcıları ile bir araya gelip sinema ile tanışmalarını, belgesel ve film çekimleri öncesi ve sonrasında neler yaşadığını sorduk. Kadifekale'den kentin merkezine, şehirden görkemli kalenin nasıl göründüğünü konuştuk.

"HİÇ SİNEMAYA GİTMEMİŞTİM"

Daha önce hiç sinemaya gitmemiş, sinema alanında herhangi bir deneyimi olmayan, kendi deyimi ile 'sadece film izliyordum' diye ve Kabuk Filminin yönetmeni Zeynep Akagündüz, film atölyesi ile tanışmasını şu sözlerle anlattı:
"Hiç bir haberim yoktu. Bir toplantı var dedi muhtarımız. Sonra kurs olacak dediler. Katıldım Kibar (Dağlayan Yiğit), hoca'yı çok sevdim. Beraber çalıştık. Kesinlikle kurslara gitmek istiyordum ama bu şekilde sinema asla aklımda yoktu. Bana sürpriz oldu. Sevdim sonra, arkadaşlar, ortamı sevdim. Hoşuma gitti, daha farklı bakmaya başladım filmlere, dizelere...Filmimiz 30 dakikalık. 15 kişilik bir kadrosu var ve iyi bir film olması için çok çaba sarf ettik hep beraber. Filmin isminin konusuna gelince, kabuğunu kırmak anlamında düşündük. Mahalleden hiç sinemaya gitmemiş, kendini sanatsal olarak ifade etme imkânı bulamamanın kabuğunu kırmak olarak düşündük: kabuklarımızdan kurtulalım anlamında."

"ŞİMDİ HATALARI BİLE GÖREBİLİYORUM"

Mekan olarak Kadifekale ve Güzelbahçe'de geçen filmi anlatan genç yönetmen Akagündüz, "Film izlemeyi seviyordum bunun dışında teknik olarak ya da herhangi bir alanda deneyimim yoktu. Film izlerken yönetmeni kim diye bilmezdim. Aklıma gelmezdi. Sadece izlemeyi seviyordum. Şimdi dikkat ediyorum artık. Nasıl bir emek var. Işık, kadraj, dikkat etmeye başladım. Hatta bazı film ve dizilerin hatalarını görmeye başladım" şeklinde aldığı yolu anlatıyor.

Gelecekte neler yapmak istediğini ve hayallerini sorduğumuz Akagündüz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Aslında çok büyük hayallerim yok benim. Daha iyi anlamak, görmek, özgürleşmek, öğrenmek, sosyalleşmek, öğrenmek, öğretmek. Bu kurslar sayesinde ileriye gidebileceğimi biliyorum. Büyükşehir Belediyesi’ne ve Tunç Başkan’ımıza mahalleli kadınlar olarak çok teşekkür ediyoruz."

"YÖNETMEN GÖZÜMÜZDEKİ IŞIĞI GÖRDÜ"

Pagos'un Öyküsü belgeselinin yönetmeni, Nuhat Okçu ise kendi hikayesini, mahallenin muhtarının kendisini çağırması üzerine konuyu duymuş ancak reddetmiş, hatta gelmesinde ısrarlı davranınca muhtar, tartıştığını, esnaf olarak pazardaki tezgahını bırakmayacağını anlatıyor. Okçu, daha sonra atölye ve yönetmen Yiğit ile tanıştıktan sonra belgesele olan tutkusunu, "Ben zaten belgesel aşığıyım çok severim. Özellikle tarihi belgeselleri çok izlerdim" şeklinde ifade ediyor.

"BEN BELGESEL AŞIĞIYIM"

Okçu, "Ben esnafım, pazarda da tezgahım var. Pagos'ta... Atölyeye geldim, dinledim. Dinlemeyi çok severim. Çayan Doğru adında hocamız geldi ve bize senaryo nasıl oluru anlattı. Daha sonra Kibar hoca geldi . Kibar Hanım, Bizim gözümüzdeki ışığı gördü herhâlde. Belgesel yönetmenimiz bir gün gelmemişti. Kibar hoca geldi bana baktı 'kalk' dedi. 'Bu belgeselin yönetmeni sen olacaksın' dedi. 'Belgeseli sen yöneteceksin' dedi. Ben de hocamı dinledim..." dedi.

"UCUZ YÖNETMEN OLMA SAKIN"

İlk belgeselini başarıyla bitiren Okçu, "Kamera ile ilişkimiz ev ödevi olan çekimlerimiz vardı. İlk röportajlarla başladık sonra kamerayla tanıştık. Açısını, ışığını, yansımasını, görüntüyü öğrendik aşama aşama. Sonra bir gün tezgahımda bana ziyarete geldiler. Orada çektiler. O gün güzel bir prestij oldu bana. Daha çok müşteri geldi standıma. Ben de çok mutlu oldum. Hatta kocam bir gün geldi bana 'seni ucuz yönetmen diye beğenirler alır seni İstanbullara götürürler, sakın ha gitme' dedi. 'Ucuz yönetmen diye seni alırlar, götürürler. Sen de fiyatları bilmiyorsun, kanarsın' dedi… Ben de dedim ne işim var İstanbul'da. Belgeselimiz 20 dakikalık.
Konusunu, kadınlarımızın ayakta durabileceğini, gücünü, isterse neler yapabileceğini gösteren bir belgesel. Tek başına tek yumruk olabileceğini, kadın dayanışmasını gösteriyor. Kalede çekilen Pagos'un Öyküsü belgeselinde kadınlar var, müşterilerim var. Sokak, kısacası hayat var" şeklinde anlattı.

Okçu daha sonra doğanın döngüsü, iklimler, değişen doğanın canlılarda ne gibi etkiler yarattığına dair belgesel çekmeyi düşündüğünü kaydederek,
"Tunç Soyer Başkanımızdan kurulacak sinema endüstrisinde bizler de çalışmak ve üretmek istiyoruz" dedi.

"TAMAMEN TESADÜF ÇOK ŞAŞIRDIM"

Senaryosunu koordinatör yönetmen olan Kibar Dağlayan Yiğit'in yazdığı Kabuk filminin başrol oyuncusu olan Metin Akça ise, sinema ile ilişkisine bakınca, daha önce iyi bir sinema izleyicisi. Akça, sinema atölyesine katılan annesini beklerken Dağlayan ile tanışıyor. Daha önce yazılan bu senaryo, tesadüfen Metin Akça'nın hayatı dinlenmiş ve yazılmış gibi benzerlik gösterince rolü kabul etmiş. Üniversite mezunu ve rehberlik-çevirmenlik yapan Akça, yazılmış bu senaryonun gerçek hayatına bunca benzerlik göstermesini, "Zaten çok dikkatimi çektiği için projeye katıldım. Tamamen tesadüf. Ama çok şaşırdım. Bu kadar tesadüf olur mu? Tıpkı hayatım dinlenmiş de yazılmış gibiydi. Oldukça şaşırdım" şeklinde anlatıyor.

“ANNESİNİ ALMAYA GELDİ BAŞROL OYNADI”

Kabuk filminin başrol oyuncusu Akça yaşananları şu sözlerle anlattı:
"Annem, mahallenin kadınları sinema yapacağı atölyeye gidiyordu. Ben onu almaya gittim. Kibar hocayla tanıştım. Bana direkt ‘sen benim oyuncum olacaksın. Ben sende ışık gördüm' dedi. İlk başta yapamam dedim. Tecrübem yoktu. Sonra bana senaryoyu anlattı. Ben okudum ve dedim ki bu benim hayatıma çok benziyor. Evet bire bir aynısı. Senaryoda, geçmişten bir anı vardı. Çocuk yoksul, zorluk içinde yaşayan bir çocuk. Kenar mahallede büyüyen , iyi tarafta kalmaya çalışan ama kötülüğe doğru itilen bir çocuğun hikayesi. Önyargıları yıkan bir film. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bize çok katkısı oldu. Yememiz, içmemiz her türlü desteği çok oldu."

"BENİM İÇİN ÇOK ŞEY İFADE EDİYOR"

Akça, "Sinema ile teorik olarak bağım var ancak; pratik olarak yok. Ben çok film seyrederim özellikle fantastik, bilim kurgu. Mesela Harry Potter serisinin fanlarından birisiyim. Bu filmin Kadifekale'de olması benim için ayrıca çok şey ifade ediyor. Çünkü Kadifekale'de kadınlar içine kapanık, ev hanımları bir grup. Bu tür projeler sayesinde kadınlarımız sosyalleşiyor ve ön plana çıkıyor. Kendilerini çok değerli olan sanatsal yöntemle ifade ediyorlar. Benim için bu çok şey ifade ediyor" şeklinde konuştu.

Kabuk filminin başrol oyuncusu Metin Akça'nın annesi olan Yurdagül Eren, Pagos'ta pazar tezgahında kendi ürettiklerini satan bir mahalle sakini, belgeselde rol alan bir katılımcı. Sinemaya olan tutkusunun aslında gençliğinde gittiği açık yazlık sinemalar olduğunu belirtiyor... Bir tutku olarak aklında sinemayı bugünlere taşıyan 59 Yaşındaki Eren, belgeselde yer almanın çok önemli bir deneyim olduğunu söylüyor.

 

"KADİFEKALE ÇOK DOĞRU BİR ADRES"

Kibar Dağlayan Yiğit, Kabuk filmi senaryosunu yazmış ve Pagos'un Öyküsü belgeseline de tecrübeli bir yönetmen olarak koordinatörlük yaptı. Kadifekale ve çalışmalara dair şunları anlattı:

"Kadifekale'nin seçimi başkan Tunç Soyer'in seçimiydi. Kendisi Kadifekale'ye çok önem veriyor. Buraya geldiğimde burada bir şey yoktu. Burası sinema için yapıldı. Bir barakada sinema dersi vermek bana çok anlamlı geliyordu. Tunç Başkan beni Kadifekale'de burada görevlendirildiğinde ne kadar doğru bir şey yapmış olduğunu anladım.

Ben geldim çok mutluyum. Kadifekale denildiğinde Kadifekale'deki Kabuk filmi insanların aklına gelsin artık. Çok başarılı güçlü bir kadın karakteri oynadılar. Ama onların içinde zaten vardı bu yetenek. Sadece bizi bekliyorlardı, beraber ürettik. Biz bu insanlardan çok şey öğrendik."

"ÖN YARGILI OLMAYINIZ"

 

Sinema bize iyi gelecek diyoruz. Sinemanın bu mahalleye de iyi geldiğine inanıyorum. Bu filmi seyreden insanlara öneriyorum. Ön yargılı olmayınız. Zaten bir insan film yapıyorsa, kitap okuyorsa, sanatla ilgileniyorsa o insan kötü olamaz. Benim bu güzel insanlarla tanışmama vesile olan Tunç Bey'e özellikle teşekkür ederim. Çok doğru bir adresti sinema için. Ben her zaman o kadınların yanındayım. Ayrıca biz buralara bir şey öğretmeye gelmiyoruz onlardan bir şeyler öğrenmeye geliyoruz. Birlikte üretiyoruz."

Pagos'un Öyküsü Belgeseli ve Kabuk Filminin tanıtımı 26 Mayıs Perşembe günü saat: 13:30'te yapılacak.

Haber: Mehmet Emin AL