Kitap Okurlarının Dünyasını Aralayan Yeni Bir Kapı: KLASİK MATBUDAN SESLİ DÜNYAYA

“Sesli Kitap” haber dosyasında, yazar, şair, çevirmen, editör, yayınevi, kitabevi, hem kitabevi hem de yayınevi olan, sesli kitap hizmeti satan firma, yayıncıların birlikleri, Türkiye Yayıncılar Birliği ve Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği(YAYBİR) gibi sektörün bütün bileşenleri, konuya ilişkin görüşlerini ifade ettiler. Haber dosyamızda bütün görüşler yer alıyor.

İzmir.Art 12 Ağustos 2022

Okurlarının Dünyasını Aralayan Yeni Bir Kapı: 

KLASİK MATBUDAN SESLİ DÜNYAYA

Her çağın büyük bir devrimi, yeniliği olageldi uygarlık tarihi boyunca. Ateşin bulunması, yazının keşfi, kavimlerin büyük göçü, Fransız İhtilali… İnsanlığın yazgısını belirleyen söz konusu geçmişteki gelişmelerin etkisi, bazen yüz yıllar sürmüş ancak bugün en büyük yenilik-özellikle internet çağında-sayılan gelişmeler bile bir yıl sonra yerini bir başka gelişmeye ‘eski sürüm’ gerekçesiyle bırakabiliyor.

Tarihi çağların başlatan yazının icadı, insanlığın, aklı-yaşamı-bilimi anlamasında mutlak rol oynadığı gibi, yazı, bazen savaşları bitiren; bazen de ekonomik bir antlaşma olurken, tarihin bir yerinde halkların bir kahramanlık destanı, hatırlamanın yok olmaktan kurtulmanın belleği olageldi.

Okumanın yüzlerce yıldan beri klasik bir şekilde yapıldığı gerçeği, Türkiye gibi gelişmekte olan birçok ülkede, özellikle son yıllarda yeni ve büyük bir gelişme olan sesli kitap uygulamaları ile bir yeniliğe kapı aralamış durumda. Hatta bu kapı sonuna kadar açılacak gibi duruyor. Kentli insanların günlük hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği ulaşımın ciddi zaman alması, yürürken, spor yaparken… Kitap dinleme olanağına kavuşması okumanın yeni bir imkânı olarak bize kucak açmış durumda.

Çağın Yeni Bir Olanağı: Sesli Kitap

Son yıllarda özellikle piyasası giderek büyüyen, sesli kitap, e-kitap Kuzey Avrupa-Avrupa-Amerika gibi ülkelerin dışında da ciddi bir kitlesinin olduğu bu yönde taleplerin giderek artması istatistiklerle net bir şekilde görülüyor. Çağın yeni bir gelişmesi olarak yaşanan bu olanak özellikle gençler tarafından tercih edilse de her yaştan insanların tüketici olduğu görünüyor.

“Sesli Kitap” haber dosyasında, yazar, şair, çevirmen, editör, yayınevi, kitabevi, hem kitabevi olup aynı zamanda yayınevi olan, sesli kitap hizmeti satan firma, yayıncıların birlikleri, Türkiye Yayıncılar Birliği ve Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği(YAYBİR) gibi sektörün bütün bileşenleri, konuya ilişkin görüşlerini ifade etti. Türkiye’de giderek büyüyen bir piyasanın olduğuna dikkat çeken bileşenler, gelişmenin sektör için bir avantaj olduğu, kaçınılmaz bir yenilik olduğu, yeni olması nedeniyle, telif hakları konusunda ise bazı boşlukların olabileceği gibi anlatıldı. Yeni bir gelişme olduğu için tarafların hakları ve teliflerinin henüz netleşemediği, sesli kitabın matbu(baskı) kitaba alternatif olduğu şeklinde birçok konuya değinildi. Soru işaretlerine sektörün içindeki isimlerin anlattıklarıyla cevaplar bulunmaya çalışıldı. Sesli kitaba dair sorular ve yanıtlar haberin detaylarında yer alıyor.

Kenan Kocatürk

Kenan Kocatürk: Olumlu Bakıyor ve Destekliyoruz

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin sitesindeki verilere bakıldığında 2020-2021 Dijital Mecralarda Kitap Satışı, 2020-2021 Online Mecrada Kitap Satışı verileri hem satış hacmini hem de artan talep istatistikleri rapor edilmiş. Talepler yıldan yıla artarken Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, birlik olarak sesli kitap yeniliğinin başlı başına bir format olduğunu ve bu gelişmeye, sevinerek, olumlu baktıklarını kaydetti. Başkan Kocatürk şunları söyledi:

“Giderek büyüyen bir sektör sesli kitap, Türkiye’de yeni yeni başlasa da artan bir ivme var. Sesli kitap satışları kültür yayınları olarak büyüdü, büyümeye devam ediyor. Biz olumlu bakıyoruz ve destekliyoruz. Sesli kitap da bir format, e-kitap gibi…Zamanı olmayan insanları için oldukça değerli bir formattır. Matbu kitaba da bir katkı koyabiliyor. Örneğin vatandaş yolda kitabı sesli dinliyor, hoşuna gidiyor ve merak edip kitabı satın alabiliyor. Bu şekilde de katkı koyabiliyor matbu satışa.”

 “Sesli Kitap Daha Ucuz Değildir”

Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kocatürk, önemli bir konuya dikkat çekerek, “Bu sesli kitap ve matbu(baskı) konusunda şöyle bir ayrıntı var. Bu kitap sesli olunca daha ucuz maliyet söz konusu şeklindeki algı yanlıştır. Bunun da maliyeti var. Seslendiren sanatçısı, mutfakta ses mühendisliği, hazırlıkları gibi aşamaları var. Kısacası, sesli kitap matbudan daha ucuza mal olmuyor” şeklinde konuştu.

 

Ahmet Büke

Yazar Ahmet Büke: Eski Öldü Yeni Henüz Doğmadı

Yayıncıların yanı sıra kitabın yaratım sürecinin kahramanı olan yazarın neler düşündüğünü merak edip, İzmirli yazar Ahmet Büke’ye sorduk. Bu kış, son kitabı ve ilk romanı olan “Deli İbram Divanı’ ile okurla buluşan yazar, sesli kitap konusunda düşündüklerini şu şekilde aktardı:

“Benim pek ilgi alanıma giren bir konu değil. O nedenle yakından izlemiyorum. Dolayısıyla düşüncelerimin öznel olma ihtimali yüksek. Benim kuşağım radyo tiyatrolarıyla ve TRT radyolarında yayınlanan “Bir Roman, Bir Hikâye” gibi programlarıyla büyüdü. Bu seslendirilen edebiyat eserlerinin okurluğumuza katkısı oldu. Yani klasik okuma sürecini besleyen işlerdi. Dinlediğimiz tiyatro ve öteki kurmaca eserlerin kitaplarını edinip okurduk aynı zamanda. Yani okurluğun makbul ve yükselen bir değer olduğu süreçti.

Şimdi Farklı Bir Çağ Var

Şimdi farklı bir çağ var. Kitap okumak için yalnızlığa ihtiyaç duyarsınız ve sadece okuduğunuz metinle bir ilişki kurarsınız. Oysa günümüz yaşamı, insanı kendi başına bırakmayan bir evren. Sayısız uyaranın etkisi altındayız. Sinema eserlerini sinema salonunda dünyadan yalıtılmış bir halde değil evimizde bir yandan da göz ucuyla sosyal medyaya bakarak –hatta katılarak- izliyoruz. Bu durdurulamaz gelişimin kitap dünyasına akması kaçınılmazdı ve sesli kitaplar doğup gelişmeye başladı. Ama benim için edebiyat eserlerini okumak ile dinlemek aynı değil.

Okumanın Muadili Değil Dinlemek

Yapılan nörolojik çalışmalar da okuma ve dinleme anlarında beyindeki nöronların ağsal faaliyetlerinin birbirinden çok farklı olduğunu gösteriyor. Yani kitap okumanın muadili değil dinlemek. Ben dijital göçmen kuşağa aitim ve giderek tarih dışı kalıyorum. Dijital yerli kuşakların haz, mutluluk ve yaratıcılık algıların benden çok farklı olacak. Bir de konunun piyasa boyutu var. Bütün dünyada ham madde fiyatları yükseliyor. Bu eğilim devam edecek. Yani kâğıt bütün dünyada pahalı ve erişimi zor bir hammadde olacak. Bizim gibi ulusal ekonomik üretkenliğini tasfiye etmiş ülkeler bu krizi daha derinden hissedecek.  Yani piyasa arzı da e-kitap, sesli-kitap gibi formların talebini yükseltmek isteyecektir. E-kitap’a göre avantajlı olduğu için daha yüksek bir ivmeyle yükselebilir sesli kitaplar. Ama dediğim gibi ben eski ve ölen bir dünyaya aitim. Bunlar göz ucuyla takip ettiğim gelişmeler. Eski öldü, yeni henüz doğmadı. Ömrü olanlar bu öngörülerin ne kadarı doğrulanacağını görecekler.”

 

Asuman Susam

Şair Asuman Susam: Yeni Bir Şey Var, Sesli Kitap

İzmirli Şair Asuman Susam, sesli kitap konusundaki görüşünü İranlı büyük şair, Füruğ Ferruhzad’ın bir dizesinden alıntı yaparak anlattı:

“Füruğ Ferruhzad’ın dile pelesenk bir dizesidir: 'sadece ses kalıcıdır'. Sorunuz sesli kitaplar üzerine. Ben düşünmeye ‘ses’ten başladım. Herhangi bir duyu kaybının yaşamı hissetmek, anlamak ve anlatmak konusunda büyük bir eksiklik ve boşluk yaratacağı muhakkak. Pandemi ile tat ve koku duyusunun yitiminin ne kadar can sıkıcı olduğunu çoğumuz test etti. İş görme, işitme gibi duyulara geldiğinde daha da ciddileşip başkalaşıyor. İşitme kaybı yaşayan bir anneanneyle büyüdüm. Konuşmasını engelleyen bir durumu yoktuysa da anlamak ve anlatmak, eylemek meseleleri bizimkinden başka türlü işliyordu onda. Ben yüksek sesle, bağıra bağıra kendimi ona duyurmak istediğimde başımı okşayıp “bağırma, ağır ağır, yavaş yavaş konuş ki seni anlayabileyim.” derdi. Duymak ve anlamak üzerine o vakitlerden düşünmeye başlamıştım. Sesi kavramak, uçuşkanlığın havanın içinden onun dağılarak, saçılarak akışını takip etmek, düzenli ya da düzensiz, ritmik ya da aritmik titreşimlerini hissetmek. Sessizliğin bilgisini de içeriyor bu.

Ses Uyandırıyor Hatırayı Bilgiyi

Göz de kulak da hafızanın kayıt alanları. Biri diğerinden daha etkili mi? Bence değil; ama oluşumuza ilişkin özelliklerimiz, kavrayışlarımız, anlayışlarımız birini diğerinin önüne geçirebiliyor kendiliğinden. Kimimizin göz hafızası işitmeninkinden daha kuvvetli. Çağrışımları gözün gördüğü işletiyor o zaman. Ya da bunun tersi oluyor olayı, duyguyu…

Pandemi nedeniyle evlere kapandığımız süreçte podcastler pek çoğumuzun sosyalleşme alanı olmuştu. Çok duydum arkadaşlarımdan yemek ya da ütü yaparken art arda dinlenen ses kayıtlarını. Ben de denemedim değil; ama bende süreç umulmadık biçimde başarısız işledi. Ciddi meseleleri içeren kayıtlar bir saatlikse benim onları bitirmem iki saati buluyordu. Durdur, not al, başa dön. Yeniden cümleyi dinle… Kendimi sese, onun akışına bıraktığımdaysa ses çoktan anlamında kopup kendi macerasını yaşamaya başlamış bense o sesle bambaşka yerlerde dolaşıyor oluyordum. İşin peşini bıraktım o nedenle. Ben o ağızların kulağı olamıyordum. Gözüm görsün istiyordu zihnim. Gördüğümün altını çizmek, yanlarına işaretler, notlar bırakmak… Bunlar olmadan anlama bende eksikmiş hissi peşimi hiç bırakmıyordu dinleme sırasında.

Bir muhafazakarlık direnişi gibi görünebilir bu durum ama, değil. Alışkanlık hafızası denilen bir şeyi dönüştürmek kolay değil. Bir de naturadan gelen alımlama, duyma yatkınlıklarımızın farkı var tabii. Podcastler gibi/kadar sesli kitapların da okuma döngüsüne dahil olmasını izlemeye başladık sonra. Bence türlü muğlaklığına rağmen, kalıcı başarısı ne olur belirsizliğini korusa da artık okuma evrenimizde yeni bir şey var: Sesli kitap.

Olumlu İşlevlerini Açığa Çıkartabiliriz

Nesne olarak kitabın yeryüzünden silinmeyeceğini düşünenlerdenim. Dolaşım biçimininse birçok dinamikle başkalaşacağından eminim. Sesli kitabın çağın, gereği, dayatması, ihtiyacı vs olarak-nasıl adlandırırsak adlandıralım-varlığını ve yerini kuvvetlendireceğini de öngörebiliyorum. Şimdi çoğumuz için dışarıdan gelen bir yabancı olarak onu garipsediğimiz, yadırgadığımız, biraz tuhaf bulduğumuz bir gerçek. Tanışıp tanıdıkça bu duygu da yerini başka hislere bırakacaktır. Etraflıca önyargısız düşündüğümüzde bu kitap formunun olumlu işlevlerini açığa çıkartabiliriz sanki. Her şeyden önce görme engelliler için büyük bir olanak. Sesli kitaplardan kütüphaneye, dijitalliğin esnek sınırları içinde sesten metinler arşivlemek. Sonra özellikle eğitimde kolektif çalışmalar için doğru kullanıldığında verimli bir araç olabilir sesli kitaplar. Sesin imge kurmadaki yardımcı görevinden yararlanılabilir başka şeyler yanında. Yetişkinler için hız çağında birden fazla işi aynı anda yapabilmeyi sağlayacak bir yanı da var. Yemek hazırlarken Madam Bovary, temizlik yaparken Sarı Duvar Kağıdı, ütü sırasında Kürk Mantolu Madonna okunamaz mı? Okunabilir pekâlâ. Plajda kısa ve hafif bir şeyler, gecenin karanlığında polisiyeler… Aktif bir okumanın gücü için ben yine de kitabı nesne olarak elimde tutmaktan yanayım.

Şimdilik Belirsiz Görünüyor

Okurluğun bakışının yanında bir de yazarlar olarak mesele hakkında ne düşündüğümüz hissettiğimiz de var. Mevcut durumda matbuat dünyası içinde yazarların telif hakları meselesine dair uygulamada hâlâ sorunlar varken yayıncılığın dijitalleşmesinin bu alanı nasıl etkileyeceği şimdilik belirsiz görünüyor. Kurallar koymak konusunda değil belki de uygulama ve takip süreçlerinde sorunlarla karşılaşmamak mümkün değil gibi. Kurallar demişken yazarların ve yayınevlerinin haklarını korumaya yönelik bir yönergeyi aydınlanmak isteyenler için şuraya bırakayım Yayıncılar Birliğinin sitesinden Telif Haklarına İlişkin bilgilendirme: https://turkyaybir.org.tr/telif-haklarina-iliskin-bilgilendirme-yazisi.

İşin teknik kısmıyla ilgili takibi yapmak konusunda ve gelişmekte olan dijital yayıncılık mecrasında yazar haklarını korumak anlamında PEN, TYS gibi yazar örgütlerinin de değerli çalışmalar yapmakta olduğunu da elbette düşünmek istiyorum.

Temkinli Olmaya Çağıran Bir Ses Var

Şiir ve Sesli Kitap meselesine gelince; burada da katı bir muhafazakârlık gütmesem de temkinli olmaya çağıran sesi dinlemekten yanayım.  Günümüzde pek çok şiir algısı, şiir kurgusu var. Şiir ses kadar formla ve harflerden başlamak üzere görsel gösterenlerle de ilgili. Sesli Kitaplara bu özelliklerin yansıtılamayacağı apaçık.  Aynı zamanda şiirler sesin, yorumun gözle kesiştiği yerlerden bambaşka biçimlerle de okunmaya açık metinlerdir. Tek bir sesten dinlenecek şiirlerin bu anlam çoğaltma açıklığına, zihnin imajlardan yana işleyişine bir sessel müdahale olacaktır. Ses zihni sınırlayacaktır. Tabii seslendirmenin kimlerce nasıl yapılacağı da oldukça önemli. Her şairin şiirinin kendine özgü ses kaynakları, sentaksı, ritmi, ahengi ya da tüm bunları dışlayan atonal, ritmik, sesçil olmayan bir yanı olduğu düşünüldüğünde buraya hâkim bir seslendirmenin ne denli zor olacağı da ortadadır. Burada şair ve yayınevi tercihiyle kolay okunmaya ve dinlenebilir olmaya uygun şiirlerle bu iş yapılabilir elbette.

“Şiiri Şairinden Dinlemeyi Tercih Ederim”

Metni en iyi bilen yaratıcısıdır, düşüncesiyle ben okunabilirliğe açık şiirleri şairlerinin sesinden dinlemeyi tercih ederim. Şiir seslendirmenin çok iyi örneklerini veren seslendirme sanatçılarının varlığından elbette haberdarım. Ama şiirin varlık özellikleri dinleme hazzından başka şeyleri önceler. Bu işitsel okurluğun şiir türüne ilişkin yaratıcılığı, aktif bir okumayı güçlendirebilecek bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Okuma eyleminin içinde belki okurun en özgür olabildiği tür şiir. Metnin içine en zor girebildiği tür de. Sesli Kitap formatının bu özgürlüğe açık olduğundan pek emin değilim açıkçası.”

Mustafa Aksoy

Mustafa Aksoy: İnsana Ulaşmanın Kanalı

Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği(YAYBİR) Yönetim Kurulu Mustafa Aksoy ise, “Sesli kitap gelişmesine olumlu yaklaşıyor, kitaba dair, okumaya, okutmaya dair bütün yeni kanalların faydalı ve iyi olduğunu düşünüyorum. Sesli kitap, yeniliği, insana ulaşmanın yeni kanalları olacaktır elbette. Sesli kitap, genci, yaşlısı için pek fark etmiyor. Sonuçta vapurda, otobüste trende işten eve-evden işe giden insanlar bir zaman harcıyor. Bu zamanı kitap dinleyerek geçirmesine olumlu bakıyoruz. Sesli kitap, yazarına, çevirmenine, yapımcısına yani yayınevine, bütün bileşenlerine olumlu bir gelişmedir” şeklinde konuştu.

Levent Salıcı

Yakın Kitabevi-Yayınevi: Talep Artacak

İzmir’in sayılı ve en eski kitabevlerinden biri olan, okurları ile kurduğu iyi iletişimle de bilinen Yakın Kitabevi-Yayınevi, sesli kitabın kaçınılmaz bir gelişme olduğunu kaydetti. Sahibi, Levent Salıcı:

“Sesli kitap, toplumda ortaya çıkan bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Hepimizin gündelik hayatı daha sıkışık hale geldi ama diğer yandan kitap okumaktan da vazgeçmek istemiyoruz;  tam bu noktada sesli kitap aslında sorunumuzu çözüyor gibi zira hepimiz gündelik yaşamda yolculuk sırasında, spor yaparken ya da bir yerden bir yere yürürken bir şey dinleyerek ilerlemenin ihtiyacı içinde olabiliyoruz. Hal böyleyken kitap dinlemek de seçeneklerden bir tanesi oluyor. Gündelik hayatımızdaki sıkışıklık-zaman sorunu arttıkça sesli kitabında artacağı düşüncesindeyim.”

Nusreddin Özbay

Varyant Yayıncılık Sahibi Nusreddin Özbay:

"Sesli kitaplar yayınevleri istese de istemese de içinde bulunduğumuz yüzyılın gereksinimleri doğrultusunda karşı konulamayacak bir durumdur. Aslında bu durum yayınevleri açısından bir evrilme yani varolan anlayışın dışına çıkma sürecidir. Tarihte de hep bu tür değişimler bir dirençle karşılaşmıştır. Dolayısıyla eski alışkanlıkları bırakıp yeniye geçiş yapmak hep sancılı olmuştur. Bizim,  Varyant Yayıncılık olarak sesli kitaba pozitif bir yaklaşımımız söz konusudur ve "Güneşim Olur musun?" kitabımız sesli olarak Storytel platformunda yer almaktadır. “Ekonomik olarak yayınevlerini zorluyor mu?” sorunuzu kendi adımıza yanıtlamak gerekirse; basılı olarak yayınlanmış bir kitaptan çok daha ekonomik ve pratik bir durum söz konusu. Özellikle bildiğimiz kitap basımında kağıt ve matbaa ürünlerinde dışa bağımlı oluşumuz, döviz kurlarının yükselmesi, enerji fiyatlarındaki artış ile salgın nedeniyle navlun fiyatlarının artması son dönemlerde baskı maliyetlerini inanılmaz derecede  artırmıştır. Her şeye rağmen şu an için sesli kitapların ülke sınırları içindeki toplam perakende kitap satışında ki payı,  sadece %1.1 gibi."

Kerem Işık

Kerem Işık: Önce sorunlarımız çözülmeli

Sesli kitap uygulamalarının bileşenlerinden biri de çevirmenler. Livera Yayınları’nın Genel Yayın Yönetmeni Kerem Işık aynı zamanda bir çevirmen. Kendisiyle söz konusu sesli kitap piyasasına dair, konuştuk. Çevirmenler açısından bu yeni mecranın nasıl algılandığına dair sorularımızı yanıtlayan Işık konuya dair görüşlerini, “Aslında çevirmenlerin sesli kitabın olumlu/olumsuz katkılarına gelmeden önce çözülmesi gereken önemli sorunları var. Yayınevleriyle yapılan sözleşmelerde bir standart olmaması, telif ücretlerinin düşüklüğü vs. gibi. Sesli kitap bu sorunları nasıl çözer ya da çözer mi, artı bir kapı olur mu çevirmenler için, bunu zaman gösterecek…” şeklinde ifade etti.

“Bir Standart Oluşturulması Önemli” 

Işık, “Örneğin kimi sözleşmelerde çevirmen ödemelerinin ilgili kitap basılıp satışa çıktıktan sonra yapılmasına dair maddeler oluyor, her kitap çeviri tamamlanır tamamlanmaz basılamayabiliyor, bu da nereden baksanız en az 2-3 ay süren bir çeviri sürecinin ardından çevirmen için ilave bir bekleme dönemi anlamına geliyor. Yayıncılar elbette ki bu sorunları çözmek için çabalıyorlar fakat günümüz koşulları her iki tarafı da zorluyor. Bu bağlamda çeviri çalışmalarına dair sözleşmelerde bir standart oluşturulması önemli diye düşünüyorum. Örneğin biz Livera’da ÇevBir’in Tip Sözleşmesini kullanıyoruz,” dedi. 

“Yeni Neslin Hızı Endişe Verici”

Çevirmen Işık, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“Konuşmasında ayrıca sesli kitabın her ne kadar umut vaat eden bir gelişme olsa da özellikle müzik ve dizi film portalları, kısa videolar gibi hızlı tüketime olanak sağlayan mecralar nedeniyle yeni neslin ciddi bir emek ürünü olan sanat eserleri arasında hızlı geçişler yapmaya alıştığından benzer bir durumun sesli kitaplar için de söz konusu olabileceğinden endişe ettiğini belirten Kerem Işık, sesli kitabın daha geniş kitlelere ulaşabilme açısından faydalı olabileceğini de ekliyor sözlerine. İngilizceden yaptığı otuza yakın çevirisi yayımlanmış olan Işık, sesli kitaba dair gelişmelerin olumlu/olumsuz yanlarını zaman içinde görerek buna dair standartların oluşturulması gerektiğine dikkat çekiyor konuşmasında.” 

 

 

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 2022 tarihli Dijital Mecrada Satılan Kitap-Online Mecralarda Kitap Satışı kültür yayınları ise şöyle:

2021 Yıl Sonu Online TL Perakende Pazarı pandeminin ikinci yılında kapalı olan kitabevlerinin açılmasıyla toplam pazar payı %36,17’den %20,85’e düştü. 2006 yılında online kitap satışlarının satış pazar payı %2,24 iken bu pay 2020 yılı sonunda %36,17 olarak ölçülmüştü. 2021 yılında pandeminin devam etmesiyle birlikte online kitap satışlarında satış oranları; kültür yayınlarında %44,81, akademik yayınlarda yaklaşık %35, yardımcı kaynak kitaplarında %37’ye yakın, ithal dil eğitimi ve kültür-sanat kitaplarında %25 olarak gerçekleşti. Genel olarak yayıncılık sektörünün satışlarının %20,85’inin ise online olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir (Tablo-11).

“SÜRPRİZ ARTIŞ YAŞANDI”

Dijital Platformlara ilgide sürpriz artış yaşandı. 2021 yılında pazar paylarında pandemi ile birlikte bir önceki yıldan başlayarak artış gösteren sesli kitap satışları ve dijital veri tabanı aboneliklerinde %2,86 oranında artış yaşandı.

Yeni yayınlanan kitap sayısı 87.231’e çıktı. Uluslararası Yayıncılar Birliği verilerine göre en fazla başlık üreten ülkeler sıralamasında 5. sıradayız. Ülkemizde 2020 yılında 78.500 adet yeni başlık üretilmişti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı ISBN Ajansından alınan bilgilere göre 2021 yılında 87.231 adet yeni başlık üretildi. Genel toplamda %11,12’lik bir artış söz konusu. Toplam başlık sayısının 72.052’si basılı kitap formatında, 736 adedi sesli, 13.673 adedi e-kitap formatında. Geçen sene sesli ve e-kitap başlık sayısı 9.815’ti, 2021’de bu iki formatın toplamı 14.409. Bu artışta pandemi sürecinin, yaşanan kâğıt ve döviz krizinin payı olduğu söylenebilir.

İzmir.Art - Mehmet Emin AL

 

Fotoğraflar
Videolar