Sanat ve Psikoloji Etkileşimi – Vincent Van Gogh

İzmir.Art Açık Çağrı kapsamında gönderilen "Sanat ve Psikoloji Etkileşimi" başlıklı yazıda, sanatsal yaratıcılık ile bireyin psikolojik süreçleri arasındaki dinamik etkileşim, Vincent Van Gogh üzerinden ele alınmıştır.

İzmir.Art 12 Ekim 2022

                                                                                        Sanat ve Psikoloji Etkileşimi – Vincent Van Gogh

                                                                                                                   Sıla Kaptan Şahin

 

Van Gogh, yaklaşık on yıl kadar resim yapmasına rağmen, günümüzün en tanınan sanatçıları arasına girmiştir. Ressam olmadan önce çeşitli mesleklerle ilgilenmiştir. Gezgin bir vaiz olan Van Gogh yoksulluğun yaşandığı bir ortamda zamanla sanatçıya dönüşmüştür. Sanatçı yıllar içerisinde İngiltere, Belçika, Fransa gibi ülkelerde bulunmuştur. Bugün Van Gogh’un bir nevi otobiyografisi olarak nitelendiren kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplar bize hayatındaki kesitlerden önemli bölümler sergilemektedir. Van Gogh, sürdürdüğü yalnız yaşamı, gereğinden fazla çalışma temposu, yetersiz beslenme ve psikolojik çöküntü ile kötü bir dönem geçirmiştir. Sürekli sanrılar geçirmesi ve çılgınlık nöbetleri yüzünden Lamartine Meydanı’ndaki komşularının çoğu Van Gogh’dan korkuyordu. Belediye başkanına bir mektup yazarak onun akıl hastanesine yerleştirilmesini istediler. Vincent Van Gogh, kardeşi Theo’ya mektup yazarak kendisinin psikolojik tedavi görmesi gerektiğini belirterek, gerekenlerin yapılmasını istemiştir. “Kızıl saçlı deli” olarak adlandırılan Van Gogh, Saint Paul Hastanesi’nde umutsuzluk içinde resim yapmaya devam etmiştir. 

Van Gogh’un, 1889 yılında akıl hastanesinde yaptığı tablolardan birisi de “Yıldızlı Gece” dir. Sanatçı, burada dağları eğri bir tarama şekli kullanarak tasvir etmiştir. Uzun fırça sürüşleri ile servi ağaçlarını ve kıvrık biçimli hatlarla gökyüzündeki yıldızları resmetmiştir. Van Gogh, bu tabloda daha canlı renkler kullanmıştır. Bunun dışında üslubunda görülen düz ve kısa çizgiler yerini kıvrımlı bir hale bırakmıştır. Kaldığı hastanenin camından dışarı seyrederek yaptığı “Yıldızlı Gece” adlı tabloda yarı düşsel yarı, gerçek gece manzarasında üretkenliğini görmekteyiz. Ancak, değiştirerek kullandığı renkler ve kıvrımlar, birbirini takip eden çizgiler onun depresyonlu ve sıkıntılı bir durum içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır.

 

                              Vincent Van Gogh 1853-1890, ‘’Yıldızlı Gece’’ 1889, 92,1 x 73,7 cm, Tuval Üzerine Yağlı Boya, Modern Sanatlar Müzesi, New York

 

Van Gogh’un tablolarında görülen bir diğer özellik de sarı renklerin hakimiyetidir. Sanatçının bu rengi kullanmaktaki ısrarı hakkındaki genel kanı Absent içmesinden kaynaklanan görüş bozukluğudur. Fakat, aslında bunun sebebi olarak sanatçının bipolar bozukluğa sahip olması da gösterilmektedir. Çünkü Van Gogh’un tablolarında sarıya olan bu düşkünlüğü depresif yanını en iyi yansıtan renk olmasından kaynaklanmaktadır.

 

                                                                        Gece Kahvesi 1888 Sulu Boya 44,4 x 63,2 cm H.R. Hahnloser Koleksiyonu, Bern

Van Gogh’un bir diğer ilginç eseri Saint Paul Hastanesi Girişi isimli tablosudur. Orijinal fotoğrafta hastanenin içerisinde demir parmaklıkları görmekteyiz. Fakat sanatçı resmederken, bu parmaklıkları koymamış ve açık bir kapıyı vurgulamak istercesine resmin odağında, dışarıdaki manzaranın içeriden görünüşünü betimlemiştir. Bu betimlemesinden dolayı Van Gogh’un hastanedeki yattığı zaman diliminde, özgürlüğe olan özlemini yansıtmış olduğu yorumunu yapabiliriz.

                                                                Saint Paul Hastanesi Girişi, Hastanenin Orijinal fotoğrafı ve Van Gogh’un 1889 Yılındaki Betimi

 

Sanatsal üretkenlik ile yaşanılan psikolojik hastalıklar arasında bağlantı olduğu bilinmektedir. Bipolar bozukluğun manik döneminde sanatsal eserlerin sayısının arttığı görülmektedir. Van Gogh bu dönemlerde özellikle parlak ve canlı renkler kullanmıştır. Bunun dışında depresif dönemlerde üretkenliği azalmış ve insan figüründen çok depresif bir çevreyi ele almıştır. 

Sanat, davranışların ürünüdür. Davranış denildiği zaman da aklımıza Psikoloji bilimi gelmektedir. İnsanların psikolojik durumu ile estetik algıları arasında uyumlu bir ilişki bulunmaktadır. Sanat düşünürlerinin bir kısmı sanatın, psikolojinin temeli olması gerektiğini savunmuşlardır. İnsan, doğası gereği sıradanlıktan uzaklaşmak ve yeni şeyler ortaya koymak istemektedir. Bunun için eserlerinde kendini dışa vurarak benliğini ortaya koymaya çalışmaktadır.

Özgeçmiş

Sıla Kaptan Şahin 1991 İzmir doğumlu. Adnan Menderes Üniversitesi Sanat tarihi lisans ve Akdeniz Üniversitesi Sanat Tarihi tezli yüksek lisans mezunu.

 

 

KAYNAKLAR

1. Beaujean Dieter, Mini Sanat Dizisi Van Gogh, Literatür, 2005. 

2. Freud Sigmund, Sanat ve Sanatçılar Üzerine, YKY, 1995. 

3. Hollingsworth Mary, Dünya Sanat Tarihi, İnkılap Kitabevi, 1989. 

4. Yıldırım Ceren, Resim Sanatında Renk Simgeciliği ve Van Gogh, Kocaeli Üniversitesi, 2015.

 

Fotoğraflar
Videolar