''Sanatı daha ulaşılabilir ve yaşanabilir kılmak istiyorum''

“Çağın İçinden, Çizginin Dışından” karma sergisi, Gizem Güngördü Ercengiz’in kürasyonuyla izleyiciye bir keşif ve dönüşüm alanı sunuyor. Farklı disiplinlerdeki çalışmaları bir araya getiren sergi, Atlas Pavyon Sanat Galerisi’nde izleyiciye hem görsel hem de düşünsel bir yolculuk vadediyor. Serginin küratörü Gizem Güngördü Ercengiz, İzmir Art’ın sanatçı buluşmalarına konuk oldu.

Osman Katmerci 2 Mayıs 2025

Kariyerine resim yaparak başlayan Gizem Güngördü Ercengiz, ‘‘Bu çok yönlülük aslında benim doğamla da uyumlu; sınırları reddeden, dönüştürmeyi ve çoğaltmayı seven bir yapım var. Belirleyici olan ise hep ‘anlatacak bir şeyim var’ hissiydi’’ ifadelerine yer veriyor.

Sanatla olan ilişkiniz nasıl başladı? Eğitiminiz, yolculuklarınız, deneyimleriniz ile bu alanda olmayı nasıl değerIendirirsiniz?
Sanatla ilişkim çocuklukta başladı diyebilirim. Görsel dünyaya olan merakım, renklerle kurduğum bağ ve anlatma ihtiyacım beni zamanla sanatın içine çekti. Edebiyat okumuş olmama rağmen aldığım ekstra eğitimlerle çağdaş sanat, moda, baskı ve tasarım alanlarında derinleşme fırsatı buldum. Kariyerim resim yaparak başladı. İlk kişisel sergimi İstanbul'da açtım. Bu dönemde mimarlar ile çalışıp, enstalasyon alanında tecrübe kazandım. Yolculuklarım ise bu sürecin en önemli tamamlayıcılarıydı; farklı coğrafyalarda tanık olduğum kültürel dokular, yerel üretimler ve yaratıcı sahneler beni hem estetik hem de düşünsel anlamda dönüştürdü. Bugün bu alanda var olmayı hem kişisel bir ifade biçimi hem de toplumsal etkileşim alanı olarak değerIendiriyorum.

Gizem Güngördü Ercengiz, Atlas Pavyon Sanat Galerisi
[Fotoğraf: İzmir Art]

Küratör, sanat danışmanı ve kreatif direktör gibi çok yönlü bir sanat profesyonelinin sanata yaklaşımı nasıl şekilleniyor? Bu çok yönlü sanat hayatına yönelmenizde belirleyici olan neydi? 
Sanata sadece üretim açısından değil, yapıları dönüştürme, izleyiciyle bağ kurma ve düşünsel zemin yaratma açısından yaklaşıyorum. Küratörlük bana hikâyeler anlatma, sanatçılarla ortak düşünme ve sergiler aracılığıyla diyalog kurma imkânı tanıyor. Kreatif direktörlük ise projelere daha geniş bir vizyonla bakmayı, kavramsal çerçeveyi biçimlendirmeyi sağlıyor. Bu çok yönlülük aslında benim doğamla da uyumlu; sınırları reddeden, dönüştürmeyi ve çoğaltmayı seven bir yapım var. Belirleyici olan ise hep "anlatacak bir şeyim var" hissiydi.

Bir sergiyi kurgularken nelere dikkat ediyorsunuz? Tematik bir sergi hazırlarken süreciniz nasıl işliyor? Hikâye mi, mekân mı, sanatçı mı?
Benim için önce niyet gelir. Hangi sorularla yola çıkıyorum? Ne üzerine düşündürmek istiyorum? Bu niyetin ardından temaya uzanır yolculuk. Mekânın dili, serginin ruhunu belirlerken; sanatçılar da o ruhu taşıyan sözcüler haline geliyor. Hikâye, mekân ve sanatçı üçlüsü birbirini besleyen bir yapı benim kurgularımda. İzleyiciyle bir deneyim yaratmak önceliğimdir. Sadece duvarlara bakılan değil, duygulara ve düşüncelere dokunan bir yolculuk sunmak isterim.

"Çağın içinden, Çizginin Dışından", bir buluşma noktası ve siz bu duruşu, "Sistemin, kuralların, beklentilerin ve süregelenlerin dışında bir ses arayanların; cesur, yetenekli, çağdaş sanatçıların bir araya gelmesiyle yola çıkılan kocaman bir seçki." şeklinde tanımladınız. Yaratıcı bir süreci yönetirken ilhamı sürdürülebilir kılmanın yolları nelerdir? Sizin motivasyonunuz, sesi arayanlar mı?
Evet, bu sergide temel arayış, sesi bastırılan ya da duyulmayanların sesini açığa çıkarmaktı. İlhamı sürdürülebilir kılmak için kendimi sürekli beslemeye çalışıyorum: okumak, dinlemek, seyahat etmek, gençlerle temas kurmak, zaman zaman durmak... İlham, bence durağanlıkta değil, akışta saklı. Bu yüzden merakımı ve üretme heyecanımı canlı tutmaya gayret ediyorum. Sesi arayanlar, sistem dışına taşanlar, kalıpları kıranlar, onlar her zaman en büyük motivasyonum oldu.

“Çağın İçinden, Çizginin Dışından” karma sergisi, Atlas Pavyon Sanat Galerisi
[Fotoğraf: İzmir Art]

Kültürpark, kent kültürünün önemli bir parçası; "bir nefes aralığı" hali... Kentin merkezinde bulunan bu alanda sanat ve doğa iç içe. Atlas Pavyon Sanat Galerisi ise bu ilhama tanıklık eden bir kültür sanat mekânı... Ve yeni misafiri, "Çağın içinden, Çizginin Dışından". Bir sergi mekânını "konuşan bir alan" haline getirmek sizin için ne ifade ediyor?
Mekânlar sadece fiziksel değil; duygusal ve düşünsel hafıza da barındırır. Atlas Pavyon, İzmir’in merkezinde, geçmişi ve doğayla ilişkisiyle çok katmanlı bir anlatı sunuyor. Bu sergide mekânın kendi sesini de duymak istedik. Duvarlar konuşsun, gölgeler anlatsın, ışık hareket etsin istedik. Mekânın izleyiciyle sanat arasında bir köprü olması, anlatıyı mekânsal olarak tamamlaması çok kıymetliydi benim için.

Sergide farklı tekniklerin kullanımı izleyiciye zengin bir çeşitlilik sunuyor. Farklı disiplinleri sanatla birleştirme konusuna dair; dijitalleşmenin sanata etkisini nasıl değerIendiriyorsunuz?
Sanat, hep çağın ruhunu taşır. Bugünün ruhu da dijitalleşmeyle iç içe. Fakat mesele sadece teknik değil; dijital ifade biçimi, içerikle nasıl buluşuyor, nasıl bir deneyime dönüşüyor? Bunu anlamak önemli. Ben farklı tekniklerin bir arada var olmasına, hatta birbirini dönüştürmesine değer veriyorum. Heykelin yanında bir dijital yerleştirme varsa, bu çatışmıyor; aksine çağdaş sanatın çok katmanlı yapısını yansıtıyor. İzleyiciye de farklı düşünme yolları açıyor.

Sizce sanat dünyasının şu anda en çok ihtiyaç duyduğu şey nedir?
Dürüstlük ve cesaret. Samimi bir üretim, gerçekten bir şey söyleme derdi taşıyan işler ve risk alma cesareti... Sistem çok hızlı, çok talepkâr; bu da bazen sanatçının özünü bastırıyor. Bence sanat dünyası, kendine dönmeye ve topluma kulak vermeye daha çok alan açmalı.

“Çağın İçinden, Çizginin Dışından” karma sergisi, Atlas Pavyon Sanat Galerisi
[Fotoğraf: İzmir Art]

Genç sanatçılara, küratörlere veya yaratıcı alanlarda çalışmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
Meraklarını kaybetmesinler. Sorgulasınlar, deneyip bozsunlar, tekrar kursunlar. Alan yaratılmasını beklemeden kendi alanlarını yaratsınlar. Disiplinler arası düşünsünler, iş birliklerinden korkmasınlar. En önemlisi ise kendi seslerini bulmaya çalışsınlar; çünkü o ses, en değerli şey.

Önümüzdeki dönemde gerçekleştirmek istediğiniz projeler ve çalışmak istediğiniz bir alan var mı?
Evet, çok heyecan verici bir dönem geliyor bizim için. Çağın İçinden Çizginin Dışından sergisinin geleneksel hale gelmesini planlıyoruz. Bir yandan farklı şehirlerde 360 derece sanat ve ürün tasarımı üzerine projeler kurguluyorum. Diğer yandan üretim ve sergi organizasyonunu bir araya getiren bir sanat ve tasarım hub’ı kurma planımız var. Sadece sergi değil; koleksiyon oluşturma, markalarla iş birlikleri, yaratıcı danışmanlık gibi çok yönlü bir yapı olacak bu. Sanatı daha ulaşılabilir ve yaşanabilir kılmak istiyorum.

*Sergide dijital sanat, heykel, seramik, tekstil, resim, fotoğraf ve mixmedia çalışmaları yer alırken; farklı tekniklerin kullanımı izleyiciye zengin bir çeşitlilik sunuyor. 82 sanatçının eserlerinin yer aldığı “Çağın İçinden, Çizginin Dışından” karma sergisi, 15 Haziran 2025 tarihine kadar Kültürpark Atlas Pavyonu Sanat Galerisi’nde ziyarete açık olacak.

Fotoğraflar
Videolar
Yazar Profili
Osman Katmerci
Osman Katmerci

14 İçerik

2016 yılında Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde haber editörlüğü yaptı. Gazetecilik mesleğini, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Daire Başkanlığı’nda sürdürmektedir.

Yazar Profil Sayfası